Waring, UFO meraklıları topluluğunda, uzaylı faaliyetlerini kanıtlamak için Mars ve Ay'ın çekilmiş binlerce fotoğrafını tarayan biri olarak tanınıyor.
Kimilerine göre Waring'in dünya dışı keşifleri genellikle garip şekilli kayalardan ve belli belirsiz uzaylı benzeri gölgeden ibaret.
Waring, dikkat çeken açıklamalarını şöyle sürdürdü:
"Uzaylıların insanlığın dünyadaki tarihini nasıl etkilediğini ve bu tarihin gelişimine nasıl müdahil olduğunu hayal edebiliyor musunuz?
Dünyayı sanat, matematik, fen ve teknoloji ile değiştiren dahi kişiler ya uzaylılardan etkilenmiş ya da uzaylıların kendileridir."
Eğer uzaylılar hakkındaki gerçeği bilseydik, bu bilgi bizi tarihe bakmaya ve uzaylıların bizi en çok nerede etkilediğini görmeye zorlardı. Eğer gerekli bilgileri öğrenebilirsek tüm tarihimiz sonsuza dek değişebilir. "
Öte yandan, NASA'ya göre Mars'ta çekilen fotoğraflar sadece doğal yapılar.
NASA'nın Termal Emisyon Görüntüleme Sistemi (THEMIS), 2 Haziran 2002'de fotoğrafın çekilmesini sağlarken, Olympus Mons'ta volkanik araştırmalar yaptı.
ABD Uzay Ajansı şunları söyledi: "Bazı görüntüler Mars'ın tarihi ile ilgili soruları cevaplamaya yardım ederken, birçoğu Odyssey'nin Mars'ın yörüngesinde veri toplamaya devam ettiği için halen araştırılmakta olan yeni sorular ortaya çıkardı
İnsanoğlunun en çok merak ettiği sorulardan biri olan 'evrende yalnız mıyız?' NASA yöneticisi Thomas Zurbuchen'in açıklamaları ile bir kez daha gündemde.
Zira Boston Üniversitesi'nde katıldığı bir söyleşide açıklamalarda bulunan Zurbuchen'a göre uzaylıların var olma ihtimali sandığımızdan çok daha yüksek bir ihtimal. Zurbuchen, Dünya dışında bir galakside daha gelişmiş bir canlı formunun olabileceğinin de atını çiziyor.
UZAYLILAR BİZİMLE NEDEN BAĞLANTI KURMUYOR?
Amerikan Havacılık ve Uzay Dairesi'nin (NASA) bir başka çalışanı Alan Stern, insanoğlunun neden hala dünyadışı bir medeniyet ile iletişime geçemediğine dair yeni bir teori ortaya atmıştı
American Astronomical Society'nin düzenlediği konferasta bir açıklama yapan Stern, bunun nedeni olarak uzaylıların tahmin ettiğimizin aksine sualtı bir medeniyet geliştirmiş olabileceği ihtimalinin altını çizdi.
Stern, dünyadışı canlıların galaksinin başka bölümlerinde, yaşadıkları gezegende bulunan okyanusların derinliklerinde bulunuyor olabilecekleri iddiasını ortaya attı.
Pek çok filme konu olan bu olayın neden henüz gerçekleşmediğini araştıran bilim insanları olası diğer senaryoları belirlemişti.
Evrende gezegenimize benzeyen 40 milyar gezegen var. Ancak herhangi bir gelişmiş medeniyetin bizimle bağlantı kurması sandığımızdan daha uzun sürebilir.
Zira uzaylıların kullandığı dalgaların seyahat mesafesi sandığımızdan daha yavaş olabilir.
Ayrıca bu dalgalar bizim fark edemeyeceğimiz kompleks bir yapıya sahip olduğu için gözden kaçırıyor da olabiliriz.
Zira uzayı 1984'ten beri dinliyoruz ve bu teknolojimiz oldukça ilkel olabilir.
Ayrıca gezegenimizden 32 ışık yılı uzaklıktaki dalgalar henüz bize ulaşmış değil. Evrenin büyüklüğü göz önünde bulundurulduğunda bize doğru ilerleyen "ilk merhaba" mesajı hala yolda olabilir.
Bizim de uzaya 100 yıldan biraz fazla süredir dalga gönderdiğimizi düşünürsek bizim mesajımızın da hala bir medeniyete ulaşamadığını söylemek mümkün.
En karamsar senaryoya göre, evrende başka yaşamlar arayan tek medeniyet biz olabiliriz.
Ya da başka bir gezegendeki yaşam daha biz ulaşamadan kendisini yok etmiş olabilir.
Gezegenimizin Soğuk Savaş yıllarında nükleer savaş tehdidi altında yaşadığını düşünürsek başka bir medeniyetin benzer bir sebepten yok olması da oldukça muhtemel.
En kötü senaryo ise Hollywood'un en çok işlediği konu olan gelişmiş bir medeniyetin evrendeki diğer uygarlıkları işgal ederek gelişimini sürdürmesi. Bu da bizimle bağlantıya geçmemelerini oldukça mantıklı hale getiriyor.
