Gözlerinden rahatsızlandıktan sonra okula gönderilmediğini ancak ısrarları üzerine kayıt dışı okula gittiğini anlatan Adıgül, derslerde müziğe ilgi duyduğunu söyledi.Bu ilgisinin amcasına ait sazı gizlice alıp çalmaya başladıktan sonra daha da ilerlediğini ifade eden Adıgül, amcasının desteğiyle hem türkü söylemeyi hem de saz çalmayı öğrendiğini aktardı.
Babasını kaybettikten sonra müzik dünyasına adım atabilmek için 16 yaşında köyden ayrıldığını ve Elazığ'a geldiğini belirten Adıgül, şöyle konuştu: "Elazığ'ın meşhur kapalı çarşısı vardı. Orada hamallık yaptım, simit sattım, bulaşık yıkadım. Bu arada saz çalmaya devam ettim. Bir gün arkadaşım beni gazinoya götürdü. Misafir olarak sahneye çıkardılar. Çaldım, okudum. Gazinonun sahibi beğendi, baktı ki yaşım da ufak, garibanım, ertesi gün bana elbise ve ayakkabı aldılar, tıraş ettiler ve çalışmaya başladım. Sahneye oturmuş çalıp söylüyorum, ayaklarım yere değmiyor, dinleyiciler beni alkışlıyor, kendime inanamıyordum. Ben bu işte ilerleyemem derken sahnede yavaş yavaş ilerledim. 74'ten sonra diğer sanatçılara da eşlik etmeye başladım."