Son dakika haberi: Çıkar amaçlı suç örgütü kurmak ve yönetmek suçlamasıyla tutuklanıp görevden uzaklaştırılan eski İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun koruma müdürü Mustafa Akın'ın, İmamoğlu'nun para kasaları olarak değerlendirilen isimlerle yoğun telefon trafiği ve ortak baz verisi tespit edildi.
İBB'ye yönelik 4. dalga operasyonunda gözaltına alınıp sorgulanan Mustafa Akın'ın ve şüphelilerin telefon hatları üzerinde yapılan incelemelerde Akın'ın örgütün para kasalarından Adem Soytekin ile 237, Hüseyin Köksal ile 223, Seza Büyükçulha ile 199 kez bir araya geldiği ve aynı isimlerle çok sayıda telefon görüşmesi yaptığı da belirlendi.
Tespit edilen irtibatlara ilişkin sorulan soruya ise Akın, "Başkanla (Ekrem İmamoğlu) beraber çalışıyorum" yanıtını verdi. Elde edilen veriler, suç örgütünün para kasaları olarak gösterilen isimler ile İmamoğlu arasındaki yoğun irtibatın olduğunun ve bu irtibatın Mustafa Akın üzerinden yürütüldüğünün bir göstergesi olarak değerlendirildi.
Akın'ın, geçmişte 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in korumalığını yaptığı ve halihazırda İBB iştiraki Boğaziçi AŞ'de de yönetim kurulu üyesi olduğu öğrenildi.
Beylikdüzü'nden Saraçhane'ye uzandığı tespit edilen yolsuzluk ve rüşvet çarkına ilişkin yürütülen soruşturma kapsamında düzenlenen 4. dalga operasyonunda gözaltına alınan İmamoğlu'nun koruma müdürü Mustafa Akın, emniyette ifade verdi. Akın, halihazırda koruma müdürlüğünün yanında İBB iştiraki Boğaziçi AŞ'de yönetim kurulu üyesi olarak görev yaptığını söyledi.
TAMAMEN LOJİSTİK!
Mustafa Akın'a sorgusunda, İmamoğlu'nun gözaltına alındığı 19 Mart'tan sonra Rumeli Hisarı'ndaki konutun kameralarının sökülüp İsper AŞ'ye ait bir depoya saklanması soruldu.
Akın, bu soruya, başkanlık konutunun boşaltılması ve eşyaların taşınması kararı alındığını ve buna istinaden lojistik nedenlerle kameraların söküldüğünü söyledi.
Ancak İmamoğlu'nun eşi ve ailesinin bugün bile hâlâ söz konusu konutta ikamete devam ediyor oluşu, Mustafa Akın'ın ifadesindeki çelişkiyi ortaya koydu. Konuttaki kameraların ve hard diskin sökülmesi görüntülere ulaşılmasını engellemek olarak yorumlandı.
BANTLAMA ÇELİŞKİSİ...
Mustafa Akın, oteldeki kameraların bantlanarak yapıldığı tespit edilen üç ayrı toplantıya "Rutin uygulama" dedi. Bunun üzerine Akın'a aynı otelde farklı tarihlerde yapılan kameraların bantlanmadığı çok sayıdaki toplantıya ait yeni görüntüler soruldu. Akın bu soruya güvenlik zafiyeti yanıtını verdi.
BAŞKANIN TELEFONUNU GETİRDİLER, BEN DE EVDE SAKLADIM
İBB'ye yönelik 4'üncü dalga operasyonda gözaltına alınan ve dün ifade işlemi yapılan 45 şüpheli arasında yer alan İBB Bilgi İşlem Daire Başkanı Naim Erol Özgüner, evinde bulunan Ekrem İmamoğlu'na ait kayıp telefonla ilgili konuştu:
"Kendi rızamla evimde yapılan aramada ele geçirilen iPhone marka cep telefonu, 19 Mart günü Belediye Binası'nda Özel Kalem çalışanı B. Hanım tarafından odama getirildi.
Yanında M.G. de bulunur vaziyetteyken, 'Bu başkanın telefonu, bunu ne yapacağız?' demesi üzerine, M.G. 'Ben bilmiyorum' demek suretiyle odadan ayrıldı. Odada tek kalmam nedeniyle B. Hanım telefonu bana bırakarak odadan çıktı. Olayın şokuyla ne yapacağımı bilemedim, ben de bu telefonu sakladım."
