Meltem FIRATLI 1996'da çıkardığı ilk albümü Teoman'ın üzerinden 20 yıldan fazla geçti. Şarkılar yazdı, besteledi, albümler yayımladı. Bir şehir ozanı olarak ünlendi. Çünkü şehir insanının günlük hayatta yaşadıkları, mutlulukları, üzüntüleri, ilişkileri ve mücadeleleri onun sözcükleriyle şarkılara dönüştü. Teoman'la birkaç kez röportaj yapma fırsatı bulmuştum. Konu konuyu açıyor, edebiyattan sinemaya, müzikten günlük hayata farklı konularda sohbet ediyorduk. Geçen günlerde Canlı Sahne için vereceği konser öncesinde kulisinde buluştuğumuzda ise farklı bir Teoman'la karşılaştım. Müzikten ve hayattan sıkılmış görünüyordu. Durum böyle olunca ilk soru da kendiliğinden ortaya çıktı. - Hayattan sıkılmak, pes etmek rock müzik ruhuna aykırı değil mi? - Kendimden yola çıkarsak 'Müzikten sıkıldım' diyorsunuz, bir sürü probleminizi ona yüklüyorsunuz. Halbuki müziği ortadan kaldırınca bir bakıyorsunuz problemler duruyor. Aslında eğer keyfin yerindeyse müzik zevkli, keyfin yerinde değilse müzik zevksiz geliyor. - Zevkli derken müziği dinlemek anlamında mı? - Müziği uzun zamandır fon müziği yaptım. Didikleyerek müzik dinlemiyorum artık. Ufkum da açıkçası çok geniş değil, daha dar. Etrafta neler olup bittiğine bakıyorum ama hepsini takip etmek mümkün değil. Yoğun bir arz var. - İcra ederken sorun var mı? - İcra ederken dert yok. Eğer keyfim yerindeyse sahnede olmak gerçekten çok güzel. Ama angaryalarından sıkıldım. Turneler beni yoruyor. Asıl dert ettiğim şarkı yazma konusunda eski iştahımın olmaması. Eskiden ağzımın suyunu akıtan o iştah artık yok. - Nedenini biliyor musunuz? - Motivasyon eksikliği oluyor herhalde. O zamanlar şarkı yapmak hakikaten de çok sevdiğim bir süreçti. Şarkı yapmak, sonuna kadar götürebilmek... Video kliplerle bile en ince detayına kadar ilgileniyordum. Ama zaman geçiyor, neredeyse 20 yıl sonra o motivasyonu sürdürmek zorlaşıyor. Bunu kendime özel bir şey olarak da görmüyorum. Dünyadaki birçok sanatçı da, başka sektörlerden arkadaşlarım da aynı dertlerden muzdarip. Yıllarca aynı şeyleri yapınca işinize, hayata yabancılaşıyorsunuz. - Şarkı yazmıyor musunuz artık? - Çok uzun zamandır şarkı yazmıyorum. Ama yazma umuduyla defterler, kalemler alıyorum. Belki bir ara güzel notlar alır, güzel şarkılar yazarım diye. - Sabah sizi yataktan kaldırıp hayata devam etmenizi ne sağlıyor? - Gündelik program sayesinde yapabiliyorum. Önüme orta ve uzun vadeli birtakım projeler de koyuyorum ama onlar çok çok önemli projeler değil. Eskiden hayatımın en önemli parçası olarak görürdüm müziği ve yaptığım işi. Artık tam anlamıyla öyle göremiyorum. Beni manevi olarak tatmin eden, zamanımı güzel geçirmemi sağlayan işlerle ilgiliyim. Prodüksiyon gibi... Prodüksiyon süreci zevkli olduğundan bir şeyleri üretmek beni iyi hissettiriyor. Gençlere bilgilerimi aktarmayı da seviyorum. Oyalıyor, vaktimi alıyor, zamanımı güzel geçirmeme neden oluyor. Umarım ileride tekrar havaya girerim. Eski şarkılarıma benzeyen şarkılar değil, başka türlü şarkılar yaparım. Bakalım! Aklıma bir şey geldiğinden söylemiyorum ama beni heyecanlandıracak bir şeyler olsa güzel olur. AKLIMA YENİ KONU GELMİYOR - Sizinle aynı dönemde müzik yapmaya başlayan müzisyenlerin, grupların birçoğu artık albüm yapmıyor. Sizce neden? - Albüm artık kullanışlı mı ondan emin değilim. Çünkü bir tane şarkı, hit parça ortaya çıkıyor diğer şarkıları hemen hemen kimse dinlemiyor. Oysa albüm yapmak çok zevkli bir süreç, şarkı yapmak o kadar değil. Motivasyon eksikliği ve üretimdeki tökezlemeler birçok nedenden kaynaklanıyor. Sadece kişinin yeteneğini kaybetmesinden ya da artık uğraşıp uğraşıp yapamıyor olmasından kaynaklı değil. Uğraşmıyoruz artık. Uğraşamıyoruz. O motivasyonu sağlayamıyoruz. 