-Biraz da müzik konuşalım… Son dönemde bir rap furyası var. Müzik dinleme zevkimiz değişti sanki biraz. Katılıyor musun?
Değişti. Yani çok değişti hem de. Bu bir dönem diye düşünüyorum. O kadar hızlı tüketime girdi ki olaylar... İlk ben müzikal yolculuğuma çıktığımda ilk albümü çıkarttığımda bir klip çekmek için altı ay falan beklerdik. Single mesela bir altı ay gibi bir süre vardı. Yapımcımızla konuşuyoruz, "Hemen öteki klibi de çeksek mi?" diyordum, "Daha dur iki ay oldu şeyi çekeli. Onun bir yürümesi gitmesi lazım." vs diyordu, zamana bırakıyorduk. Şu an ayda bir, iki haftada bir falan şarkı çıkartıyorlar. Ve bu hızlı tüketim de bütün işlere yansıyor. Tabii ki çok fazla üstlerine titremeden hemen direkt karşılığını da alan bir kitle yarattıkları için, hemen şarkıyı çıkartıp çok fazla üstünde çalışmıyorlar ve bu bir sürü şeyi etkiliyor. Kötü soundlarla hep aynı. Çoğu şarkıcıda şey var mesela biliyorsun zaten, devamlı aynı. Sanki sözler değişiyor. Ritim devamlı aynı. Aynı şarkının üstüne böyle farklı farklı varyasyonlarla işler çıkıyor. Bu etkiliyor tabii ki. Ama dediğim gibi ben bir dönem gibi düşünüyorum bu durumu. Piyasa şu an değişik bir halde. Ama bu değişecek diye düşünüyorum.
-"Ay bu da mı şarkı çıkardı" ya da "bu da mı ünlü oldu" dediğin bir isim oldu mu son zamanda?
Olmuyor. Yani oluyor da yani ne diyeyim şimdi? Yalan da söyleyemiyorum (gülüyor). Yok, herkes her şeyi yapmakta özgür tabii ki. Ama neyi nasıl yaptığı bence önemli olan.
SAMAN ALEVİ GİBİ PROJELER SEVİLİYOR!
-Hızlı parlayıp hızlı sönen isimler gördük ama...
Evet, bir sürü isim var, bir anda yıkılıyor ortalık. Herkes onun şarkılarını konuşuyor, yıkılmış ortalık yani. Nereye gitsen dinliyorsun vs. ama şu an duyulmuyor. Kalıcı işler yapmak önemli olan, ben de elimden geldiği kadar hep onun üzerine çalışıyorum. Mesela hala eski şarkılarımı duyuyorum; arabada, radyoda veya başka bir yerde. Bu beni çok mutlu ediyor. İlk albümden şarkılar duyuyorum hala, üstünden geçmiş 12-13 sene. Bunları hala duymak beni de çok motive ediyor. Kalıcı işler yapmak için özen gösteriyorum. Ama şu an böyle kalıcı işler değil, daha çok böyle saman alevi gibi olan projeler ön plana çıkıyor, dinleniyor, seviliyor, biraz sonra unutuluyor gibi bir durum oluyor. Dönem değişecek diye düşünüyorum ama.
-Yeter'i müzikseverlerle buluşturdun en son, nasıl dönüşler aldın?
Güzel, 90'lar tadındaydı zaten, tadında bir iş oldu. Ben ilk başta yazarken de böyle isteyerek yapmıştım aslında. Şarkının sonra proje aşamasında prodüktörüm Volga Tamöz ve Gülsen Karatoprak, onlarla beraber üstüne çalıştığımızda, o ruhu da bozmadan öyle bir çıkartalım istemiştik. Sonrasında birkaç değiştirmek istediğimiz yerleri de beraber bir kaleme aldık. Dönüşler çok güzel. O böyle eskiyi, o özlemi isteyenler... Çok böyle keyifle dinlediklerini ilk çıktığından beri söylüyorlar. Görüyorum yorumları. O yüzden içime çok sinen bir iş oldu.
-Var mı yakın zamanda yeni projeler?
Var, kısmetse bir albüm olacak. Daha böyle akustik ağırlıklı diye düşünüyoruz. Tam böyle tarih olarak hani şu tarih diyemeyeceğim ama çalışmalara başladık. Ben onların demosunu yaptım. Bütün sözlerin, müziğin bana ait olduğu 10 şarkılık bir akustik proje düşünüyoruz.
-"Çok enteresan bir anda aklıma geldi ve yazdım" dediğin bir şarkı oldu mu?
"Yeter" öyle bir dönemimdeydi zaten. Böyle bir o buhran dönemi. Şarkının hikayesi de içindeki sözler de zaten bunu barındırıyor. Sadece birisine odaklı değil. Artık hani o "Allah'ım hani bu da mı gol değil, bu da mı olmadı? Şimdi ne yapayım? Tekrar birisiyle tanışacaksın. Yeter artık" hissiyatıyla yazdığım bir şarkıydı. Yani her şarkının farklı farklı hikayesi tabii ki var. O yaşanmışlıklar tabii bunu çok besliyor. Etrafımdaki gözlemlediğim, yaşadığım tecrübeler de bunu etkiliyor. Elimden geldiği kadar herkesten bir parça olmasını istediğim sözler yazmaya gayret ediyorum.
