İsrail'de Salı günü seçim var. Seçim kararı alınana kadar Gazze, Kudüs ve Batı Şeria'yı kan gölüne çeviren İsrail'de aşırı sağcılar, seçim takviminde Filistinlilere yönelik ırkçı tehdit, ölüm çağrıları gibi açıklamalarla oy toplamaya çalıştı. İsrail'de 2000'den bu yana yapılan her seçim öncesi şiddet ön plana çıkarken, 17 Mart sonrası parlamentoda nasıl bir tablo olacak ve yeni hükümet Filistinlileri nasıl etkileyecek? Bu soruların cevaplarını Sabah.com.tr yazarı Taha Dağlı 10 maddede değerlendirdi. İşte İsrail seçimlerinin şifreleri; SAĞCILAR GERİDE GİBİ DURSA DA KOALİSYONDA NETANYAHU'NUN ŞANSI YÜKSEK İsrail'de Parlamento 120 sandalyeden oluşuyor. Hükümet kurabilmek için en az 60 milletvekili çıkarmak gerekiyor. Son kamuoyu yoklamalarına göre Netanyahu'ya karşı sol görüşlü gruplardan oluşan Siyonist İttifak'ın tahmini sandalye sayısı 24 olarak görülüyor. Buna karşın Netanyahu'nun liderliğindeki Likut Partisi, 3-4 milletvekili geride, 21-22 arası sandalye sayısıyla 2. Sırada bulunuyor. Ancak Siyonist İttifak'ın sandıktan birinci parti çıkma şansının yüksek olmasına rağmen koalisyondaki sol grupların toplam milletvekili sayıları 43-45 arası görünüyor. Yani 60'ı bulamıyorlar. Buna karşın Netanyahu'nun Likut Partisi, Liberman'ın Yahudi Evi, Naftali Bennett'in Evimiz İsrail Partisi ve Şas gibi dini partilerin milletvekili sayıları 60'a yakın tahmin ediliyor. Böyle bir durumda Netanyahu, sandıktan birinci sırada çıkamasa da koalisyonla yeniden iktidar olma şansına sahip. 2001 SEÇİMLERİ VE İKİNCİ İNTİFADA İsrail'de 2001'deki Başbakanlık seçimleri kazanan isim Ariel Şaron'du. Barak'ın istifasıyla yapılan seçim öncesi en güçlü aday Ariel Şaron'du. Şaron'un en büyük seçim yatırımı Eylül 2000'de Mescid-i Aksa'ya yaptığı provokatif ziyaretti. Bu ziyaret ikinci intifadanın başlamasına yol açmış ve Aksa İntifadası olarak da bilinen süreçte en az 5 bin 100 Filistinli hayatını kaybetmişti. 2003 SEÇİMLERİ VE BATI ŞERİA KUŞATMASI İkinci intifada devam ederken 2003'te Parlamento seçimleri yapıldı. İsrail Başbakanı Şaron seçim öncesi süreçte Batı Şeria'ya yönelik ağır kuşatma kararı almıştı. Yaser Arafat'ın tecrit edilmesi, Arafat'ın Ramallah'taki karargahının kuşatılması, Ramallah'a tanklarla yapılan müdahale, Cenin katliamı, Beytüllahim'de Hristiyanların en kutsal mekanlarından olan Doğuş Kilisesine sığınan Filistinli direnişçilerin kilise avlusunda katledilmesi gibi kanlı saldırılar, 2003 seçimleri öncesinde gerçekleştirilmişti. 2006 SEÇİMLERİ VE LÜBNAN SAVAŞI İsrail'de Şaron dönemi, Ariel Şaron'un rahatsızlığı nedeniyle kapandı. 2006 yazında yeniden seçim yapıldı. Bu kez başa gelen isim Ehut Olmert'ti. Seçim süreci hem Gazze hem de Lübnan'a yapılan saldırılarla geçti. Lübnan Savaşında yaklaşık 1500 kişi hayatını kaybetti. İsrail, kaçırılan askeri Gilat Şalit'e karşılık aynı dönemde Gazze'yi de kan gölüne çevirdi. 2009 SEÇİMLERİ VE GAZZE KATLİAMI Olmert dönemi 2009'un başında kapandı. Mart ayında Başbakanlık koltuğuna ikinci kez Netanyahu oturdu. Seçim kampanyası döneminde yine katliam vardı. 