Türk demokrasi tarihinin kara lekelerinden biri olan ve milletin vicdanında derin yaralar açan 27 Mayıs 1960 darbesinin üzerinden 65 yıl geçti. Siyasal hayatımıza bir utanç vesikası olarak geçen 27 Mayıs 1960 ihtilaliyle Anayasa ve TBMM feshedilirken ülkenin başbakanı Adnan Menderes ile birlikte Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, 1 yıl süren düzmece yargı sonrası idama cezasına çarptırıldı ve cezaları infaz edildi.
SABAH'a konuşan Prof. Dr. Cemil Koçak, "1950 ile 60 yılları arasındaki 10 yıllık Demokrat Parti iktidarına karşı muhaliflerin bir rövanşıdır. 27 Mayıs'ın amacı Türkiye'yi Demokrat Parti öncesine döndürmekti." dedi.
DARBEYE GİDEN YOL Takvimin yaprakları 1960 yılını gösterdiğinde, genç Türkiye Cumhuriyeti 37 yaşındaydı. İktidarda ise 1950 yılında CHP'nin tek parti iktidarına son veren DP bulunuyordu. Başbakan koltuğunda 14 Mayıs 1950 ve 2 Mayıs 1954 seçimlerden zaferle çıkan Adnan Menderes oturuyordu, Cumhurbaşkanı ise Celal Bayar'dı.
Selanik'te Atatürk'ün doğduğu evin yanındaki Türk Konsolosluğu'nun bahçesine atılan iki bombadan birinin patladığı, evin ve konsolosluk binasının camlarının kırıldığı haberi ile Ankara, İstanbul ve İzmir'de halkın sokağa dökülmesi ile 6 Eylül 1955'te başlayan "6-7 Eylül Olayları"nda, azınlıkların yaşadıkları semtlerde yangınlar çıkarılmış, kiliselere ve mezarlıklara saldırılarda bulunulmuştu.
ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİ KIŞKIRTTILAR DP, 1957 seçimlerinde oy kaybetmiş olmasına rağmen 424 sandalye kazanmayı başardı. Muhalefet partisi CHP'nin genel başkanı İsmet İnönü'nün bazı yurt gezilerinin engellendiği ve saldırıya uğradığı iddiaları ortaya atıldı. Üniversite öğrencileri, hükûmet aleyhine gösterilere başladı. Provokasyonların ise ardı arkası bir türlü kesilmedi. Takvimler 27 Mayıs 1960'ı gösterdiğinde darbe gerçekleşti.
BAŞBAKAN MENDERES İDAM EDİLDİ Milli Birlik Komitesi, Anayasa ve TBMM'yi feshetti, siyasi faaliyetleri askıya aldı, Cumhurbaşkanı Celal Bayar, Başbakan Adnan Menderes, hükûmet üyelerini tutukladı. Yassıada'daki yargılamalar, 14 Ekim 1960'ta başlayıp 15 Eylül 1961'de karara bağlandı.
Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan 16 Eylül 1961'de sabaha karşı, o gün başarısız bir intihar girişiminde bulunan Adnan Menderes ise İmralı Adası'nda 17 Eylül 1961'de sağlık muayenesini yapan doktor heyetinden sağlam raporu alındıktan sonra saat 13.21'de idam edildi.
Prof. Dr. Cemil Koçak, "1950 ile 60 yılları arasındaki 10 yıllık Demokrat Parti iktidarına karşı muhaliflerin bir rövanşıdır. 27 Mayıs'ın amacı Türkiye'yi Demokrat Parti öncesine döndürmekti. 27 Mayıs konuşulurken darbeden önceki bir kaç ay ele alınır. Demokrat Parti'nin muhaliflere karşı sert tutumu ve buna karşı sokakların karışması konuşulur.
27 Mayıs'ta bir halk desteği olduğu da kesinlikle söylenemez. 1961 Anayasası'sın ana felsefesi, memlekti bir özgürlük adası haline getirmek değildi. 27 Mayıs'ın ana felsefesinde şu slogan yatıyor: Memleketin idaresi, siyasetçilere bırakılamayacak kadar mühim bir konudur. Siyasetçiler hiç olmazsa daha iyi düşüncesindeler. " dedi.
'DEMOKRASİ VE ÖZGÜRLÜK ADASI' YAPILDI 27 Mayıs 1960 darbesinin ardından 592 kişinin yargılandığı ve bu yargılamaların sonunda Başbakan Adnan Menderes, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan'ın idamına karar verildiği Marmara'daki Yassıada ise darbenin 60. yıl dönümünde Demokrasi ve Özgürlükler Adası adıyla açıldı.