-Peki hiç "Kalbimi kırdı ama şarkıya malzeme çıktı" dediğin biri oldu mu?
Oldu. Yani aslında bu benim yazdığım da bir şey değil. Ama benim yaşadığım bir acının üstüne diyeyim, travmamın artık üstüne Sıla'nın yazdığı ilk şarkım, hatta herkese merhaba dediğim, "Hadi oradan çıkışlar sağdan" benim yaşadığım bir şeyin üzerine Sıla'yla paylaştıktan sonra Sıla'nın o hikayenin üzerine yazdığı bir şeydi. İtiraf diyorsan bunu itiraf edebilirim.
SURVIVOR AKLIMDA YOKTU, ACUN ILICALI 'KENDİNE GÜVENİYORSAN GEL' DEDİ
-Son olarak da Survivor'dan biraz bahsedelim… Senin hayalinde olan bir şey miydi Survivor'a katılmak, teklif gelince mi değerlendirmeyi düşündün?
Bu benim aklımda olan bir şey değildi. Yine bir projem, single'ım çıkacaktı. O zaman "3 Adam" programında konuk olmak için biz konuşmuştuk. Akabinde direkt telefon geldi ve Acun (Ilıcalı) ağabey görüşmek istediğini söylemiş menajerime. Direkt anladım zaten tahmin ettim tabii ki başka çok fazla proje olmadığı için. Ve çok yakın zaman vardı, 1,5-2 ay sonra başlayacaktı Survivor. Herkes biliyor zaten ama ben izlemiyordum açıkçası çok fazla. Herkes gibi tabii ki bakıyordum, biliyordum ama çok böyle takip ettiğim bir proje değildi. Kendi işlerimin de yoğun olan bir dönemiydi. Bir anda görüşmeye gittik. Ben düşünmediğimi belirttim. Sonrasında Acun ağabeyle böyle uzun süren bir konuşmamız gerçekleşti. Ve işin özü aslında şunu anlattı, birçok böyle örneklerle de beraber, "Bizim yaptığımız iş de birazcık bu. Evet, şu an seninle burada konuşuyoruz. Sabaha kadar sohbet ederiz. Ben bir sürü şarkı çıkartabilirim. Bir sürü dizide, filmde oynayabilirim. Herkesin aklında bir yer ediniyoruz bir şekilde yaptığımız işlerle. Ama orada çok şeffaf bir şekilde gözüküyorsun." O da biraz böyle iddialaşmaya geldi. Hani dedi ki, "Burada kendine güveniyorsan gel" falan oldu artık olay. Benim hiç tecrübe etmediğim de bir şey. Çok şeffaf bir şekilde gözüküyorsun orada. Ve çok da riskli aslında. Mesela açsın, ondan sonra delirdin. Asla normalde söylemeyeceğim bir şey söyledin belki. Veya atıyorum yapmayacağın bir şey yapacaksın. Çünkü kafayı böyle sıyıracak hallere böyle geldiğin dönemler oluyor. Mesela çok sabırlı bir adamımdır ama orada bu kadar sabırlı olduğumu bilmiyordum, oraya gittikten sonra fark ettim. Döndükten sonra da Acun ağabeyle konuştuğumuz şey biraz gerçekleşti. İnsanların Gökhan Keser'den ziyade o Gökhan'ı tanıyıp anladıklarını fark ettim. Hala dışarıda sağ olsun sevenler bir yere gittiğimde veya sahnemde konserimde orada burada, oradaki o Gökhan'ı bilip görüp de o tanıyarak yaklaştıklarını görüyorum. Çünkü sanki yıllardır o evin çocuğuymuş gibiyim. Öyle yaklaşıyorlar. O çok değişik oldu. Öyle bir durum yaşadık. Aklımda olmayan bir şeydi. Ama Acun ağabeyin ikna edemeyeceği kimse zaten yok. İyi ki de gidip onu tecrübe etmişim diyorum yani.
GİTMEK İSTEMİYORDUM, FALCIYA BİLE SORDUM!
-Survivor'a giden konuklarıma genelde sorarım, "Neden Survivor'a gitmek istedin, seni cezbeden neydi? Daha çok şöhret, daha çok para, hayatta kalma duygunu öğrenme mi?" diye. Ama senin durumun bambaşkaymış…
Ben giderken hiç para bile konuşmadık. Öyle söyleyeyim. Bu parayla alakalı olan bir durum değildi. Korkarak da aslında gittim. Çünkü bilmiyorsun. E titiz bir adamım vesaire. Orada şimdi ne yapacağım? Ne edeceğim? Onları daha çok düşünüyorum. Aklımda olmayan zaten gitmek istemiyordum açıkçası. Ve sonra bir anda… Ya falcılara mı gitmedim? (gülüyor). Ne yapayım falan artık oralara geldik. Devamlı telefon geliyor. Karar verdiniz mi? Gelecek misin, gelmeyecek misin? Bilmiyorum ki. Karar veremiyordum. En son artık "Tamam" dedim, "Geliyorum."
