Anadolu rock müziğinin sevilen ismi Barış Akarsu'nun yaşam öyküsünü anlatan Barış Akarsu "Merhaba" filmi, 18 Kasım'da vizyona giriyor. Hayranlarının merakla beklediği filmde, Barış Akarsu'yu İsmail Ege Şaşmaz canlandırıyor. Filmde ayrıca, Almila Ada, Şafak Pekdemir, Hüseyin Avni Danyal, Ebru Nil Aydın, Metin Coşkun, Aslıhan Kapanşahin ve Burak Satıbol rol alıyor. Barış Akarsu "Merhaba" filminde 'Nesrin' karakterine hayat veren Aslıhan Kapanşahin ise son dönemin yıldız isimlerinden. Doğallığı ve samimiyeti onun farkını ortaya koyuyor. Enerjisi yüksek, samimi ve açık sözlü biri olan Aslıhan Kapanşahin ile oyunculuk macerasını, yeni filmini ve hayat serüvenini konuştuk...
-Yeni filminiz Barış Akarsu "Merhaba"nın fragmanı bile nefes kesti. Siz bu hikâyeyle nasıl buluştunuz?
-Barış Akarsu'nun hayatı çekiliyor! Haberini okuduğumda "ah keşke bende oynasam!" demiştim. Aylar sonra menajerim bana senaryoyu attığında hiç okumadan kabul etmek istedim fakat menajerim okumamda ısrarcıydı, yaklaşık 3-4 dakikamız "ben okeyim abla!" "Aslı sen bi oku!" Tartışmasıyla geçti, sonunda ikna oldum. Gerçekten hayatımda ilk defa bu kadar hızlı okudum bir senaryoyu, sonunda ağlayarak menajerimi aradım ve "Okudum, gerçekten okudum ve ben okeyim!" dedim. Sonrasında yönetmen görüşmesine gittim "Arkadan dahi geçsem bu hikâyenin bir parçası olmak istiyorum" dedim. Sonra da karşılıklı olarak okeyleştik ve hayatımın en özel serüvenlerinden biri başladı.
-Sevgili Barış Akarsu'yu maalesef bir trafik kazasında kaybettik. Gerçek bir hikâyenin parçası olmak nasıl bir duygu?
-Benim için tarifi olmayan bir duygu, düşünsenize kaç oyuncuya nasip olur hayranı olduğu adamın hayatında rol almak?
-Barış Akarsu'ya karşı hep bir hayranlığım vardı, ben küçükken babam Barış abiyle beraber 'Yalancı Yârim' dizisinde oynadı, beni de sete götürecekti Barış abiyle tanıştırmak için ama maalesef ki kısmet olmadı. İlk defa Barış Akarsu ile beraber gördüm, babamın birinin arkasından ağladığını, evimizde posteri asılı olan tek adamdı Barış Akarsu.
-Amasra'ya gidip onun ruhunu hissetmek bambaşka bir duygu, anlatılamaz. Sağ olsunlar bizi çok güzel karşıladılar orada. Nesrin ablayı tanıdım, beni evladından ayırmadı asla, sonra mezarına gittik, sonunda orada tanıştım Barış abiyle. Daha buraya sayfalarca yazsam bitiremeyeceğim özel anlar ve insanlarla döndüm İstanbul'a benim için tarifi olmayan sevgi dolu hisler barındırıyor hala.
-Oynadığınız 'Nesrin' karakteri nasıl biri? Siz 'Nesrin'le nasıl bir bağ kurdunuz?
'Nesrin' kalbinde bütün dünyaya yetebilecek sevgiyi barındıran biri. Gerçekten Nesrin ablayı tanıdığınızda da gözlerine baktığınızda bunu görebiliyorsunuz. Abisine hayran, kendi değer yargısı olan, sabırlı ve güçlü biri. Hayatımda "iyi ki" dediğim nadir insanlardan. Çok temiz kalpli, gerçekten çok mutluyum hayatımda Nesrin abla olduğu için, çok seviyorum. 🙂
-Oynarken en etkilendiğiniz sahne hangisiydi?
-Hastane sahnesi. Eminim hepinizin aklından çıkmayacak o sahne. Fark etmeden o kadar çok bağlanmışım ki o sahneyi oynamaktan çok korktum, gerçek olmasını istemedim, sonrasında oyuncu kimliğime geri dönüp bir gece öncesinden prova almak istedim fakat o kadar çok içine girip ağladım ki ertesi güne gözyaşım kalmayacak diye korktum. Bence ben daha fazla anlatmayayım, siz izleyin…
-İnandırıcı kılmak için uyguladığınız özel bir metot var mı?
