OLKAN ÖZYURT Çünkü Cannes ile ilgili ‘uzaktan’ algımız kabaca böyle... Ama işin gerçeği farklı. Cannes’a ilk defa gelen insanların yaşadığı şaşkınlık yüzlerinden okunurmuş. Çünkü karşılaştığınız manzara sizi hayal kırıklığına uğratıyor ve birkaç gün şaşkın şaşkın geziyorsunuz. Yani Cannes Sinema sevginiz sizi buralara kadar sürükleyebilir. Ama açıkçası bir sinemaseverseniz, Cannes’da size pek yer yok. Malum Cannes, sinema dünyasının profesyonellerinin (festival yöneticileri, yapımcılar, oyuncular, dağıtımcılar, yönetmenler...) bir araya geldiği bir festival. Zorlayıp “Acaba bir sinemasevere bir kişilik de yer yok mu?” derseniz bambaşka bir Cannes dünyasıyla karşılaşıyorsunuz. O bambaşka Cannes dünyasının şartları da oldukça sert... Malum, her girişin bir de arka kapısı vardır. Biz de Cannes’ın arka kapısından girdik, biraz sıkıntı çektik ama olsun... Gerçek Cannes’ı gözlemledik. ARKA SOKAKLARDA NELER OLUYOR? Geceleri sokaklar oldukça hareketli, çünkü kasabanın muhtelif yerlerinde partiler oluyor. Bu partilere girmek için bir davetiye ayarlamanız şart. Partilere giremeyenler ise sokaklarda dolaşarak ücretsiz etkinliklere dahil oluyor. Kimi ilginç gösteriler yapan sokak gruplarını izliyor, kimi kumsalda zaman öldürüyor. Sokak etkinlikleri arasında en faydalısı araba sinemasıydı. Bir minibüsün arkasına kurulan seyyar sinemanın, partiye gidemeyen Cannes misafirlerinin uğrak yerlerinden biri olduğunu söyleyebilirim. POLİS DEĞİL, SANKİ ASKER ANGELINA JOLIE DÖNER YESE FENA MI OLUR! İTİNA İLE STAR HİSSETTİRİLİR BU KUYRUKLAR İNSANI SİNEMADAN SOĞUTUR Şapka şart, yoksa beyniniz pişiyor. Film başlama saatinde sırayla içeri alıyorlar. Salon dolduğu an seyirci alımı duruyor. Kuyrukta beklediniz diye filme gireceğinizin garantisi yok. Fransızların bu uygulamaya yıllardan beri ses çıkarmamaları da ilginç. Sonuç: Bu kadar kuyruk, insanın sinema sevgisini zedeliyor. TÜRK STANDI, KAHVE İLE FARK YARATIYOR Bunda Kuru Kahveci Mehmet Efendi kahvesinin payı büyük. Çünkü kahveyi bir içen kendinden geçiyor. Tabii yıl içerisinde üretilen, kısa, uzun, belgesel Türk filmleri yabancı festival yöneticilerine, dağıtımcılara, yapımcılara tanıtılıyor. Tabii burası Türklerin de buluşma noktası aynı zamanda. Velhasıl her daim kalabalık. NE OLDU BU PLAJLARA? ROBERT DE NIRO’NUN KISKANDIĞI OYUNCU: TUNCEL KURTİZ Kurtiz, birçok uluslararası yapımda rol aldı, Gümüş Ayı’sı var. Fremaux’nun bu sunumu Altın Palmiye Jüri Başkanı Robert De Niro’nun kulağına gitmiş. De Niro kendisiyle tanışmak istemiş ama Kurtiz o sırada Türkiye’ye dönmüş. KIRMIZI HALI VE ‘BAKICISI’ CANNES’IN EN GARİBANLARI: DİLENCİLER