İyi ki 8 yaşında komşum beni ajansa yazdırmış ve iyi ki ben de kendimi tanıyabilme fırsatı bulabilmişim. Ajansa yazıldıktan 2 ay sonra bir dondurma ve otomobil oynadım. Hemen ardından Kayıp Prenses dizisi için yönetmen Özlem Bayşu ile görüşmem vardı. İyi kız rolü için gitmiştim, ona çalışmıştım ama hayatımın dönüm noktası tam da orda başladı. Özlem abla benim saçımı alıp topuz yaptı ve koşa koşa yapımcımız Nilgün Sağyaşar'a giderek "Ben kötü kızımı buldum" dedi. Uzun zamandır Nil karakterinde yani kötü kız rolünde oynayacak birini arıyorlarmış. Hayatımın tesadüfleri tam da bu noktada başladı.
ÇOCUK OYUNCUYKEN HER ŞEY TOZ PEMBEYMİŞ
Çocuk oyuncu olarak tanınmışken "Büyüdüm ve güzel rollere talibim" dediğinde nelerle karşılaştın?
Çocuk oyuncuyken her şey toz pembeymiş, çünkü ne zaman genç oyuncu olarak adlandırılıyorsunuz işte o zaman büyüdüğünüzü anlıyorsunuz. Çocuk oyuncuyken herkes sizinle daha fazla ilgileniyor. Artık gelen işleri değerlendirme konusunda, hayatıma verebileceğim yön konusunda bana destek olacak güçlü bir menajerim var.
Ciddi anlamda zorlayıcı drama dizilerinde rol aldın. Hepsinin eminim sana katkısı olmuştur. Tadı damağımda kaldı dediğin bir rol kaldı mı geçmişinde?
Her projem çok özel ve değerlidir ama ilk işimdeki kötü kız rolümden sonra aslında üstüme yapıştı diyebiliriz. Benim bu sektördeki en unutamadığım işim Merhamet'ti. Bana katkısı çok büyük. Bu yaşıma kadar bir sürü projede rol aldım. Ama benim unutulmazımdır Merhamet . Ve herkes hala Merhamet'ten tanıyor. "Aaa sen küçük Narin'sin" diyorlar.
Drama dizilerinin zorlayıcılığı elbet bilinir. Ama bir şey itiraf etmek gerekirse drama oynamaktan çok keyif alıyorum. Çünkü normal hayatta Ceren olarak çok renkli ve süslü bir kişiliğim. Oynadığım roller tam tersi. İşte bu beni çok heyecanlandırıyor. Kendimden uzak bir noktada o karakteri yaşatabilmek, ona yön verebilmek harika bir duygu. Eğer yine Merhamet gibi bir proje çıkarsa karşıma oynamak çok isterim. Bazı işler vardır süresi önemli değildir ama kattıkları fazladır.
Grafik tasarım okumuş ve bir röportajında reklam ajansı sahibi olmak istiyorum demişsin. Oyunculuk eskisi kadar heyecanlandırmıyor mu seni?
Üniversiteye girerken aslında ilk hayalim güzel sanatların farklı bir dalı olan iç mimarlık okumaktı, fakat olmadı. Ailem oyunculuk dışında da bir meslek edinmemi istediği için onları kıramadım ve konservatuvara girmedim. Ama yüksek lisansımı oyunculuk üzerine yapmayı istiyorum. Benim için oyunculuk vazgeçilmez, kendimi özgür hissettiğim, içerisinde mutlu olduğum bir yer. Uzun bir süre ara verince benim için büyük bir boşluk oluyor. Uzun zamandan kastım bir yıl diyebilirim. :)