-Karakteri oynarken hayata karşı neleri sorguladınız?
Bu filmde o kadar çok sorgulayacak şey vardı ki hayatta. Bir kere karşımda öyle bir kalabalık vardı ki… İki tane futbol takımı birbiriyle maç yapıyor ve ampute. Yani kalecilerin kolları, futbolcuların ayakları yok. Ve inanılmaz derecede pozitifler. Al sana sorgunun kralı yani. Ve bu insanlar kendi kusurlarıyla o kadar güzel eğlenen insanlar ki. Al sana bir sorgu daha. Nasıl davranmam gerektiğini bana öğrettiler yani. Söylemeden. Gel bize dahil ol boşver dediler. Bunlara takılma.
-"Hayatla Barış" filmin adı, Barış da gerçekten öyle biri. Siz hayatla barışık biri misiniz?
Ben çok barışığımdır ya. Kafaya çok fazla büyük şeyler takmam.
-Gamsız mısınız?
Yok o kadar da değil. Gamsız değilim de çok uzatmam sorunları. Üzüntüsünü ya da sevincini neyse yaşarım. Ama her işte bir hayır varmış, ona çok inanırım. Geçenlerde yine başıma geldi. O yüzden çok fazla zihnimde yer ettirmem.
-Şimdilerde 30'lu yaşlarınızdasınız. 30'larında nasıl bir Taner çıktı ortaya?
Ya ben yılların nasıl geçtiğini anlamadım açıkçası. Herkes gibi herhalde. 20'ler ne zaman bitti, hatta 18'ler… Şimdi çocuk olduktan sonra zamanın değerini biraz anladım ben. Çocuk doğdu diyelim ki, örnek veriyorum. 3 ay geçti, 3 aylık oldu. A 3 ay! 3 ayın bende karşılığı artık var. Önceden yoktu pek yani. Şu anda birebir karşımda 3 ay, 6 ay, 9 ay… Zamanı şu anda karşımda görüyorum yani. Öyle bir farklılık var. Biraz da belki de korkularım artmış olabilir.
ÇOCUK HER ŞEYİ 180 DERECE DEĞİŞTİRİYOR
-Bunlar biraz da 30'dan sonra değil de baba olduktan sonra olan değişimler değil mi?
Evet, baba olduktan sonra. Aynen öyle. Mesela eskiden motosiklet çok kullanırdım. Şimdi arada böyle göz göze geliyorum böyle motosikletle… Eskisi gibi değilim. Yine biniyorum ama eskisi gibi değilim. Şimdi daha dikkatliyim. Ona karşı biraz tavır almış durumdayım açıkçası bilmiyorum neden belki geçer. Ama çocuk 180 derece değiştiriyor her şeyi ya. Baya belirleyici bir şey oluyor hayatta yani.
-Ne yaşarsa yaşasın çok cesur bir adam Barış… Peki, Taner de öyle midir?
Bazı bazı. Her zaman değil. Mesela bu iş çok zor bir iş. Bu işe girmek biraz cesaret istiyor. Bundan önceki proje, o da cesaret isteyen bir işti. Burada belki cesur olabilirim ama yazları ben Fethiye taraflarındayım. Evden Babadağ'a baktığımda sürekli yamaç paraşütüyle atlayan insanları görüyorum. Ben mesela asla cesaretli değilim bu konuda. Bazı konularda cesaretli değilim. Bu arada seni de etkilerim. Seni de bindirmem mesela.
-Olumsuz yanlarını mı sayarsınız nasıl olur?
Yok. "Benimle birlikteyken binemezsin" derim. Çünkü bendesin şu anda, bana geldin. Ben seni yolculayacağım git, istediğini yap. Kim olursa olsun bu kişi hiç fark etmez. Benden gittikten sonra istediğin gibi, istediğin dağdan atlayabilirsin (gülüyor).
-Belki bu konularda cesaretiniz yoktur ama karakter konusunda sınırınız yok bence. İzlediğim projeleriniz gözümün önünden geçiyor da; Medcezir, Mucize Doktor, Yaratılan… Hepsi birbirinden farklı ve cesaret isteyen roller. O anlamda bence cesursunuz. Çok zıt bir karakter de gelse denersiniz gibi geliyor…
Denerim. Şimdi mesela karanlık bir karakter gelse denemek isterim, benim için challenge.
-Var mı bu arada yeni proje?
Şu aralar hayır. Ama yakın zamanda olacak.
KISA SORULAR
-Hayatınızdan neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsünüz?
Aile ve arkadaşlar ya. Başka bir şey yok ki. Ne olabilir ki başka? Mesleğimi çıkartsan ben başka bir iş yaparım. Sesli düşünüyorum şu anda (gülüyor). Müzik çıkabilir, futbol çıkabilir. Çıkabilir, ben bir şekilde hayatta kalırım. Ama sevdiklerim, arkadaşlarım, ailem… Onlar olmazsa bocalarım herhalde. Çok yalnızlığı seven birisi değilim. Ben yalnız yemek yemem mesela. Ben birini bulurum yemek yemek için. Tek başıma oturmam o sofraya.
-İnsan ona da alışıyor ama biliyor musun?
Alışır tabii haklısın. Ama seçenek olarak şu anda ben bunu seçtim.
-Çevrenizden kendiniz hakkında en sık duyduğunuz şikâyet nedir?
Şimdi farklı çevrelerden farklı şikayetler geliyor. Görüşemediklerim görüşmüyoruz diye, çok yoğunsam konuşmuyoruz diye eşimden falan.