Son dakika haberi: Fetullah Gülen, 12 Eylül darbesine açıktan destek verdi ve darbeyi gerçekleştiren Kenan Evren tarafından korundu. Darbenin ardından örgüt mensupları TSK'da ve eğitimde palazlanmaya başladı. 28 Şubat 1997 postmodern darbesine de açıktan destek veren Gülen, o dönemde açtığı okul ve dershaneleri örgüte militan yetiştirmek için üs olarak kullandı. Darbede mağdur edilmeyen tek oluşum oldu. Gülen, 28 Şubat cuntası tarafından kurulan Anasol-D Hükümeti'ne 300'e yakın cemaat okulunu devretmeyi önerdi. Konuyla ilgili 28 Şubat sürecinin mimarı dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e mektup bile gönderdi.
Siyasetçilerle filizlenen darbelerle büyütülen FETÖ tarafından, Gülen hakkında rapor hazırlayan DGM Başsavcısına kaset kumpası kurularak görevden uzaklaştırıldı. Devlet refleksinin ne olacağını kestiremeyen Gülen, Ecevit'in desteğini de alarak eski CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek'in referansıyla Amerika'ya kaçtı. Burada Kasım Gülek'in ABD'de albay olarak Pentagon'da görev yapan ve daha sonra şüpheli şekilde ölen baldızı Aylin Rodomisli aracılığıyla Pentagon ve CIA ile bağlantı kurdu. 1999 yılında yeniden kodlanan FETÖ elebaşı için o dönemin CIA yetkilileri Graham Fuller ve George Fidas oturum izni için referans mektubu yazdı.
Darbelerle beslenen ve palazlandırılan FETÖ, 28 Şubat 1997 postmodern darbesini de destekledi. Gülen, o dönemde açtığı okul ve dershaneleri örgüte militan yetiştirmek için üs olarak kullandı. Ankara DGM'nin terör örgütü kurduğu gerekçesiyle hakkında 19 Mart 1999'da soruşturma açtığı Gülen, iki gün sonra ABD'ye kaçtı. Bunu unutmayan FETÖ, soruşturmayı yapan savcıya Bal Tuzağı ve kaset kumpası kurdu. Gülen, 1999'da kaçtığı Amerika'dan ülkemizin kurumlarına yerleştirdiği militanlarıyla siyasilere kumpaslar kurdu, 15 Temmuz'da da darbe girişiminde bulundu. Fetullahçı Terör Örgütü, lideri ABD'ye kaçtıktan sonra tam bir Neo-Gladyo örgütlenmesi haline geldi. FETÖ-Gladyo ilişkisinin aydınlatılması örgütün kodlarını çözmek açısından önemli. Türkiye Cumhuriyeti devleti bu konuda 15 Temmuz'dan sonra ciddi mesafe kat edebildi.
28 ŞUBAT'TA MAĞDUR OLMAYAN TEK CEMAAT!
Fetullah Gülen, 28 Şubat 1997 darbesine de açıktan destekledi, İmam-Hatip liselerini kapatan, başörtüsü yasağı getiren, Kur'an-ı Kerim eğitim ve öğretimini yasaklayan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) kararlarını savundu. Gülen, kendisinden nefret eden Refah Yol Hükümeti'nin başbakanı Necmettin Erbakan'ın iktidarı bırakması için açıklamalarda bulundu.
Darbecilerin aldığı MGK kararlarının yanlış olduğunda bir sevap, doğru olduğu takdirde 2 sevap verileceğini açıklayan Gülen, 16 Nisan 1997 tarihinde; "MGK kararları belki bu şekilde tavsiye niteliğinde, bazıları onları muhtıra şeklinde de algıladı. Bu şekliyle gelişmiş demokrasilerde antidemokratik bulunabilir. Fakat şurası da bir gerçek ki milli güvenliğin hâlihazırdaki konumu anayasal bazı esaslara dayandırılmıştır. (...) Eğer işin içinde bir hata varsa bu içtihat hatasıdır. Hatta fakihlerin mülahazasıyla da yaklaşılabilir, içtihattaki hatalar bir sevap kazandırır, isabet olursa iki sevap kazandırır mülahazası." iddiasında bulundu.
