GORDİON TARİHİ
Gordion'un konumu, Anadolu'yu kat eden ana yolların kavşağında bulunması, ırmak ve diğer kaynaklar sayesinde suyun bolluğu ve çevresinin kuru tarım ve hayvancılığa uygun açık araziyle çevrili olması gibi çeşitli sebeplerden dolayı Friglere çekici gelmiş olmalıdır. Aynı doğal ortam koşulları Gordion'un MÖ 3. binyıldan başlayarak Hitit egemenliği zamanında da iskân görmesini de açıklar niteliktedir.
M.Ö. 800'lü senelerde Frig Kralı olan Gordios'un başkent haline getirdiği şehirdir. Gordion Antik Kenti en parlak dönemini Gordios'un oğlu Midas zamanında yaşamıştır.
Gordion antik kentinin en önemli eserleri, Tümülüslerdir. Soylular ve Frig Krallarının gömüldüğü Tümülüs isimli toplam 128'den fazla tepecik bulunmaktadır.
Gordion, yassı bir höyük şeklindedir. Kent, sürekli yıkılan ve üzerine yeni kerpiç evler yapılan bir höyük halindedir. Kentin, Milattan önce 8. yüzyılda yapılmış ve günümüze dek bir kısmı korunabilmiş, tarihi ve sanatsal değeri yüksek bir kapısı bulunmaktadır. Bu kapının her iki yanında ise kuleler yer almaktadır.
Gordion kentinin merkezi, saraylara ayrılmıştır. Saray yapılarını halkın yaşam alanından ayıran kerpiç duvarlar yer almaktaydı.