CHP tarihinde birçok sert ve çekişmeli kurultay yaşandı. Ancak ilk kez "şaibe" iddialarıyla gölgelenen bir sürece tanık oluyoruz. Parti öyle bir hale geldi ki, demokratik rekabetin yaşanması gereken kurultaylar, artık "Kim daha fazla para sunacak?" yarışına dönüşmüş durumda. Bu tabloyu görmeyenler, İstanbul Büyükşehir Belediyesi çevresindeki yolsuzluk iddialarını da görmezden geliyor.
Daha vahimi ise sokak çağrılarının ardından gelen "boykot" söylemiyle ortaya çıktı. Tıpkı 1960 darbesi öncesinde olduğu gibi, toplum tekrar kamplara bölünmeye zorlanıyor. O gün kahvehaneler ayrılmıştı, bugünse Özgür Özel'in diliyle kitapçılar, AVM'ler, otomobiller, kısacası hayatın her alanı ayrıştırılıyor.
Bu, siyasi değil, toplumu çatıştırma çabasıdır. İç savaşı çağrıştıran bir tehlike... İşin ironik yanı, bir dış güç olsa, belki bu kadar zarar vermeyi başaramazdı. CHP'nin içindeki mandacı çizgi bile bu kadarına cesaret etmemişti.
Peki mesele sadece bir kurultay kazanmak mı? Yargı sürecine taşınan yolsuzluk dosyaları mı? Yoksa Türkiye'yi içeriden karıştırmaya çalışan daha büyük bir akıl mı devrede?
Dünyada benzer olaylar sessizlikle geçiştirilirken, Türkiye'de CHP Genel Başkanı Özgür Özel, eski İBB Başkanı İmamoğlu hakkındaki yolsuzluk iddialarını bahane ederek fitili ateşliyor. Bir yıldır "şaibeli kurultay" eleştirilerini küçümseyen Özel, şimdi baskın kurultay kararıyla yangını büyütüyor.