'POSTMODERN DARBE BELKİ DE GÜLEN'İN ÖNÜNÜ AÇMA PROJESİYDİ'
28 Şubat'ta elebaşı Gülen'in rolü, darbe girişiminin ardından kurulan Meclis Araştırma Komisyonu raporlarına da yansıdı. Gülen hakkında 1999 yılında rapor hazırlayan eski Ankara Emniyet Genel Müdürü Cevdet Saral, "28 Şubat sürecinde en az darbeyi alan, en az sıkıntıyı yaşayan dinsel örgütlerden birisi Fetullah Gülen cemaatidir. Ecevit bu cemaatle ilgili sempatik bir tavır içerisindeydi. Bunu inkâr etmenin bir manası yok. Ecevit'in cemaatin felsefesiyle ters düşen hiçbir tarafı yoktu. Bu cemaat nüfuz ticareti yaptı. Her kesimdeki insan modeliyle yaptı bunu. Belki de Fetullah Gülen bir devlet projesiydi. Belki de 28 Şubat, Gülen'in önünü açma projesiydi." değerlendirmesinde bulundu.
FETÖ elebaşı Gülen, 28 Şubat'a böyle destek olmuştu! İşte o skandal sözler... | Video
'MESUT YILMAZ: 'SAKIN HA! ECEVİT HÜKÛMETİ YIKAR' DEDİ"
Dönemin Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz'ı konutunda ziyaret ettiğini, o günün sorununu kendisi ile istişare ettikten sonra cemaatin kendilerine karşı tavrı ile ilgili bir çalışma yapmak istediğini söylediğini belirten Saral, "Kendisi bana, 'Sakın ha! Ecevit böyle bir çalışma yapıldığını duyarsa hükûmeti yıkar.' dedi ve izin vermedi. Ancak bir ay kadar sonra hükûmet düştü. Ecevit, başbakan oldu ve ben bu çalışmayı yürüttüm. Bu çalışmanın aleyhimde bir sonuç vereceğini biliyordum ama devletin refleksi bu çalışmayı yapmamı gerektiriyordu." ifadelerine yer verdi.
'ÜNİVERSİTEYE GİRMEK İÇİN BAŞLARINI AÇABİLİRLER'
28 Şubat sürecinde başörtülü kızların üniversiteye girmek için başlarını açmaları gerektiğini söyleyen Gülen, 13 Mart 1998 tarihinde yaptığı açıklamada; "Okullarımızdaki başörtüsü sorunu, çok hassas hâle geldi. Ancak şu kadar söyleyeyim, okumayı istemek ile okumamak arasında kalan bir insan ne yapmalı? Ülke ve millet adına okumak mı yararlıdır, okumamak mı? Dinin füruata ait bir meselesinde bu denli hassas olmak mı, yoksa tercihini başka istikamette kullanmak mı gerekli? Kişi kanaatı vicdaniyesi ile bu mevzuda hükmünü verip öyle davranmalıdır. Bana göre okumayı tercih etmelidirler." ifadelerini kullandı.
DARBECİ ÇEVİK BİR'E OKULLARINI DEVRETMEYİ ÖNERDİ
Fetullah Gülen, 28 Şubat cuntası tarafından kurulan Anasol-D Hükümeti'ne 300'e yakın cemaat okulunu devretmeyi önerdi, konuyla ilgili 28 Şubat sürecinin mimarı dönemin Genelkurmay 2. Başkanı Orgeneral Çevik Bir'e mektup bile gönderdi. Aynı Gülen, dersanelerin kapatılmasını isteyen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a savaş açtı ve örgütün kaynağının yetiştiği dersanelerin kapatılmaması için darbe girişimlerinde bulundu.
FETÖ'CÜLERDEN TEK KİŞİ TSK'DAN ATILMADI
28 Şubat sürecinde İslami duyarlığa sahip vakıf, dernek ve cemaatler kıskaca alındı. Birçok vakıf, dernek ve okul kapatılırken Fetullah Gülen'in sahip olduğu dersane ve okullara dokunulmadı. Anne ve babalar, eğitim ve öğretimden geri kalmaması için çocuklarını örgütün FEM dersanelerine ve örgütün özel okullarına vermeye başladı.
