"YAŞAMAK İSTEMİYORUM, ALLAH'IM AL CANIMI" DEDİM
-En büyük motivasyon kaynağın ne oldu bu süreçte?
Aslında çok motivasyon kaynağım olmadı. Umduğumdan çok zor ve kötü geçirdiğim süreci. Kendime de çok şaşırdım. Hayatımda hiç böyle hissetmemiştim. Bitsin istedim hayat. Bitsin istedim, böyle intihar gibi değil ama. Böyle hani Allah'la konuşup; hayat bana hep mi zor olacak? Yani ben neden sürekli bir şey yaşıyorum? Bir şey öğrenmek için sürekli bunu mu yaşamak zorundayım? "Ben oynamıyorum" dedim. Ben oynamak istemiyorum. Ben yaşamak istemiyorum. Artık hiçbir hevesim kalmadı. Hep kendimle aynalarla çok konuştum. Kaçan heves geri gelir mi diye çok sorguladım.
En büyük motivasyon kaynağım çocukluk fotoğrafım oldu. Sana bir atarım o fotoğrafı, burada gözüksün çok isterim. Şöyle bakan bir Nursel var. Yuvadaki bir fotoğrafım var. Eğer bırakırsam kendimi salarsam onlara çok haksızlık olacağını düşündüm. Çünkü o küçücük Nursel'ler asıl yalnızdı. Asıl çaresiz olan onlardı. Ben artık kocaman kadınım. Kendine gel o Nursel'lerini topla, taşları kaldır. Bir baktım bir dağda o Nursel'i bırakmışım, bir denizde öbürünü bırakmışım. O kadar çok hayat yaşamışım ve hep "Acımadı ki, acımadı ki, acımadı ki yok bir şey, yok bir şey, yok bir şey" diye dolaşmışım ki. Kendimi o kadar kandırmışım ki "Acımadı ki, acımadı ki" diye. Nereye acımadı? Hepsi bende taşlaşmış. Onları fark ettim. Her kaldırdığım taşın altından başka bir Nursel buldum. Ve onlar için, onlara ablalık yapmak için, onlara annelik yapmak için ayağa kalkmam gerektiğini gördüm. E süreç de geçiyor. Her şey geçiyormuş. Hiç geçmeyecek zannediyordum. O kemoterapi hiç bitmeyecek "Allah'ım al canımı" falan diye böyle bağırırken hiç bitmeyecekmiş gibi geliyor ama her şey bitiyor. Bak gülüyorum şu an. Gayet makyaj yapıyorum. Monitörde kendime bakıyorum. İnanamıyorum, geçmiş. Evet, saçım yok ama böyle çıkmaya başladı şu an. Hem de daha güzeli çıkmaya başladı. Tek motivasyon kaynağım küçük Nursel'lerime haksızlık yapmamak oldu. Onlar çok daha zorunu başarmıştı çünkü.
ŞÜKREDER Mİ İNSAN KANSER OLDUĞU İÇİN? EDİYORMUŞ! İYİ Kİ KANSER OLMUŞUM…
-İnsan böyle zamanlarda hayatı sorgular ya, "Keşke" der mesela. Senin "Keşke" dediğin oldu mu?
Hastalık sürecinde keşkem hiç olmadı. Yani hayatımda en kendimi beğenmediğim ruh halimdeydim. Vazgeçen bir Nursel vardı ilk defa. O Nursel'i hiç sevmedim. Yani şunu görüyorum. Ben ya varım ya yokum. Grim yok. Ya hayatı çok seven bir Nursel var, ya da okey tamam teşekkürler. Hani böyle bir çizgi filmlerde oluyor ya böyle; bir çıkış olsa bana seçenek sunulsa ben bu hayattan gitmeyi tercih ettim, ilk defa. Ve bu beni çok korkuttu. Çok hazırdım. Okey dedim. İstemiyorum. Bir de ayağa kalkmak da istemiyorum. İstemedim devam etmek.
Ya öyle bir şey ki bu, seni kimse anlamıyor aslında. Yani o kemoterapiyi ancak şu an gözlerinin içine bakayım, o kemoterapiyi alan bilir onu. Yani o nasıl bir şeye sokuyor. O saçların dökülmesi, o saçların eline gelmesi, o saçlarımın kazınma anı, o yüzümün değişimi… Hani güzellik bir sivilceye bakar. Ben zaten güzelliğimle hiç övünen biri değildim ama onunla yüzleşmek çok ağırmış bir kadın olarak. Rahmim gitti, memem gitti. Bir kadın olarak yüzleşmek zorunda olduğum ve başa çıkmak zorunda kaldığım şeyler çok ağırdı. Ve kavga ettim resmen. Bunun bedeli bu olmamalı. Ben bir şey öğreneceksem de bunun bedeli mi olmalı? Ama şu anda o yüzeye çıkan Nursel şükreder mi insan kanser olduğu için? Ediyormuş. İyi ki kanser olmuşum. Hayatımda kendimi kandırmayı bıraktığım bir dönem artık başladı. Asla kendimi kandırmıyorum, kandırmayacağım. Asla ağladığım bir yerde kalmayacağım. İlişki olsun, iş olsun, çocuk olsun. Anladım ki beni benden başka kimse kurtaramaz bu hayatta.
"SELAMIMI BİLE ALDILAR BENDEN" DİYE AĞLAMAKTAN İÇİM ÇIKTI
-Şu an iyisin değil mi?
Bilmiyorum. İşte radyoterapime çok az kaldı. Bu arada çekimler başladı. Mart'ın 3'ünde yayındayız. Bu da çok zor oldu. Çekime başlamak... Her sabah radyoterapiye gidiyorum sabah 7'de. Radyoterapi de çok ağır bir şey. En kendimle gurur duyduğum dönemlerden biri radyoterapiden çıkıp gücümü toplayıp ekranına gülümseyip merhaba demek. Ya bilmiyorum. Şu an iyi miyim bilmiyorum. Çünkü 3 ay sonra PET çekilecek, radyoterapi bittikten sonra. Sonra da 5 yıl hormon tedavisi diyorlar. Yani tedavim hala 5 yılda devam edecek. Çok ciddi bir şey atlatmışım. Çok geç kalmışım. Kolumu kaldıramadım. Bir de ameliyat olduğumun ilk haftası Amerika'ya gitmek zorundaydım. Kızımla birlikte gittim. Orada çok kızımı hissettim biliyor musun? Kolunu bile kaldıramıyorsun olanlar bilir. Metastaz yapınca alıyorlar lenfleri. Kolum kalkmıyor ve ben ekranda benim bir selamım vardır. Ağla ağla içim çıktı. Selamımı bile aldılar benden falan diye. Ve sonra YouTube'da bir sürü bu hastalığı atlatanları gördüm. Eğer o kolumu çalıştırmazsam kaldırmazsam öyle kalacağını gördüm. "Hayır!" dedim. "Hayır! Ben devam ediyorsam bu kol kalkacak." Bağıra bağıra bu kolu açtım. Yaptım ya. Çıktım yani. Şu anda peruğumu takıyorum. Makyajımı takıyorum. Akşam eve gidip o makyaj çıkınca külkedisi gibiyim. Çok yorgun vücudum hala. Hemen yatağıma giriyorum. Ağlamam varsa ağlıyorum. Kendimi takdir ediyorum. Seviyorum. Aferin diyorum. Ertesi gün tekrar işe geliyorum.