-Sadece yaşamak gerektiğini düşünüyorum, o anı yaşamak, tabii ki sahnedeyken tekrar tekrar çekmekten dolayı yaşamanın dışına çıkıp oyun oynama moduna girebiliyorum, o zaman da bunun farkına varıp tekrar o anı yaşamaya dönüyorum. Bence oyunculukta önemli olan farkındalık, kendinin ve sınırlarının ne kadar farkındaysan hazırlık sürecini ona göre şekillendiriyorsun ve o duruma göre alanını belirliyorsun, sahneye girdiğinde de bunun bilincinde oluyorsun.
-Hikâyenizin başladığı yere dönsek. Oyunculuk nasıl girdi hayatınıza?
-Bir, iki yaşlarındayken babamın beni ajansa yazdırmasıyla başlayan bir hikâye. Ailemin desteğini hep hissettim hala hissediyorum. Babam elimden tutar oyunculuk eğitimine götürürdü. Eğitim aldığım yerde kamera karşısında oyun nasıl oynanır onu öğrendim ve çok mutluydum bunları yaşarken, her gün oyunculuğa dair ne öğreneceğimi merak ediyordum. Biraz büyüdüm ve annemin desteğiyle Pera Güzel Sanatlar Lisesi Tiyatro Bölümü'nde eğitim görmeye başladım ve oyunculuğa dair bambaşka bir perde açıldı kafamda, artık yaşamaya başladım karakterleri, insan psikolojisini merak ettim ve uzun süre bu konuyla ilgilendim, hala ilgileniyorum. Bu süreçte kendimi analiz etmeyi öğrendim, kritik şeyler yaşarken hangi mimiklerimi kullandığımı gözlemledim ve önce buna kendimi inandırdım. Heyecan hiç bitmedi, kendimi bildiğim günden beri kamera karşısında olmama rağmen ne zaman "3-2-1 oyun!" denilse içten içe hala heyecanlanıyorum ve bu hissi çok seviyorum. Mesleğime âşık olarak dünyaya gelmişim diyebiliriz. 🙂
Aslıhan, duygusal biri olduğunuzu düşünüyorum. Aşk itiraflarınız magazin gündeminin ilgisini çekiyor. Aşk hayatınız nasıl gidiyor?
-Aslında bunun nasıl olduğunu anlamadım. 🙂Çünkü amaç hiçbir zaman bu olmadı ve işimle alakalı başarıyı bu çeşit haberlerle gölgelemek istemem. Şuan bu konular üzerine konuşmak taraftarı değilim. 🙂
Hayat felsefenizi özetleyen bir cümle?
-An'ı bırak. Bunu şöyle anlatabilirim;
1. Bugünü yaşa, kendini tutma, yarın var mı yok mu bilmiyorsun. Bugünü, yaşadığın şu anı serbest bırak, yarını düşünerek an'ını kaçırma.
2. Yaşadığın an'dan güzel anılar bırak, sakin ol, kırma ve üzme, yaşam bitiyor ve kimse kimseyi kötü hatırlamasın, o yüzden hayatla arana güzel anılar bırak.
-Art arda çok iyi projelerde yer aldınız. Şu an kendinizi kariyer yolculuğunuzun neresinde görüyorsunuz?
-Kariyer yolculuğumda yapılması gereken bir sürü başarılı ve özel proje var, bu bir süreç tabii ki, çok fazla hedefim var ve bunları tamamlamadan durmayacağım. Yol uzun ve güzel, yolculuk çok güzel.
-Kendi kazandığınız paranızla aldığınız ilk şey neydi?
-Bilgisayar, canım emektarım hala onu kullanıyorum. Senaryo yazmak ve çektiğim fotoğrafları düzenlemek için kişisel bir bilgisayarım olsun istemiştim, fotoğraf çekmeye ilgim istikrarlı bir şekilde devam etmese de senaryo yazma tutkum ilk günkü heyecanını koruyor.
-Hayatta her şeyi deneyerek öğrenenlerden misiniz yoksa hayata karşı normalde çekingen bir tavrınız mı var?
