Deniz gücünün artması, jeopolitik dengeleri Türkiye lehine değiştirirken, bölgesinde ve dünyada deniz ticaret yollarının kontrolünde önemli bir oyuncu haline gelmesini de sağladı. Türk donanması mavi vatanın korunması yanında ana karadan binlerce mil ötede Hint Okyanusu'nda, Aden Körfezi'nde de varlık gösteriyor.
DENİZ TİCARETİNİN GÜVENLİĞİ
Türk Donanması, Mavi Vatan'da milli çıkarların korunmasında caydırıcılığını sürdürürken Doğu Akdeniz, Karadeniz ve Ege denizlerinde uluslararası ticaretin kesintisiz devamı ve bölgesel istikrar noktasında da kritik rol oynuyor. Türk Deniz Kuvvetleri, uluslararası sularda deniz haydutluğu ve terörizme karşı düzenlenen operasyonlarda yer alarak, küresel deniz ticaret yollarının güvenliğine katkı sunuyor.
Bu doğrultuda, dünya konteyner trafiğinin kesintisiz akışına destek sağlıyor. Aynı zamanda Somali Deniz Kuvvetlerinin kapasitesinin geliştirilmesi ve Deniz Görev Gücü teşkiline yönelik çalışmalar da sürüyor.
NATO'DA AKTİF GÖREV
Türk Deniz Kuvvetleri, NATO'nun ve diğer uluslararası koalisyonların deniz güvenliği operasyonlarında aktif olarak yer alıyor. Uluslararası deniz güvenliği normlarının korunmasına ve denizcilik kurallarının uygulanmasına katkıda bulunuyor.
KARADENİZ GERİLİM ALANI OLMAMALI
Türkiye, diğer kıyıdaşlarla birlikte Karadeniz'de özgün iş birliği ortamı oluşturmayı, d istikrarı bozabilecek gelişmeleri azaltmayı ve Karadeniz'i her zaman jeopolitik rekabetin dışında tutmayı hedefliyor. Keşfedilen doğal gaz kaynakları Karadeniz'in enerji jeopolitiğindeki önemini artırdığı için Türkiye'nin Karadeniz politikası Karadeniz'e sahildar ülkelerle "Bölgesel Sahiplik" prensibi çerçevesinde şekilleniyor.
DOĞU AKDENİZ'DE CAYDIRICILIK
Türk donanması, Kıbrıs Adası'nın deniz yetki alanlarındaki enerji kaynaklarından Kıbrıs Türk halkının mahrum bırakılmaması amacıyla Akdeniz'de caydırıcı bayrak gösteriyor. Türk Deniz Görev Grubu (TDGG) faaliyetleri kapsamında Libya açıklarında konuşlu 2 fırkateyn ile bölgede hava savunma desteği sağlıyor.
MAVİ VATAN'IN GÜVENLİĞİ
2000'li yıllarda Türkiye, kendi savaş gemilerini özgün olarak tasarlayıp üretebilme kapasitesine ulaştı. İlk milli korvet olan TCG Heybeliada 2011'de hizmete girdi. Milli korvetin ardından, sırasıyla Milli Fırkateyn, Milli Muhrip ve Milli Uçak Gemisi projeleri de başlatıldı. Milli olarak geliştirilen ADVENT savaş yönetim sistemi ise bir gurur kaynağı oldu. MİLGEM'in devamında İstif Sınıfı Fırkateynler ile milli platformların yetenekleri de geliştirildi. Deniz Kuvvetleri, denizaltı teknolojisinde de önemli atılımlar yaptı.
MODERN DENİZALTILAR
Yeni tip denizaltı tedarik projesi kapsamında envantere girecek havadan bağımsız tahrik sistemi ile denizaltılar daha modern ve etkin yeteneklere sahip olacak. Çalışmaları devam eden milli denizaltı projesi MİLDEN, Türk deniz gücünün denizaltı savaş yeteneklerini ileri bir seviyeye taşıyacak.
