Kızılcık Şerbeti'nin Nilay'ı Feyza Civelek, Sabah'ın YouTube kanalında Yasemin Döngel'in konuğu oldu. Samimi açıklamalarda bulunan Civelek, yaptığı itiraflarla herkesi şaşırttı. "İlk okuduğumdan beri karakterime aşığım" diyen ünlü oyuncu, neden peruk kullandığını da ilk kez açıkladı. İşte Feyza Civelek'in röportajının detayları…
-Nasılsın? Bayadır ekranlarda yoktun, özlemiştik. O süre zarfında neler yaptın, şimdilerde neler yapıyorsun?
İyi gidiyor. Çok yoğun, koşturmaca. Keyifli gidiyor.
-Bayadır yoktun ekranlarda. Neler yaptın bu süreçte?
Okuluma devam ettim. Onun dışında spor yaptım, hobilerimle uğraşmaya devam ettim, oyunculuk eğitimime devam ettim. Kendimi geliştirecek şeylerle uğraştım. Boş durmayı sevmiyorum, her zaman kendimi geliştirmeyi, hep üstüne bir şeyler katmayı seven bir insanım.
OYUNCU OLMAK GİBİ BİR HAYALİM YOKTU!
-Oyunculuktan ve diziden bahsedeceğiz. Öncesinde biraz seni tanımak isterim. Hikayen nedir, nerede başlıyor?
İlk projem "Adını Feriha Koydum". 15 yaşında başladım, çocuk oyunculardanım. Hobi olarak başladı aslında. Oyuncu olmak gibi bir isteğim, hayalim yoktu. Sonra hayatımın anlamı oldu. Çok seviyorum mesleğimi, çok severek yapıyorum. İnsanın sevdiği mesleği yapması çok güzel bir şey bence. Senaryo okurken bile keyif alıyorum ben. Karaktere girmekten çok haz duyuyorum. Çalışmasam bile senaryo elimde oluyor, her yerde çalışıyorum.
-Peki nasıl bir çocukluk geçirdin? Şöyle bir canlandırdığın zaman kafanda; anıların keyifli mi, hüzünlü mü?
Keyifli tarafları da var, hüzünlü tarafları da var. Ama genel olarak mutlu bir çocukluk geçirdim. Prenses olarak büyüdüm (gülüyor). Gerçi her kız çocuğu prensestir ama ben çok yaramaz bir çocuk değildim, iyi huyluydum.
ANNEM HAYATIMDAKİ EN BÜYÜK İDOLÜM
-Annen Melis Civelek sektörde tanınan bir senarist. Genelde sektörün içinde olan aileler çocukları o işi yapsın istemez ya, senin annen nasıl karşıladı oyunculuğa yönelişini?
Annem bu mesleği yapmama pek sıcak bakmadı. Ama sonradan ben ne istiyorsam onun arkasında durdu, yanımda durdu yani. Sağ olsun annem hep arkamda. Hayatımdaki en büyük idolüm.
-Nasıl bir ilişkiniz var? Birlikte aynı projede de rol aldınız, hala da alıyorsunuz. Bilindiği üzere "Kızılcık Şerbeti" dizisinin senaristi annen. Anne-kız çalışmak keyifli mi?
Bizim özel hayat ayrı, iş hayatı ayrı. Sette senaristi annem olarak görmüyorum, her zaman senarist olarak görüyorum. O ayrım benim için çok kuvvetli. Anne-kız çalışmanın dezavantajı da var, avantajı da var. Profesyonel baktığımda annemle çalışmak çok mutlu ediyor beni. Çünkü annem çok başarılı bir kadın ve onun izinden gitmek istiyorum.
-Hiç çevrenden "annesi sayesinde ekranlarda" tarzında yorumlar alıyor musun?
Tabii ki de mutlaka oldu. Ama ben bu işe profesyonelce bakıyorum. Ben herkes gibi deneme çekimine girdim adil olsun diye. Annem bana bir kapı açtı, o kapıdan kendim devam ediyorum. Çekemeyen insanlar, konuşan insanlar muhakkak olacak ama ben işe profesyonelce bakıyorum. O yüzden bu yorumları çok fazla kale almıyorum. Mesela şu anda da kuvvetli ve zor bir rol oynuyorum. Bunun arkasında da kendi gayretim bulunuyor.
İLK İŞİMİN İZLENEN BİR İŞ OLMASI BANA ARTI DEĞER KATTI
-"Adını Feriha Koydum" ile başlıyor senin serüvenin, hem de 15 yaşındayken… Sen de setlerde büyüyen isimlerdensin. Şöyle bir dönüp baktığında, neler hissediyorsun ilk projen hakkında?
Şanslıyım. İlk işimin çok popüler, çok izlenen bir iş olması, bana artı bir değer kattı. Oyunculuğumu da çok geliştirdi. Ben hala Feriha'dan tanınıyorum bu arada, 'white chocolate mocha' (gülüyor). Çok güzel bir şey.
