14 yıllık sevgili Buğra Bahadırlı "Billur'u hep yaşatacağım" şeklinde duygu yüklü sözler sarf etmesine karşın ünlü oyuncunun vefatından dokuz ay sonra sosyal medyada paylaşılan bir görüntü herkesi şoke etti.
KIRILMIŞ MEZAR TAŞI, KURUMUŞ OTLAR!
Billur Kalkavan'ın defnedildiği gün çiçeklerle donatılmış olan mezarının son hali üzüntü ve şaşkınlık yaşattı. Söz konusu videoda; mezar taşının kırıldığı ve kurumuş çiçeklerin olduğu görüldü.
BUĞRA BAHADIRLI: YETKİM YOK
Billur Kalkavan'ın mezarın bakımsız görünmesi herkesi şoke etmişti ve sevgilisi vefasızlıkla suçlanmıştı. Bahadırlı, POSTA'ya yaptığı açıklamada kendisine yönelik suçlamalara cevap verdi:
Bizim evdeki çiçeklerin birçoğu satın alınmış veya dalından koparılmış değil aksine sokağa bırakılıp kurtarılan çiçeklerden oluşuyor. Kedilerimiz satın alınmış değil, sokaktan alınmış kediler. Billur yaşamdan koparılan şeyler ile etrafını süsleyen değil, aksine yaşamdan kopmaya başlayan canlılara yaşam alanı yaratmaya çalışan bir ruhtu.
Yaşayan insanlar veya canlılar ilgilenilmediğinde kaderine terk edilir… Ölüm en saygı duyulacak anlardan biridir. Oysaki ölüm yaşamın değerini daha çok hatırlatır. Billur' a sahip çıkan birçok kişiye teşekkür ederim. Billur'un fikirlerine vizyonuna ve düşüncelerine de sahip çıkmaya devam edin."
'ÖZLEMİM ÇOK ARTIYOR...'
Geçtiğimiz yıl ekim ayında akciğer kanseriyle mücadele ederken 59 yaşında hayatını kaybeden oyuncu Billur Kalkavan'ın sevgilisi Buğra Bahadırlı, Nişantaşı'nda görüntülenmişti.
Billur Kalkavan'ın sevgilisi Buğra Bahadırlı, "Billur'dan 'anı yaşamayı' öğrenmiştim, o yüzden onu kaybetmeye kendimi hazırlamamıştım. Onu sevmeye, beslemeye odaklanmıştım" diyerek ekledi: "Kalbi ilahi aşkla doluydu, kanseri de tevekkül ile karşılamıştı. Cenazesinde insanların ağlamasını istemiyordu, 'Dram yapmayın' demişti. Biz de onu istediği gibi uğurladık"
Kanser yüzünden hayatını kaybeden Billur Kalkavan'ın 13 yıllık sevgilisi Buğra Bahadırlı, büyük acı sonrası GÜNAYDIN'a konuşmuştu. Bahadırlı, Kalkavan'ın son anlarından hayallerine kadar birçok konuda samimi açıklamalar yapmıştı.
Kendinizi hazırlamış mıydınız?
Bu kadar kısa bir sürede onu kaybedeceğimi düşünmemiştim. Kanser tedavisi çok iyi gidiyordu. Hatta doktoru Billur'a "Son bir taramaya sokup seninle eylül konuşması yapacağız" demişti. Ama enfeksiyon kapacağını ve sonucun böyle olacağını kimse öngörmemişti. Hastaneye 'otel' derdi. Otelde çok kalmak istemiyordu ama evimizde kentsel dönüşümden dolayı tahliye süreci söz konusuydu. Bu da onu olumsuz etkiledi, hastanede kalmak istedi. Doktorlar 'üç ay ömür biçti' diye haberler çıktı ama doktorlar beni kenara çekip böyle bir şey söylemedi, kendi aralarındaki tahminleriymiş. Billur'un kanseri akciğere, karaciğere, kemiklerine ve mesanesine sıçramıştı. Ama doktorumuz vücudunda bu kadar tümör olmasına rağmen Billur mucizeler yaratıyor, literatüre geçecek demişti ama dirençli enfeksiyonla karşılaştı.
