Başkan Erdoğan'ın önceki gün Dünya Hükümetler Zirvesi'nde sarf ettiği "İsrail, bağımsız bir Filistin devletinin varlığını kabul etmelidir.
Filistinli kardeşlerimizi asla sahipsiz, çaresiz ve yalnız bırakmayacağız. Barış için garantörlüğe hazırız" sözleri dünya medyasında geniş yer buldu.
İSRAİL YILLARDIR GASP VE YIKIM POLİTİKASI İZLİYOR
Halının altına süpürülerek sorunların çözülemeyeceğini yaşadığımız her hadiseyle bir kez daha görüyoruz. Bunun en son ve acı örneği Gazze'deki krizdir. Geçen yılın 7 Ekim'indeki hadiseden bağımsız olarak bugünkü krizin kaynağı Birleşmiş Milletler kararlarına rağmen Filistin topraklarındaki işgalin artarak devam etmesidir.
Kendini uluslararası hukukun üstünde gören İsrail, on yıllardır işgal, gasp, yıkım ve katliam politikalarından vazgeçmemiştir. Filistin halkının nasıl bir adaletsizlikle karşı karşıya kaldığını anlamak için çok uzağa gitmeye gerek yok. 1948 tarihinden bu güne İsrail-Filistin haritalarına bakmak bile meselenin vahametini göstermeye yeterlidir.
'BARIŞA GİDEN YOL, FİLİSTİN DEVLETİNİN KURULUŞUNDAN GEÇİYOR'
Biliyorsunuz, tedavinin yarısı teşhisin doğru konulmasıdır. Burada da sorunun kaynağını doğru tespit etmezsek çözüm yolunu da bulamayız. İsrail bölgede kalıcı barış istiyorsa, yayılmacı hayaller peşinde koşmayı bırakmalı, 1967 sınırları temelinde bağımsız bir Filistin devletinin varlığını kabul etmelidir.