İşte Hasan Basri Yalçın'ın o yazısı:
İki haftalık izin yaptım. Siyasi tartışmalardan bu vesileyle biraz uzaklaştım. O esnada CHP'de kıyametler kopmuş. Kılıçdaroğlu'nu devirme toplantıları yapılmış. Basına sızmış. İmamoğlu ile Kılıçdaroğlu arasındaki kavga ayyuka çıkmış. Biri "Etik değil", öbürü ise "Gizlimiz saklımız yok" demiş.
CHP'li medya da karışmış. Kiminin fonları kesilmiş. Kimi hangi tarafta duracağına karar verememiş. Kimi de "Biz böyle olduğunu bilmiyorduk" diye günah çıkartıyor.
Kılıçdaroğlu meğerse herkesle at pazarlığı yapar gibi bakanlık pazarlığı yapmış. İttifak ortaklarının bile haberi yokmuş.
Tatil yaptığım iki hafta içerisinde onlarca ifşa olmuş. Bir yandan insanın "Ne kadar çok olay olmuş" diyesi geliyor, diğer yandan da "Değişen bir şey olmamış" denebilir.
Niye mi? İsimler, olaylar, tarihler değişse de temel mesele hiç değişmiyor. CHP varsa sorun var. Kavga, gürültü var. Değil iki hafta, iki ay sonra da baksanız iki yıl sonra da CHP'nin krizleri bitmez.
Bunu da değişim tartışmaları esnasında anlatmaya çalışmıştım. Genel başkan değiştirmek falan CHP'nin temel sorunlarına çözüm olmaz. Bu zamana kadar olmadı. O gitsin bu gelsin işi değil. Parti zaten hep belirsizdi, şimdi bütünüyle ortadan kalktı. Ama bir yönüyle bu kimliksizlik meselesi CHP'nin insan kaynağıyla ilgili.