PİŞMAN OLDUM, "BEN BURAYA NİYE GELDİM?" DEDİM!
-Hiç pişman oldun mu kararından?
Olmadım ya… Pişman oldum, orada oldum. "Allah kahretsin" dedim, "Ben buraya niye geldim?" dedim. "Böyle açlık mı olur?" dedim. "Sefalet içinde ne yapıyoruz biz? Hiç böyle düşünmemiştim" falan diye pişman olduğum dönemlerim oldu tabii ki (gülüyor). Ama yani yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. Her şeyin olması gerektiği için öyle olduğunu düşünüyorum. Herkesin kendi hayatında keşkeleri vardır. Ama o keşkeler zaten seni sen yapan şeyler, durumlar. Herkesin tecrübe edemeyeceği, oradaki o yaşadığı tecrübe çok böyle farklı, kendi hayatına dair. Ailesine, sevdiklerine karşı çok böyle ilgili alakalı bir adamdım. Ama onların değerini orada çok daha fazla anladım. Bir pirinç tanesinin bile ne kadar değerli olduğunu fark ettim. Benim hayatıma dair, hayat yolculuğumda bambaşka bir serüvendi o yaşadığım dönem. Çok değişikti. 2014 inanılmaz bir tecrübeydi benim için.
-Bir de ilk katıldığın yıl Survivor tarihinde bir ilk olarak elenmesi için konseylerde hiç ismin yazılmamış, finale kadar SMS'e çıkmamış ve tüm final oyunlarını kazanarak final koltuğuna oturmuşsun. Bu başarının sırrı neydi?
Başarı ama maalesef bunun karşılığı çok fazla olmuyor (gülüyor). Farklı oluyor. Değişik bir dönemdi. Bir de iyiydi. Bir yarışmacı olarak iyi geçirdiğim bir dönemdi. İyi olduğum için de yarışmalarda tabii ki ismim de yazılmıyor. Bir yandan da neysem o her zaman. Zaten burada seninle konuşurken de orada da kendim gibi olduğumdan. Ve diyaloglarım da iyiydi çok şükür. Yani yanlışa yanlış, doğruya doğru. Her zaman hep bu benim için öyleydi. Ve orada da o insanlar onu anladığı için, sevdiği için diye düşünüyorum. Elleri de gitmedi herhalde yazmaya.
BİRİNCİ OLMAMAM ŞAŞIRTICI OLMADI, ÜZÜLMEDİM AMA KIRILDIM
-Bu kadar başarının ardından birinci olamadığın için çok üzüldün mü?
Üzülme demeyelim de birazcık böyle anlıyordum zaten olmayacağını. Şaşırmadım diyeyim sadece. Yani yaşadığımız dönem ve durumlara bakarken benim için şaşırtıcı bir sonuç olmadı yani. Döndükten sonra fark ettim zaten birçok şeyi. İnsanların "Gökhan evet şarkıcı, oyuncu" falan, zaten bir şeye ihtiyacı yok. Ama orada bir emek var. İnsanların anlamadığı bence buydu. Sanat camiasından birçok isim, bir sürü yorumlarla insanları böyle yönlendirmeye kalkmışlar. Onları görünce biraz rahatsız oldum diyeyim. Üzüldüm mü dersen kırgınlık belki de ama hani öyle birisine falan filan değil. Ben ikinci olduktan sonra çok büyük tepkiler de oldu o dönem. Ertesi gün ben eve gittim. İşte sabah programlarında konuşuluyor, masaya yatırılmış, köşe yazarları falan yazıyor. Yani benim şaşırmadığım ama döndükten sonra, okuduktan sonra çok saçma gelen bir durumdu benim için. Saçmaydı yani sadece.
"HAYRANIMLA EVLENEBİLİRİM" AÇIKLAMAMDAN SONRA MESAJ YAĞDI!
-Geçen günlerde "Hayranımla evlenebilirim" dedin, magazinlerde manşet oldun. Neden bu kadar gündem oldu bu sözler sence? Bir ünlünün hayranıyla evlenmesi abes bir durum mu?
Yani değil zaten var, en büyük örnek Megastar'ımız Tarkan. Zaten soru da oradan geldi. "Sen de böyle bir şeyi yaşarsan olur mu?" dedim ki "Olabilir tabii ki neden olmasın?" Ben de eğer hayran olacaksam ona, beni de kendine hayran edebilecek birisi çıkarsa tabii ki olabilir. Öyle bir mesajlar falan… Yani ben bile şaşırdım yani. Dedim ki "Neden bu kadar konuşuldu?" Değişik bir şey oldu yani bilmiyorum. Neden olmasın tabii ki olabilir. Olmaması zaten bence garip. Ama birçok kişi böyle bir şeyin olmayacağını düşünüyormuş. Bunu gelen mesajlardan anladım. "Evet, eğer böyleyse artık görüşebiliriz" diye.
Hayranlardan direkt mesajlar yağdı mı ondan sonra?
Evet evet. Değişik bir şey oldu. Ben de şaşırdım açıkçası.