-Diziden sonra da sosyal medyada hep "Adını Feriha Koydum'un Lara'sını tanımak imkansız!" tarzında haberler yapıldı. Gerçekten büyük bir değişim içine girdin mi?
Dizide tesettüre girdim ve o yüzden insanlar biraz alışılmışın dışında olduğu için (çok sevdim bu arada, değişik geldi ama çok sevdim) gözleri alışamamış olabilir. Değişik gelmiş olabilir.
1,5 AYDA 22 KİLO VERDİM!
-Bir de kilo verdin…
Evet. 21-22 kilo verdim 1,5 ayda. Onun etkisi olabilir. Hem sağlık için, hem dizi, hem kendim için verdim. Bir de dizide çok muhafazakar bir kadını oynuyorum. Diğer karakterimden de çok uç bir karakter oynuyorum. O yüzden de dikkat çekmiş ve insanlar bunu sormuş olabilirler.
-Nasıl kilo verdin, neler yaptın anlatsana biraz…
Her gün spor yaptım. Beslenme uzmanımın verdiği yiyecekleri yedim. Zaten yediklerinize dikkat ederseniz ve spor yaparsanız veremeyeceğiniz kilo yok ya. İstemek başarmanın yarısıdır diyorum.
-Pek çok farklı işte rol aldın, şimdilerde de "Kızılcık Şerbeti"nde izliyoruz seni. Rolünü ilk okuduğunda neler hissettin? Sana bu rolü kabul ettiren şey neydi?
"Kesinlikle bu rol benim olmalı" dedim. Benim hayalimde hep kötü rol oynamak vardı. Hayalimdeki rolü oynuyorum şu an, o yüzden çok keyif alıyorum. Yanardönerli bir karakter ya hani, nabza göre şerbet veren bir karakter. Nilay aslında çok yalnız bir karakter. Ve ben bu kötü tarafını biraz komik-sempatik yapmaya çalışıyorum. Yani komik-kötü yapmaya çalışıyorum. Karakterimi çok seviyorum ve ilk okuduğumdan beri karakterime aşığım. Seven de çok, sövden de çok Nilay'a (gülüyor). Elimden geldiğince karakterimi yansıtmaya çalışıyorum. Ama çok eğlenceli bir karakter. Çünkü düz bir karakteri oynamak keyifli değildir. Kendim dışındaki rolleri oynamayı çok seviyorum. Nilay hayalimdeki karakter. Bin kere bu rol gelse bin kere de oynarım.
-Sosyal medyadan ve sokaktan nasıl tepkiler alıyorsun? Oyunculuğuna çok eleştiri de var, çok güzel bulan da… Olumsuz yorumlar modunu düşürüyor mu?
Dizide seven de çok, sevmeyen de çok. Karakterim Nilay'ı yadırgayan çok çünkü bizim maalesef Türk halkı diziyle gerçeği birbirine karıştırıyor. Yorumları tabii ki okuyorum ama çok üstünde durmuyorum. Yorumlara göre hareket edersem işim zor.
PERUK KULLANMA SEBEBİM…
-Seninle ilgili ilginç iddialar var sosyal medyada. Dizide tesettüre girmeden önce saçlarının peruk olduğu söyleniyordu, hatta bu sebepten dolayı "neden peruk takıyor, hastalığı ne, kanser mi?" diye haberler bile gördüm. Bununla ilgili gerçeği bize açıklayabilir misin?
Bir ilaç kullandım, yan etki yaptı. Saçım döküldü, seyrekleşti. O yüzden peruk kullanıyorum. Yoksa Allah korusun kanser filan değilim. Bir süre peruk kullanacağım, sonra kaynağa geçeceğim. Yani ciddi bir şeyim yok. Bu konuda çok konuşulmasını sevmiyorum.
-Biraz da sektörden ve senden konuşalım… Kalıplaşmış güzellik algısı hakkında ne düşünüyorsunuz? Özellikle kadınlara sektörde bu konuda çok baskı yapılıyor mu sizce?
Kalıplaşmış bir güzellik algısı evet var. Kilolu oyuncuya başrol verilmiyor. İnsanların kafasında oluşan bir kalıp var, o kalıba göre hareket ediyorlar ama bence bu güzellik kalıbı olmamalı. Çünkü güzellik görecelidir. Kalıplaşmış şeylerin doğru olduğunu düşünmüyorum.
ESTETİĞE SICAK BAKMIYORUM
-Son dönemde magazin dünyasında en çok konuştuğumuz şeylerden biri estetik… Estetiğe bakış açın nedir? Senin hakkında da epey estetik iddiaları var…
Estetiğin çok yapılmaması lazım çünkü oyuncu olarak mimiklerin değişiyor. Çok etkilemeyecek şekilde minik şeyler yaptırılmalı bence. Estetik insanı çok değiştiriyor ve oyuncuların mimiklerini de çok değiştirdiğini düşünüyorum. O yüzden ben estetiğe çok sıcak bakmıyorum. Normalde de çok makyaj yapan biri değilim, sevmiyorum. Set yoksa makyaj bile yapmam.