28 Şubat sürecinde dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya ve ekibinin kurduğu Batı Çalışma Grubu da (BÇG) namaz kılan ve eşi başörtülü askeri fişledi, cuma namazına giden ve abdest alan askerlerin fotoğrafları çekerek TSK'dan ihracına zemin hazırladı. Namaz kılan ve eşi başörtülü olduğu gerekçesiyle fişlenen bin 637 muvazzaf subay ve astsubay Türk Silahlı Kuvvetleri'nden ihraç edildi, FETÖ'cülerden ise tek kişi atılmadı.
'ECEVİT BİZE FETULLAH'IN CUMHURBAŞKANLIĞINI DAYATACAKTI'
Fetullah Gülen ve kendisine bağlı grubun 2000 yıllarında ülkeyi tepeden ele geçirmek istediğinin altını çizen Saral, "Dönemin Genelkurmay Başkanlığı Plan Prensipler Daire Başkanı Korgeneral Reşat Turgut ile sohbet sırasında, hazırladığımız raporun çok işlerine yaradığını belitti. 'Paşam, bizim hiç işimize yaramadı, sizin işinize nasıl yaradı?' diye sorduğumda ise 'Eğer o rapor elimizde olmasaydı Ecevit bize Fetullah'ın cumhurbaşkanlığını dayatacaktı.' dedi. 'Paşam bu nasıl söz, bu adam ilkokul mezunu bile değil, Ecevit bunu nasıl teklif edecekti cumhurbaşkanlığına?' diye sorduğumda ise 'Onlar kolay halledilecek işlerdir.' cevabını verdi." diye konuştu.
'28 ŞUBAT SÜRECİNDE DARBECİLERLE GÜLENCİLERİN BİRLİKTELİĞİ HİSSEDİLEBİLİYOR'
Bu hadiseyi FETÖ'nün devleti nasıl kuşatmış olduğunu anlatmaya çalışmak adına örneklediğini vurgulayan Saral, "Genelkurmay Başkanlığı bünyesinde Fetullah Gülen'e taraf olan, olmayan komuta sistemi vardı. 28 Şubat sürecini irdelediğiniz zaman orada bir birlikteliği hissetmemek mümkün değildir. Sayın Erbakan'a 'Sen bu işi beceremiyorsun, bu ülkeyi germe, iktidarı bırak git.' tebligatını ilk defa televizyon kanallarından yapan Fetullah Gülen'in kendisidir.
TÜRKİYE'DEN ABD'YE KAÇIŞINDA BÜLENT ECEVİT'İN DESTEĞİ
Ankara DGM Başsavcılığı, Fetullah Gülen hakkında, "laik devlet yapısını değiştirerek yerine dini kurallara dayalı bir devlet kurmak amacıyla yasa dışı örgüt kurup bu amaç doğrultusunda faaliyetlerde bulunduğu" suçlamasıyla 19 Mart 1999'da soruşturma açtı. Fetullah Gülen, soruşturma açıldıktan iki gün sonra (21 Mart 1999) Amerika'ya kaçırıldı. Teröristbaşı Fetullah Gülen'in kaçışı dönemin başbakanı Bülent Ecevit desteğiyle oldu.
FETÖ'nün medya yapılanmasında yer alan Faruk Mercan'ın, Fethullah Gülen'in hayatını anlattığı kitabında; dönemin Başbakanı Bülent Ecevit'in, Fetullah Gülen'e telefon açarak "Sağlığınız çok önemli... Sizinle ilgili böyle bir soruşturma olsa haberimiz olurdu... Lütfen tedavinizi aksatmayın ve Amerika'ya gidin..." ifadelerini kullandığı yer alıyor.