-Önceden her şeyi tek başıma deneyimleyerek öğrenmek isterdim sonuçlarıyla beraber, sonra bir korku çöktü yüreğime ve aileme arkadaşlarıma koştum, e yorgunluk da vardı çünkü bir dönem çok yalnız bıraktım kendimi, evet etrafım kalabalıktı ama dolu değildi. Artık bir adım atmadan önce bütün eksileri ve artılarıyla beraber arkadaşlarıma aileme mutlaka danışıyorum. Örneğin; benim aklıma gelmeyen bir detay mutlaka birinin aklına geliyor ve o detay bir pürüzse o pürüzü nasıl törpüleyeceğimi düşünmeye başlıyorum. Ben gerçekten şanslı bir insanım, hayatımdaki her insan sevgi dolu ve kan bağım olmayan insanlarla aramda aile enerjisi var. Bunun için hayatımdaki herkese teşekkür edip kocaman sarılıyorum, çok seviyorum sizi.
-Sizin için başarının tanımı nedir? Başarılı olduğunuzu nasıl anlarsınız?
-Gözler. Bu soruyu okuduğum anda ilk aklıma gelen bu oldu. Çünkü, Ben bunu insanların bakışlarından hissedebiliyorum, insanlar ki buna bende dahil başarılı insanlara bakarken gözlerimiz ışıldıyor o an sevgiyle sanki gururla doluyor içimiz. Mesela bende Atatürk'ün fotoğraflarına bakarken, kitaplarını okurken öyle mutlu oluyorum ki, gözlerim parlıyormuş arkadaşlarım öyle söylüyorlar ve daha da ona olan merakım artıyor. Bence başarılı olduğunuzda insanlar size bakarken gözleri ışıldar ve merak ederler, bende bu böyle oldu.
-Öncelikle çok güzelsiniz. Oyunculukta güzellik avantaj mı?
-Çok teşekkür ederim. Bence oyunculukta güzellik avantaj olmamalı, bu kavramlar sadece ekran önündeyken ya da sahne üzerindeyken değil, hayatta da bir kaldırılıp atılmalı. Mesela toplum kadınlara balık etki olduğu için güzel olmadığı gibi bir tavır sergiliyor, buna katılmıyorum ve bu tavrın sonuna kadar karşısındayım. Sadece kadınlar özelinde değil, erkekler için de böyle bir duruş sergileniyor ve buna da katılmıyorum.
-Hayatın basit zevkleri arasından asla vazgeçemeyeceğiniz...
-Müzik dinlemek, sürekli arka fonda bir şeylerin çalması ve modumun ona göre şekillenmesine izin vermeyi seviyorum.
-Otobiyografinizi yazsanız, başlığı ne olur?
-"BEN KAPANŞAHİN" olurdu muhtemelen, çünkü attığım her adımın kökeninde, yatan isimler değişse de soy isimleri aynı.
Size en çok sorun yaşatan kişilik özelliği nelerdir?
-Altı aydır yaşamın ne kadar kıymetli olduğunu, hayatın güzelliklerini ve zamanı geriye alamayacağımı fark ettim. Bu yüzden aslında sorun olmayan şeyleri sorun haline getirmeyi bıraktım, nefes aldığım her anın değerini biliyorum. Aslında hepimizin ortak sorunu bu, bırakmıyoruz, bir bıraksak akışına çözümün tek bir kapının arkasında olmadığını göreceğiz.
Kendinizle barışık mısınız? Değiştirmeye çalıştığınız bir yönünüz var mı?
-Şu anki düşünce şeklimi, önceden olan düşünce şeklimi ikisini de çok seviyorum ve saygı duyuyorum kendime. Karşımıza gelen konular düşünceleri dönüştürür, düşünceler dönüştükçe hayata bakışın dönüşür. Şu an olduğum halimden memnunum ama ilerde bu da dönüşebilir, bilemiyoruz.
Yaptığınız en büyük çılgınlık?
-Arkadaşımın evine tırmanmıştım. Bir gün arkadaşım Facebook'tan bana mesaj atıyor, attığı mesajda evde kilitli kaldığı ve yalnız olduğu için iyi hissetmediği yazıyordu, koşarak evden çıktım ve arkadaşımın evinin önüne gittim, arkadaşıma seslendim ve balkona çıktı. İlk aklıma gelen merdivenle yukarı çıkmak oldu, hemen yakınlarda bir marangoz vardı rica ettim merdiveni getirdiler, arkadaşım merkezi bir yerde birinci katta oturduğu için gelen geçen bana bakıyordu, o an utanma duygusunu bir kenara bırakıyorsunuz odağınız başka oluyor. Sonunda da yukarı çıkıp önce arkadaşıma sarıldım, sonra da teşekkür ettim marangoz abilere.