Son anına kadar yanındaydınız. Unutmadığınız bir an var mı?
Bilinci kapalıyken, maske ile oksijen veriyorlardı. Sadece göz teması kurmaya çalışıyordum. Gözlerine bakarken ona olan aşkımı anlatıyordum. Gözlerinden yaşlar süzülmüştü. Ben de ağlamaya başladım.
ÇEVRESİNE ÇOK DUYARLIYDI
Aklınızda başka hangi kareler kaldı?
Billur'u tek bir kareye sığdıracak olursam, o da, onun taziyesinde de kullandığım saçını kırmızı tokasıyla topladığı, tüm neşesiyle, ışıl, ışıl gözleri aşkla bakan halidir. Bir annenin gözünde nasıl olursan ol hep çocuksundur ya, Billur da benim için hep aşık olduğum kadındı. Tedavi sürecindeki fiziksel değişimi benim ona olan bakışımı, aşkımı değiştirmedi, ben onun ruhuna aşktım.
Tedavi sürecinde umutsuzluğa düştüğü anlar olmuş muydu?
İlk başta ağlamıştı, bir ara kendini depresif hissetti. Bana "Sen olmasan bu mücadeleyi bırakırdım, yaşamak istemezdim" bile demişti. Ben de onunla motivasyonunu yükseltmek için konuşma yapmıştım. Billur çevresine karşı çok duyarlıydı. Yaşanan olaylar onu çok kötü etkiliyordu. Çok yük aldı, her şeyi içselleştirdi. Çok verici davranırdı insanlara. Dışarıya karşı güçlü bir kadın profili vardı ama son derece hassas bir kadındı.
Hayata çok bağlı bir kadındı Billur Hanım...
Evet ama bu hastalığa yakalanmadan bir süre önce bana "Hayatta yapabileceğim her şeyi yaptım. Ve bir ölüm enerjisi hissi geldi bana" demişti. Belki de hayatla olan kontratını bu sözlerle tamamladı.
EN SON BENDEN PİZZA İSTEDİ AMA YİYEMEDİ
Son zamanlarında sizden istediği bir şey olmuş muydu?
'Canım pizza istiyor. Pizza yiyelim mi?' demişti. Ben de pizza getirdim ama yemek nasip olmadı, kötüleşti çünkü sonra. Bu enfeksiyon onun vücudunu öyle yıprattı ki, tuvalete bile kucağımda götürüyordum. Hatta bu duruma düşmesi onu içten üzüyordu. Çok gururlu bir kadındı, 'Buğra'ya yük mü oluyorum' diye hisse kapıldığını düşünüyorum.
HER SABAH 1 SAAT AĞLIYORUM
Billur'dan 'anı yaşamayı' öğrenmiştim. Bu yüzden de onun kaybedersem ne olacak diye kaygıyla geçirmedim bu süreci. Onu sevmeye, beslemeye odaklanmıştım. Aslında hâlâ gitmemiş gibi hissediyorum. Kalbimde büyük bir sevgi var. Boşluğunu sabah kalktığımda hissediyorum en çok. Her sabah bir saat ağlıyorum mesela. Biz onunla kavga bile etmezdik. Birbirimizden çok şey öğrendik. Aramızda 22 yaş fark vardı. Onunla birlikte olmaya başladığımda 25 yaşındaydım, o da 47 yaşındaydı. İlişkimizde olgun taraf bendim hep. O daha gençti bana göre... Gerçek sevginin ne olduğunu Billur'layken öğrendim. Benim hayatımda çok büyük bir dönüşüme neden oldu.
Bir insanı gerçekten sevmek, onun kendi olabilmesine müsaade etmektir. Billur bunu yaptı, özgürlük alanı yaratarak benim dönüşümümü sağladı. Billur'a minnettarım. Ben de ona olan bu manevi borcumu iş alanında onun marka değerini daha yükseltecek şekilde medya alanında projeler ürettim. Billur TV'yi kurduk, orada çok önemli projelere imza attık.