Hitler'in hiç görülmemiş fotoğrafları Hitler, fotoğrafların birinde yumruğunu havaya kaldırmışken diğerinde hayali bir izleyici topluluğunu işaret ediyor. Bir başka fotoğrafta ise bermuda giymiş Hitler, ağaca yaslanarak poz vermiş. Fotoğraflar, Hoffmann'ın 'Hitler my Friend' adlı anı kitabının İngilizce baskısında ilk kez yayınlandı. Hitler, dokuz fotoğrafı kalabalıklara hitap ederken nasıl konuşacağına karar vermek için kullanmıştı. Hınç dolu vasat bir ressam: Hitler Çizgiden, renkten, kompozisyondan ve genel olarak resim kalitesinden anlayan bir uzman olarak baktığınızda sizce Hitler gerçekten değerlendirildiği gibi vasat bir ressam mı? Siz 1908 yılında Viyana Güzel Sanatlar Akademisi'nin seçici kurulunda yer alsaydınız bu resimleri yapan bir adamı akademiye kabul eder miydiniz? Öncelikle Hitler'i akademiye almayan kişiler eğer milyonlarca Yahudi'nin ölüme yollanacağını bilselerdi farklı bir karar alırlardı. Bu bağlamda elbette Hitler'in umut vadeden bir ressam olarak kabul edilmiş olmasını dilerdim. Hitler'in siyasi hayatı zaten başarısızlıkla sonuçlanan bu Viyana deneyimi sonrasında başlıyor. Yaptığı resimlere gelecek olursak, bunlar amatör bir sanatçı adayının tipik çalışmalarıdır diyebiliriz. Eserlerinde bir yetenek veya özgün bir üslup yok. Belli bir stil, yaratıcılık veya akım denemesi yapmamış. Ben burada daha çok, akademiye kabul edilmeye çalışan bir adayın ödev debelenmelerini görüyorum. Adeta 'bakın ben bir sokağı, evi, manzarayı resmedebiliyorum, perspektif çizebiliyorum, sanatsal görünen rahat fırça darbeleri atar gibi de yapabiliyorum' demek istiyor. Tablolarını bir ödev çabası içinde, sıkıntı ve gerginlikle, 'iyi yapma' takıntısıyla resmetmiş. Oysa sanat, iyi olmaya çalışarak yapılan bir şey değildir. Hitler bana kalırsa, 'güzel çizmeliyim' ve 'kabul edilmeliyim' gibi suni bir gayretle gerilmiş bir ressamdır. Bir yandan realist sokak resmi yapıyor, ardından kötü empresyonizm ile kötü ekspresyonizm karması bir sözde modern stil denemesi yapıyor. Yırtıcı hayvan veya köpek portrelerinde standart ve sıradan öğrenci çizgileri kullanmış. Perspektiften anladığını kanıtlamaya çalışan bir öğrenci gibi çiziyor. Dolayısıyla Hitler'de akademiye girebilmesini sağlayacak kadar büyük bir yetenek veya farklılık göremiyorum. Ama elbette akademide 6 yıl boyunca kalsaydı ne olurdu bilemeyiz. Ancak bu çalışmalar öyle bir izlenim vermiyor. Hitler resim dışında mimariye de ilgi duyuyor o dönemde. Resmettiği binaları oldukça detaylı bir şekilde betimlemiş. Dikkat ederseniz yaptığı resimlerde ve seçtiği konularda insanîlik yok, genellikle bir donukluk ve durağanlık var. Bunlar bir nevi abur cubur resimler… Çiçeklerinde veya sokaklarında heyecan, sıcaklık veya doğallık bulmak mümkün değil. Sanki ölü bir doğa ve ölü sokaklar görüyoruz bu resimlerde. Kırda veya kahvede, bir barda, bir sokakta insanî bir ortam kurmamış. Her resme bu soğukluk ve donukluk hâkim. Ortaya koymaya çalıştığı dışavurumculuğun insanî bir hisle bağlantısı yok. Kaldı ki daha sonra modern sanatı 'dejenere' olarak yaftaladı ve kendi iktidarında tüm modern resimleri toplayarak bir kısmını 1937'de 'dejenere sanat' (Entartete kunst) başlığı altında Münih'te sergiledi. Bu bağlamda 200 sanatçının 20000 eserine, toplumu daha fazla yozlaştırmaması için, el koydu. Tüm ekspresyonist ressamları, kübistleri vs. Alman gençlerine kötü örnek olarak gösterdi. Böylece, akademiye kabul edilmeyişinin hıncını da modern sanat çalışmalarını 'bütün bunlar zaten iğrençliktir, saçmalıktır' fikri üzerinden yerin dibine sokarak aldı. Bütün stil ve özgünlüğü olan sanatçıları da bu şekilde mahkûm etti. Hitler bu sergideki eserler için hem dejenere diyor, hem de Bolşevik veya Yahudi sanatı diyor. Yani modern sanatı dejenere olmasının ötesinde Yahudilik ve Ruslukla suçluyor. Sanat tarihinin en talihsiz sergisi olan 'Entartete kunst'ta 19. yüzyıl sonu ve 20. Yüzyıl başının en önemli sanatçıları yer aldı. Bunlar arasında Max Beckmann, Marc Chagall, Otto Dix, Max Ernst (sürrealist), Lyonel Feininger, George Grosz, Erich Heckel, Alexej von Jawlensky, Wassily Kandinsky (dünyanın ilk soyut resmini yapan ressam), Ernst Ludwig Kirchner (dışavurumcu), Paul Klee, Oskar Kokoschka, El Lissitzky, Franz Marc, Ludwig Meidner, Piet Mondrian, Otto Mueller, Emil Nolde, Hans Richter (sürrealist), Christian Rohlfs, Oskar Schlemmer, Karl Schmidt-Rottluff (dışavurumcu) ve Kurt Schwitters (kolaj sanatçısı ve dadaist) gibi sanatçıların eserleri sergilendi. Bu saydıklarım dünya modern sanat müzelerinin tabanını oluşturan sanatçılardır. İşin ilginç tarafı bu ressamlar arasında pek çok Alman da yer alıyor. Hitler'e göre Yahudi veya Bolşevik gibi sanat yaptığı için böyle bir Alman sanatçı da dejeneredir. Hitler'in tablolarına baktığınızda soykırım gerçekleştirebilecek kadar cani bir adam görüyor musunuz? O resimleri yapan adam her şeyi yapabilir: bir sokak serserisi de olabilir, Hitler de olabilir. Ancak çok ilginç bir adam olmaz. Bu resimlere bakıp da 'bunları yapan kişiyle mutlaka tanışmalıyım' demezsiniz.