Televizyon dünyasının Oscar'ları tabir edilen Emmy Ödülleri taze sahiplerini bulmuşken, işi biraz sulandırıp uyarlayalım. Yerli dizilerin 'en'leri arasında bunlar da kayda geçsin... EN DİŞLİ VE HAVALI RAKİP: Kenan İmirzalıoğlu'na da, Karadayı'daki kahraman Mahir'e de rakip olmak kolay değil. Hem boy pos endam sahibi, hem de adaletli, vicdanlı bir cesur yürek olmayı icap ettiriyor. Babasının tersine doğrunun, dürüst haberciliğin yanında duran genç, varlıklı, havalı gazete patronu Sinan rolünde Nihat Altınkaya hiç fena bir giriş yapmadı. Feride Şadoğlu'na talip, Mahir Kara'ya dişli rakip. EN İFADESİYLE BİLE BENZEYİP ŞAPKA ÇIKARTTIRAN: Yüzlerce fotoğrafını gördüğümüz, ifadesiyle zihnimize kazınmış birinin ekranda canlandırılması, risk demek. Ona hayat veren de tanınmış bir yüzse hele, geçmiş olsun. İtiraf edeyim ki gayet önyargılı, gayet de mesafeliydim. Ama Mehmet Aslantuğ ne kadar benziyor rahmetli Adnan Menderes'e Ben Onu Çok Sevdim'de, hele bazı sahnelerde. Buna da galiba iyi oyunculuk deniyor. EN DİK, SAĞLAM, GÜÇLÜ KADIN KARAKTERLER: Ben Onu Çok Sevdim'in iki rakibesi Berin Menderes ile Ayhan Aydan yarışır. Bir sezona iki Feride fazla ama Karadayı'daki Feride'nin genç bir adaşı var: Çalıkuşu Feride biraz büyüsün, o da aynı türden. Dik, vakur. Sağlam, yıkılmaz. İçinde kasırga da kopsa, çaktırmaz. EN GEÇMİŞ VERSİYONLARLA KIYASLANMAYA MAHKUM YAPIM: Fahriye Evcen Feride'ye, Burak Özçivit de Kâmran'a cuk oturmuş, verelim hakkını. Ama o kadar fazla bildik bir hikâye ki Çalıkuşu, Türkan Şoray'lı Ediz Hun'lusunu, üstüne Aydan Şener'li Kenan Kalav'lısını seyretmişken, bir ömre kaç yeniden çevrim sığar? Ve niye? EN GÖZDE ESKİ MESLEK: Eski polislik olsa gerek; yeni dizilerden ikisinin de esas adamı eski polis zira. Kaçak'ta mafyadan kaçarak kendine masum bir yeni hayat kurmaya çalışmış Serhat'la tanışıyoruz (Gürkan Uygun). Ama geçmiş, insanın peşini kolay bırakmıyor işte; ihtiyaç anında sıradan bir çaycının elindeki çay tepsisiyle nasıl Cüneyt Arkın'laşabildiğini görüyoruz, sonrasıysa trajik. Kayıp'taysa varlıklı ve sırlı ailenin kaçırılan çocuğunu bulma dedektifliği, eski polis Mehmet'te (Mete Horozoğlu) ve basamak yapmak için söktüğü klozetin kokusu, burnumuzda! EN TAM DA ŞİMDİ PATLAYACAK OYUNCU: Kim bu, neredeymiş şimdiye kadar diye meraklandırıyor. Meğer tiyatro okumuş, Türkiye'yi Avrupa Güzellik Yarışması'nda temsil etmiş, spor spikerliği yapmış, dizilerde hatta sinema filminde (Nefes) oynamış. Ama bence zamanı, şimdi! Ben Onu Çok Sevdim miladı olacak, yazın kenara. Birce Akalay, nefes kesen bir Ayhan Aydan haline gelmiş, ekranı elektriklendiriyor. EN YOLGEÇEN HANI KABUL EDİLEN KURUM/MEKAN/HANE: Ev rahatlığında olmasa da, ev olağanlığında: Hapishane, cezaevi ya da daha zarif tabirle ceza infaz kurumu, yerli dizilerin yol düşmezse rahat edilmez destinasyonlarından. Karadayı'da, Tatar Ramazan'da, Kayıp'ın, İntikam'ın ve Merhamet'in geçmiş zamanlarında... Dizi kurbanları, kader kurbanlarına mahkum! EN MAGAZİNDEN İBARET DEĞİLMİŞ, GENETİĞİ SAĞLAMMIŞ DEDİRTEN: Kerem Alışık'ın oyunculukla ilişkisi, çoğumuz için Sadri Alışık'ın oğlu olmaktan çok da öteye gitmez. Fakat genetiğinin hakkını vermiş Ben Onu Çok Sevdim'de: Fatin Rüştü Zorlu olarak mübalağasız oynuyor, inandırıcı duruyor, bir de ne güzel şiir okuyor. EN YERİNİ YADIRGAMAYAN YENİ ELEMAN: Hürrem krizi diyelim adına kısaca; dizi sürerken içinden bir oyuncunun çekip gitmesi ama karakterin de ölmemesi başa bela iştir. Bunca zamandır falanca bellediğimiz, şimdi nasıl kalkıp da filanca olur? O yerini yadırgar, biz onu yadırgarız. Yiğit Özşener çok nadir rastlanır bir iş becerdi, Nejat İşler'i hiç aratmayan bir Rüzgar oldu. Yağmur'la sanki yaşları bile daha bir denk! Tek mesele, göz rengi yine. Ama İntikam'ın özelliği bu: İnsanlar çocuklukta farklı, yetişkinlikte farklı göz rengine sahip oluyor! EN HER ROLDE AYNI DURAN BİR ÇİFT RENKLİ GÖZ: 'Birbirinden rol çalan iki çift renkli göz' diye bir başlık açalım hatta önce: Hazal Kaya ile Aslı Tandoğan. Birbirinden çok da uzak olmayan tipleri ve çarpıcı bakışlarıyla ikisinin birden aynı dizide (A.Ş.K.) olması ilginç. Fakat Kapalıçarşı'dan Bir Zamanlar Osmanlı'ya ne kadar tipini değiştirip çeşit yaptıysa Aslı Tandoğan, Hazal Kaya'yı da tam tersi bir aynılıkta görüyoruz: Aşk-ı Memnu'dan Adını Feriha Koydum'a, Son Yaz Balkanlar'dan A.Ş.K.'a, hiç mi bir şey değişmez? Tutarlı kız! EN SICAĞI SICAĞINA KARŞIMIZA ÇIKANLAR: Yahu Sami Tekinoğlu değil mi bu? Ta kendisi, ama şimdi İsmet Ali Topçuoğlu! Bazı oyuncular hiç teneffüs almadan başka kimliklerle karşımızdalar. Hem hafif bir Alzheimer ürpertisi duyuyor insan, aynı zamanda da eski bir tanışla yolda karşılaşma keyfi. Evet, Mustafa Avkıran Kaçak'taki illegal ama vicdanlı 'baba'ya yakışmış. Suskunlar'ın dokuz canlı felaketi Berk Hakman da hırslı ve kalpsiz damadına. Behzat Ç.'den Hayalet de yolda, geliyor. Kuzey Güney'in Şeref Komiser'i ile Kayıp Şehir'in bitirim İrfan'ı Kayıp'ta karşı karşıya. Yerimiz bitti galiba, yoksa örnek gani...