-Öncelikle nasılsın, nasıl gidiyor hayat diye sorayım.
Çok güzel gidiyor. Kişisel gelişim kitapları okuyorum. Çok Sera'lık şeyler olduğu için çok benimsedim.
-Karakterlerini böyle benimser misin?
Evet, yani çoğunlukla. Bazı karakterleri çıkarırken çok eğleniyorum. Bazı şeyler katıyorum, benim de hoşuma gidiyor.
-Üç yaşında çeşitli reklam ve kliplerde çalışarak oyunculuğa başladın, bu dünyanın içinde büyüdün desek yanlış olmaz. Senin hikayen ne, nasıl başladı bu yolculuk?
Benim anneannemin çok güzel sesi var, opera sanatçısı olmak istiyormuş. Fakat o zamanlar savaş dolayısıyla ya okulu seçecekti, ya da çalışmayı. Okulu kazandı ama gidemedi. O zamanlar okumak çok zordu. Sanatını icra edemiyor ve fabrikada çalışmaya başlıyor. Sonra tabii çoluk çocuk sahibi oluyor. Annem oyuncu olmak istiyor. Annem de sınava giriyor ve kazanıyor. Yine gidemiyor. Sanatı böylece unutuyorlar. Annem tekstille uğraşıyordu o zamanlar. Türkiye'ye gelince burayı çok seviyor ve buraya taşınmak istiyor. Sonra burada iş kuruyor. Babamdan ayrılıyor ve burada çok tatlı bir üvey babam var. Ben de çok zıpır bir kızmışım ve annem beni götürürmüş yanında.
Televizyon izlemeden de yemek yiyemezmişim. Bir süre sonra anneme, "bunun içine nasıl girebilirim ben?" diye sormaya başlamışım. Gider bakarmışım, "bunun içine insanlar nasıl giriyor ya" dermişim. Annem de gülermiş. Bazen tamir aletlerini alırmışım içine girmeye çalışırmışım. Annem gülmüş geçmiş.
Günlerden bir gün annem Beyoğlu'nda bir iş görüşmesine giderken Taksim meydanda annemin telefonu çalınca ben de anneannemin öğrettiği müzikallerle dans etmeye başlamışım. Derken annemi bir ajans sahibi durdurmuş ve demiş ki, "kızınız çok tatlı, çok da güzel şarkı söylüyor. Bunu oyuncu filan düşünür müsünüz?" Annem o an bilemediğini söylemiş. Ben de bunu öğrenince "anne bu benim şansım, televizyona girebilirim" dedim. Annem bir süre sıcak bakmadı, sonra ikna oldu. Gittik, ikinci gün reklam filmlerine başladım. O günde beri oyunculuk yapıyorum.