Bir siyasetçi, otelde yaşanan jammer'lı-bantlı skandalla ilgili şöyle diyordu:
"Bu kamera bantlama olayı CHP'nin elinde olsaydı ortalığı birbirine katar, hükümeti bile düşürürdü."
Bu cümle son dönemde Türkiye'de esen CHP eksenli yalan rüzgârlarının özeti gibi... Son dönemde kendilerine yönelik hiçbir şeyi görmeyen, karşı tarafın yaptığı her şeyi algıyla büyüten "arsız" bir siyaset ekibi var.
O arsızlığın şahikası denebilecek örneği de yolsuzluk iddiasıyla yargılanan Ekrem İmamoğlu verdi:
"Yüz metrekarelik kent lokantalarıyla mega projeleri alt ettim..."
Adam "mega proje" yapmadığının, işi algıyla başardığının farkında.
Şimdi aynı yöntem "yolsuzluk" dosyasının üstünü örtmede de kullanıldı. Büyük dalganın geleceğini gördükleri için de alelacele CHP'nin cumhurbaşkanı adaylığı zırhı öne çıkarıldı.
CHP Genel Başkanı Özgür Özel, daha da ileri gidip, "Yolsuzlukla ilgili tek bir belge ve gerçek bir tanık yok" dedi. Hatta işi Başkan Erdoğan'ın dediği noktaya vardırdı:
"Kendi partisini ahtapot gibi saran rüşvetçileri demokrasi kahramanı ilan ediyor."
Gerçeği kendi sosyolojilerinden daha ne kadar saklarlar bilemem ama şu ana kadar İmamoğlu ve ekibini "rüşvet ve irtikap" suçu işlemekle suçlayan o kadar çok müteahhit ve gerçek tanık var ki saymakla bitmez