FETÖ'yü sahiplenmeler, sorgulamadan PKK bağlantılı partilerle gizli ittifaklar ve yönettiği belediyelerde ayyuka çıkan yolsuzluk iddiaları... Bu konularda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu öncülüğü kimselere kaptırmadı. Geldiği günden itibaren hırsı aklının önünde olduğu için de pervasızca davrandı. Yabancı misyon temsilcileriyle görüşmesi, para gücüyle CHP'yi dizayn etme çabası, kendi medyasını oluşturma girişimleri hiç bitmedi.
Şimdi dizayn ettiği CHP, bu misyonu sokak eylemleri ve boykotlarla sürdürme hesabında. Sevgili Okan Müderrisoğlu buradan hareketle şöyle bir tespit yapıyor:
"Esasen bir tür FETÖ yöntemine de dönüştü."
Doğrusu tek benzerlik yöntemden ibaret değil, işin başlangıcında da FETÖ etkisi var.
Bir kez daha hatırlatıyorum, daha 2022 yılında şöyle yazmıştım:
"İBB'de artık bir paralel yapı var. Bir anlamda (İmamoğlu) İBB'de kendisine bağlı yeni bir 'paralel' siyasi ve ekonomik kadro oluşturuyor."
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı "yolsuzluk ve terör" soruşturmasında ortaya çıkan belge ve bilgiler de bunu doğruluyor. Tutuklananların çoğu da o "paralel yapı" mensubu.
İşin yolsuzluk iddialarıyla ilgili boyutu iddianameyle ortaya çıkacak. Esas sorun ise siyaset üretmeden CHP'nin ele geçirilmesi. Bu gerçek, sivil siyasetin rehin alınması açısından "yolsuzluğun yarattığı çürüme"den çok daha tehlikeli.
Bugün CHP Genel Başkanı Özgür Özel'den Veli Ağbaba'ya, CHP Parti Meclisi üyelerinden ilçe belediye başkanlarına hiçbiri İmamoğlu'nun onayı olmadan hareket edemez.
FETÖ tipi örgütlenme tam da burada kendisini gösteriyor. Artık o kirli yapıyla geçmişteki yakınlığından mı kaynaklanıyor yoksa kendisi mi keşfetti bilemem ama CHP'yi bir süredir İmamoğlu'nun dışarıda kurduğu "paralel yapı" yönetiyor. Hem de belediyelerden maaş vererek.
Maaş aldığı ileri sürülenler arasında CHP Genel Başkan Yardımcıları ve Parti Meclisi üyeleri bile var. Raporlarda, Genel Başkan Yardımcısı'na 200 bin, Genel Sekreter Yardımcısı'na 150 bin, PM Üyesi'ne ise 60 bin TL ödendiği tespit edilmiş. Pınar Uzun Okakın, Sevgi Kılıç ve Ozan Işık gibi çok sayıda maaş alan isimden söz ediliyor.
Tıpkı FETÖ'nin mahrem imamları gibi, "İmamoğlu Örgütü" mensupları da CHP'nin üzerinde bir pozisyona sahip. Nasıl ki mahrem imamlar, ordudaki bir generale bile emir veriyorlardıysa İBB'deki paralel yapı da aynı şeyi yapıyor. Oysa CHP Parti Meclisi, kurultaydan sonra siyaseti belirleyen en önemli kurum. Öyle önemli ki, kurumun üyeleri kimin belediye başkanı adayı olacağını belirliyor.
Peki o üyelerin, emir ve maaş aldığı belediyelere itiraz etme şansı var mı?
Olmadığı çok açık. İmamoğlu ve örgütü sadece yolsuzluk ve parasal ilişkilerle siyaseti zehirlemedi, aynı zamanda siyasetin genetiğini de bozdu. Tarihsel bagajı nedeniyle problemli olan CHP için bu durum belki de tarihin sonu...