20 tane fıstık gibi şarkı yapan 21'inciyi de yapar aslında. Ama eline gitar almak çok zor artık. İnsan tam anlamıyla artık neyin kendisini tatmin edeceğini neyin güzel olduğunu bile unutuyor bir yerden sonra. Değişiyorsunuz, dünya da değişiyor. Bundan 10-15 yıl önce yazdığım şarkıyı yazmak istemiyorum ama aklıma yeni konu da gelmiyor. Ne yazacağım bu saatten sonra? Bir de benim yazma stilim şöyle: Hayatıma dokunan anları, dönemleri, kişileri, ruh durumlarımı anlatmayı seviyorum. Ama onların hepsini 80 tane şarkıda anlatmışım zaten... KIZIM ŞÖHRETİ ÖNEMSEMESİN - Gece dışarı çıkmayı hâlâ seviyorsunuz değil mi? - Gece hayatı eskiden dünyaya açılma anlamına geliyordu artık kendini eğlendirmek ve arkadaşlarınla bir arada olmakla ilgili. Dışarı çıktığım zaman arkadaşlarımın olduğu yerleri tercih ediyorum. Eski arkadaşlarımla zaman geçirmeyi seviyorum. 30 senedir birbirimize anlattığımız o aynı hikayeleri, esprileri anlatmaya devam ediyoruz. Artık bir yerden sonra insan yanında illa ki arkadaşını istiyor. Tatiller için de geçerli bu. Arkadaşlarım nereye gidiyorsa ben de oraya gidiyorum. - Antalya'daki Sundance Camping'e de gidiyor musunuz hâlâ? - Evet, kızımla gittim hatta bu sene. - Kızınız dört yaşına geliyor. Baba olmak size ne öğretti? - Baba olmak bir kere bu işin çok kolay olmadığını öğretti. Çünkü tam anlamıyla hiçbir şeyin doğrusunu bilemiyorsunuz. Sert mi olacaksınız yoksa yumuşak mı? Ne yaparsanız olayların nasıl gelişeceğini bilemiyorsunuz. Ama arada bir keyifsizlendiğimde 'Beş-altı sene öncesini düşün' diyorum kendime. 'Hiçbir şeye motivasyonun yoktu. Kızın yoktu. Hayattan korkuyordun. Gelecekten korkuyordun.' Şimdi de korkularım var ama en azından bir kızım var. Beni hayata bağlıyor. Sorumluluğum var. Onlar bile bana iyi geliyor. - Nasıl aranız? - Bakıcılarıyla ilişkileri o kadar gelişmiş oluyor ki aslında kıskanıyorsunuz. Onlarla daha iyi zaman geçiriyorlar. Onun eğlendiği durumları yarattığım zaman ben de çok eğleniyorum. Bunlar genelde küçük şeyler oluyor. Çocuklar büyük şeyler istemiyor. O küçük şeyleri keşfettiğiniz zaman güzel zaman geçiriyorsunuz. - Şarkılarınızı dinletiyor musunuz? - Hayır, dinletmiyorum. Tabii ki ünlü bir babası olduğunu bilecek ama şan şöhret meselelerini çok önemseyen bir çocuk olarak yetişmesini istemiyorum. - Müzisyen olmasını ister misiniz? - İstemem. Müzik yapmak dünyanın her tarafında zor ama Türkiye'de özellikle zor. Müziğe hevesli gençlere de 'Müziği çok seviyorsanız, zor bir hayatı göze alıyorsanız müzik yapın' diyorum. İÇ HUZUR BENDE HİÇBİR ZAMAN OLMAYAN ŞEY - Herkes arayışta. Bir dönem depresyon ilacı kullanıyor. Sonra herkes spor yapıyor. Siz şehir insanını iyi tanıyorsunuz. Günümüz insanının kendiyle derdi nedir? - Şehir insanı derken stabil işi, gücü olan insandan bahsediyoruz. Ailesini kurmuş, türlü türlü dertleri olan insanlar... O stabil yaşam şekli insanları aynı zamanda bunalıma sokuyor. Çok uzun saatler boyunca çalışıyorsunuz, ömrünüz trafikte geçiyor, ailenize yeterli zaman ayıramıyorsunuz. Aynı zamanda ekonomik dertler de çekiyorsunuz. insanlar o kadar fazla yerden baskıya maruz kalıyorlar ki depresyon ilacı kullanıyor, yoga yapıyor ya da Marmaris'te bir köy evi hayali kuruyor. Ama bunlar gerçekçi olmayan çözümler. Taşınmanın, ilaç kullanmanın elbette faydası olabilir ama asıl iş insanın kendisinde bitiyor. - Gerçekçi çözüm nedir? - Onu bana sormayacaksın. O iç huzur bende hiçbir zaman olmayan şey.