27 Aralık 2008 sabahı Gazze'ye yapılan saldırılarla başlayan ve Ocak ayının son haftasına kadar süren katliamlarda 1000'den fazla Filistinli can verdi. 2013 SEÇİMLERİ VE İKİNCİ GAZZE KATLİAMI İsrail, 2013 Ocak ayında erken seçime gitti. 22 Ocak'ta yapılan seçim öncesi Kasım ayında tansiyon doruktaydı. 12 Kasım günü İsrail Başbakanı Netanyahu, 'İnsanlarımızı korumak için, haklarımız için savaşacağız, bunun için ne gerekiyorsa yapacağız' diyerek Gazze'ye yönelik yeni bir katliam sürecinin haberini duyurdu. 24 saat sonra 13 Kasım 2012 Çarşamba günü öğleden sonra Gazze'deki Hamas yönetiminin silahlı kanadı olan İzzettin Kassam Tugaylarının Komutanı Ahmet Cebari'ye yönelik suikastle Gazze'ye yeni bir hava saldırısı başlattı. Yüzlerce Filistinli katledildi, 8 gün sonra Mısır'daki Mursi yönetimi ve Türkiye'nin girişimleriyle ateşkes yürürlüğe girdi. Ocak ayında yapılan seçimi ise Netanyahu kazandı. 2015'TE YİNE SEÇİM VAR, SÜREÇ İSE KATLİAMLARLA DOLU İsrail yine erken seçime gidiyor. Tarih 17 Mart 2015. Seçim sürecine gelene kadar Gazze son yılların en ağır katliamlarından birine tanık oldu. 7 Temmuz-26 Ağustos tarihleri arasında tam 52 gün boyunca bombalanan Gazze Şeridi ayrıca İsrail askerlerinin kara saldırılarına da hedef oldu. 2 binden fazla Filistinli can verdi. MESCİD-İ AKSA SALDIRILARI Gazze katliamlarının ardından Filistinlere yönelik saldırı zinciri Ekim ve Kasım aylarında Mescid-i Aksa'ya karşı düzenlenen şiddet eylemleriyle devam etti. İsrail bu süreçte defalarca Mescid-i Aksa'nın kapılarını Müslümanlara kapattı. Tepkiler için sokağa dökülenlere saldırılar gerçekleştirildi. ÜÇÜNCÜ İNTİFADA İsrail erken seçime giderken seçim süreci öncesi en çok konuşulan konu Kudüs intifadasıydı. Çünkü bu süreçte Filistinlilere yönelik saldırılar arttı. Filistinli çocuklar, hem askerler hem de yerleşimci saldırılarına hedef oldu. 16 yaşındaki Muhammet Ebu Hudayr adlı çocuk yerleşimciler tarafından yakılarak, 5 yaşındaki İnas ebu Halil adlı bir kız çocuğu ise yine yerleşimciler tarafından araçla ezilerek katledildi. Misilleme yapan Filistinliler ise sokak ortasında ya da evlerinde yakalanmalarına rağmen tutuklanmadan, yargısız infaz edildi. Kudüs sokakları günlerce karıştı, üçüncü intifadanın başladığı yönünde çağrılar yapıldı, ancak intifada başlamış olsa bile İsrail Ordusu, emniyeti ve iç istihbaratının ortaklaşa sert müdahaleleriyle yayılma olanağı bulamadı. İSRAİL NEDEN SEÇİME GİTTİ? İsrail erken seçime gidiyor çünkü koalisyon ortaklarından Hatnua Partisi lideri ve Adalet Bakanı Livni ile Yeş Atid Partisi lideri ve aynı zamanda Maliye Bakanı olan Yar Lapid, Netanyahu'nun 1 milyon 800 bin Filistinlinin varlığını hiçe sayan Yahudi devleti ırkçı yasa tasarısına karşı çıktı. Netanyahu'nun kafaya koyduğu ırkçı yasayla birlikte ekonomik kriz ve bütçe tartışmaları da diğer problemlerdi. Neticede Livni ile Lapid'in erken seçim restine Netanyahu 'reste rest' karşılığı verdi ve koalisyon dağılarak seçime gitme kararı alındı.