Ankara DGM Cumhuriyet Savcılığı tarafından hazırlanan iddianamede; Fetullah Gülen'in Türk Silahlı Kuvvetleri'ni ele geçirme amacıyla sızma politikasını sessiz ve derinden devam ettirdiği belirtilerek "Gülen'in TSK'ya karşı uyguladığı politika, hoş görünme, TSK'ya karşı bazı politikacılardan alınmış tavizlerle polisi güçlendirme, böylece denge sağlama, etkinleştiği polis camiasını gerektiğinde TSK'ya karşı kullanma şeklindedir." ifadeleri yer alıyor. Gülen'e terör örgütü kurmaktan dava açan dönemin DGM Başsavcısı, kurulan kaset kumpasının arkasından görevden alındı. Hürriyet gazetesi, söz konusu kumpasın adresi oldu.
GÜLEN, ÖRGÜTÜNÜ ÇEYREK ASIR ABD'DEN YÖNETTİ
1960'lardan itibaren devlet içinde gizlice örgütlenen, darbelerle büyüyen ve bizzat dönemin başbakanı Bülent Ecevit'in korumasıyla daha da güçlendiren teröristbaşı Fetullah Gülen, örgüt militanlarını üzerinden ülkemizde kumpaslar kurdu. Teröristbaşı Fetullah Gülen, ABD'nin Pensilvanya eyaletinde, 130 dönümlük arazide 8 villadan oluşan çiftlikte sıkı güvenlik ve gizlilik altında yaşamaya başladı ve örgüt üyelerine talimatlarını buradan sürdürdü. Fetullah Gülen, Ergenekon ve Balyoz davaları, dönemin MİT Müsteşarı Hakan Fidan'ın yanı sıra teşkilatın üst düzey görevlilerinin ifadeye çağrılması, Gezi kalkışması, 17-25 Aralık yargı darbe girişimi, MİT tırlarının durdurulması ile 15 Temmuz darbe girişimini bizzat ABD'den yönetti.Örgüt, 160 ülkede kurduğu okullarla başta Orta Asya Cumhuriyetleri olmak üzere dünya çapında zincir oluşturdu. İhanet yapılanması, yurt dışında kurduğu okullarda ülkelerin siyasetçilerinin çocuklarını aldı. Yetiştirilen bu çocuklar, ülke siyasetinde etkili oldu ve örgüt yurt dışında da kendisine alan açtı.
CHP ESKİ GENEL SEKRETERİ REFERANS OLDU
Eski CHP Genel Sekreteri Kasım Gülek, Fetullah Gülen'in Amerika'ya kaçışında referans oldu. Fetullah Gülen, Kasım Gülek'in ABD'de albay olarak görev yapan ve daha sonra şüpheli şekilde ölen baldızı Aylin Rodomisli aracılığıyla Pentagon ve CIA ile ilişkiye geçtiğini açıklaması örgütün CIA ile bağlantısını gözler önüne seriyor. Eski CIA Yakın Ve Güney Asya Bölgesi İstihbarat Şefi Graham Fuller de Fetullah Gülen'in ABD'ye yerleşmesi sürecinde oturma izni alması için tavsiye mektubu yazdı.
Teröristbaşı Fetullah Gülen, 21 Ocak 1998'de Yeni Yüzyıl gazetesinin "Amerika, sizlerle ilgili referansı merhum Kasım Gülek'ten mi aldı?" şeklindeki sorusuna şu cevabı verdi:
"Kasım Gülek Bey'in baldızı Amerika'daydı... Yani Pentagon'la irtibatları vardı... Eğer kendisine değişik platformlardan, Beyaz Saray'dan sormuşlarsa 'Bunlar nedir?' diye, o da 'Endişe edilecek bir şey yoktur.' demiştir, referans vermiştir." Gülen, 19 Ocak 1996 tarihinde ABD'de ölen Kasım Gülek'in Ankara Kocatepe Camii'nde cenaze namazını da kıldırmıştı.
BÜLENT ECEVİT'E ŞEFAAT!
Dönemin başbakanı Bülent Ecevit, Fetullah Gülen'e telefon açarak "Lütfen Amerika'ya gidin." dedi. Gülen ve Ecevit, Fetullah Gülen'in "Şefaat edecek olsam Ecevit'e ederim." cümlesini kuracak kadar yakındı.