HİÇ ESTETİĞİM YOK
-Sende var mı hiç estetik?
Hiç yok.
BEN AŞK KADINIYIM / AŞK BENCE DÜNYANIN EN GÜZEL DUYGUSU
-Özel hayatında nasıl birisindir Feyza? Mesela aşk seni değiştirir mi?
Ben aşk kadınıyım, aşka çok inanan biriyim. Aşk beni güzelleştiriyor, dinç tutuyor, mutlu ediyor. Aşk bence dünyanın en güzel duygusu. Bakalım prensimi ne zaman bulacağım (gülüyor).
-Sence bir ilişkide istikrar ve mutluluğun sırrı ne?
Dürüstlük. Samimiyet. Sadece sevdiğin insanı sevmekle yetinmeyeceksin. Hem de en yakın arkadaşı olabilecek kadar kafa dengi olacak. Sevgi yetmiyor. Kafa dengi olduğu zaman doğru bir ilişki oluyor bence.
-Kısa Sorular'a geçmeden son olarak şunu sorayım… Yaşın çok genç, yolun çok uzun… Peki, oyunculuktaki hedeflerin neler?
Akıl sağlığını yitirmiş birini oynamak çok istiyorum. Körü oynamak çok istiyorum. Aklımda değişik roller var. Beni zorlayıcı rolleri çok istiyorum çünkü oyunculuk seni ne kadar zorlarsa o kadar haz duyarsın. İleride Türkiye'nin en başarılı isimlerinden biri olmak istiyorum. Sonra yurt dışına açılmak istiyorum, bakalım.
KISA SORULAR
-Hayatınızdan neyi çıkarırsak geriye hiçbir şeyin kalmayacağını düşünürsünüz?
Masumiyetim.
-Çevrenizden kendiniz hakkında en sık duyduğunuz şikâyet nedir?
Dağınıklığım herhalde.
-Takıntı derecesinde bir huyunuz, özelliğiniz var mı?
Başarıya, işe takan bir insanım.
-Ağzına asla sürmediğiniz, "kokusuna bile tahammül edemem" dediğiniz bir yiyecek var mı?
Pırasa hiç sevmem. Kelle paçanın kokusuna bile dayanamam.
-Kıskanç biri misiniz?
Evet. Ama fesat bir kıskançlık değil, sevdiğim insanı paylaşamam. Yerine göre.
-Cimri biri misiniz?
Değilim.
ODAM BAYA MÜZE GİBİ, HER ŞEYDEN BİNBİR TÜRLÜ VAR
-En çok neye para harcarsınız?
Kıyafete ve aksesuarlarıma harcarım. Alışverişe gitmeyi çok seviyorum, alışveriş manyağı gibiyim. Motive ediyor, ilaç gibi geliyor. Odam baya müze gibi. Makyaj malzemeleri, filmler, çantalar, şapkalar… her şeyden binbir türlü var.
SOSYAL MEDYANIN İNSANI DEĞİŞTİRDİĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM
-Sosyal medyayla aranız ve bakış açınız nasıl?
Çok önceden vardı, şu an öyle çocuksu şeyler yapmıyorum. Hiçbir zaman insanları merak eden biri olmadım, yapımda yok. Hiç kimsenin story'lerine filan da bakmıyorum. Meraklı değilim ben. Annemden geliyor bu özellik, annem de öyle. Aslında iyi bir şey. Sosyal medya düşkünü de değilim, oyuncu olmasan Instagram kullanmazdım. Ben sosyal medyanın biraz insanı değiştirdiğini düşünüyorum. Ama oyuncu olduğum için gerekiyor. Bizim çağımız sosyal medyada dönüyor. Kullanıyorum ama elimiz mahkum kullanıyorum biraz. Çok sevmiyorum. Daha gerçeklikten yanayım ben. Bir de oraya bağlı yaşamak istemiyorum.
-Bize programın adına yakışır bir itirafta bulunur musun?
Önceden, daha kilolu zamanlarımda mesela tişört 'large' beden diyelim, onun etiketini kesip 'small' bedeni dikerdim. Kendimi öyle iyi hissederdim.
-Bunu hiç beklemiyordum… O zaman sen kilo konusuna biraz takıntılıydın?
Evet. Eskiden öyleydim. Kilo verince kendimi buldum. Hem oyunculuğumu etkiledi, hem kişisel yaşantımı etkiledi. Bu bahsettiğim zamanlar 17 yaşında filan olduğum zamanlar. En büyük itirafımı yapmış oldum.
Bir tane daha itirafta bulunayım: Benim en sevdiğim şey ballı süttü. Günde 4-5 tane filan içerdim. Arkadaşım bunu içme kilo alırsın dediği için ilkokulda, bir daha hayatımda ağzıma ballı süt süremedim. Kilo takıntım vardı, evet. Ama bu zamanla geçti.