DENİZDEN HAVAYA SAVUNMA
Deniz Kuvvetlerinin hava savunma kapasitesini artırmayı hedefleyen TF-2000 hava savunma muhribi projesinin dizayn çalışmaları büyük ölçüde tamamlandı, kısa vadede inşasına başlanması bekleniyor. Milli Uçak Gemisi projesi kapsamında tasarım aşaması sonuçlandı.
TEKNOLOJİ ÜRÜNE DÖNÜŞÜYOR
Otomasyon ve robotik alanlarındaki ilerleme, elektronik harp ve yönlendirilmiş enerji silahlarındaki gelişmeler, tehdit unsurlarını uzak mesafelerden etki altına alma gerekliliği, insansız deniz araçlarının yaygınlaşması, stratejik intikal ve ulaştırma ihtiyacı, nesnelerin interneti ve ağ destekli yetenek ile görünmezlik teknolojisindeki gelişmelerin ürüne dönüştürülerek, Türk Silahı Kuvvetleri'nin ihtiyaçlarını karşılar hale gelmesi Milli Güvenlik Siyasetinin stratejik önceliği kabul ediliyor.
SİHALAR AKTİF KULLANIMDA
Türkiye, bölgesindeki gelişmeleri anında takip edebilmek için insansız hava araçlarını (İHA) ve silahlı insansız hava araçlarını (SİHA) aktif bir şekilde kullanmaya devam ediyor.
GELECEĞİN RİSKLERİNE HAZIRLIK
Deniz Kuvvetleri geleceğin tehditlerine yönelik risk analizleri üzerinden yol haritasını güncelliyor. Bu bağlamda muhtemel tehditler ve önlemler ise şöyle sıralanıyor:
ASİMETRİK TEHDİTLER
Deniz haydutluğu, terör ve siber tehditler gibi asimetrik tehditlerde artış meydana gelebileceği değerlendirilirken bu tehditlere karşı, donanmanın esnek ve hızlı müdahale edebilecek kabiliyette olması gerekliliği öne çıkıyor. İnsansız deniz ve hava araçları ve siber savunma sistemlerinin geliştirilmesi bu alanda öncelik kazanıyor.
ÇATIŞMA ALANLARI
Doğu Akdeniz, Güney Çin Denizi ve Arktik Bölgesi gibi bölgelerde artan jeopolitik gerilimlerin denizlerde çatışma riskini artırabileceği kaydediliyor. Bu nedenle caydırıcılık politikalarının güçlendirilmesi ve deniz kuvvetlerinin sürekli bir varlık göstermesi önem arz ediyor.
ALTYAPILARIN KORUNMASI
Görünür gelecekte deniz altı kabloları ve enerji altyapılarının stratejik hedefler haline gelebileceği öngörülüyor. Bu altyapıların korunması için özel operasyon birimlerinin ve teknolojik çözümlerin geliştirilmesi hedefleniyor.
HIZLI MÜDAHALE YETENEĞİ
İklim değişikliği nedeniyle deniz seviyesinin yükselmesinin, deniz ticaret yollarında ve limanlarda güvenlik sorunlarına yol açabileceği hesap ediliyor. Doğal afetler ve çevresel felaketler de deniz güvenliği için güncel tehdit unsurları arasında yer alıyor. Bu tür tehditlere karşı deniz kuvvetlerinin hazırlıklı olması, hızlı müdahale yeteneği ve afet yönetimi kapasitelerinin artırılması önem taşıyor.
DENİZLERDE HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜ
Uluslararası deniz hukukunun sıkça ihlal edilmesi de çatışma riskini artırıyor. Türkiye gibi denizci ülkelerin, uluslararası hukuk çerçevesinde haklarını savunmaları ve denizlerde hukukun üstünlüğünü korumada kararlı duruş sergilemeleri gerekiyor.
Bu kapsamda atılan ve atılması gereken adımlar ise şöyle özetleniyor:
* Gelişen teknolojilere uygun olarak deniz kuvvetlerinin modernizasyonu, insansız sistemler, ileri radar ve sensör teknolojileri, siber savunma kapasitelerinin artırılması, yapay zeka yeteneklerinin Karar Destek Sistemlerine entegre edilmesi