CHP 21. olağanüstü kurultayını tek adayla gerçekleştirdi. Bugüne kadar da 38 olağan kongre yapmıştı. Bu rakamlar, CHP'nin siyasi hayatında her 1,5 yılda bir kongreye gittiğini gösteriyor. Siyasi açıdan bu durum, parti içindeki hizipler arası çatışmanın sürekliğine, iç ahengin bir türlü sağlanamamasına işaret eder. Bu aynı zamanda, iç istikrar sorunu yaşayan bir partinin sürekli krizde olma halinin bir yansımasıdır.
Sık sık iç hizipleşme ve çatışma sorunları ile malul bir partinin iç krizlerini çözmeye odaklanması ülkenin ve toplumun meselelerine zaman ayıramadığının da en önemli göstergesidir. Bu anlamda, CHP genellikle kendi kendisi ile meşgul olan bir parti görüntüsü vermiştir.
CHP kendi içinde hiziplerarası hesaplaşma ve çatışmaları yönetebilmek ve iç bütünlüğünü sağlamak için çoğunlukla bir dış tehdide ihtiyaç duyar. Düşman üretimi, vesayetin geçerli olduğu dönemlerde, toplumun bir kesimini devlete tehdit olarak damgalanmasıyla gerçekleşirdi.
Son yıllarda ise, toplumun özellikle iktidara destek veren kesimlerine "devran dönecek" söylemi ile hesaplaşma vaadi ve iktidara yönelik ağır ithamlar üzerinden kutuplaşmaya yatırımla sürdürüldü. Böylece iç çelişkiler bastırılmaya çalışıldı. Dün yapılan kongre de bu siyaset anlayışının bir yansıması olarak CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanı ve hükümete yönelik "cunta yönetimi" ifadesini kullandı.
Türkiye'nin siyasal hafızasında "cunta", 27 Mayıs 1960 dan başlayan darbeleri çağrıştırır. Kendi siyasal rakipleri tarafından CHP, "cuntacılarla işbirliği yaptığı ve desteklediği" argümanı ile sık sık karşılaşmıştır. Bu anlamda, Özel'in bu ifadeyi kullanması, partisine yönelik toplumsal hafızada yer edinen geçmiş eleştirilerin tekrar tartışılmasına imkan verecektir. Nitekim, AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, Özel'in açıklamalarına "cunta eşittir CHP" şeklinde karşılık verdi.