Galatasaray, Ziraat Türkiye Kupası yarı final maçında deplasmanda Konyaspor ile karşılaştı.
Mücadeleyi Roland Sallai (2), Victor Osimhen, Lucas Torreira ve Yusuf Demir'in golleriyle kazanan Cimbom, adını finale yazdırdı.
Galatasaray'ın Konyaspor karşısındaki performansını SABAH Spor yazarları Levet Tüzemen, Mustafa Çulcu, Bülent Timurlenk ve Ali Gültiken değerlendirdi. İşte o sözler…
LEVENT TÜZEMEN: "KUPALARIN TAKIMI"
"Türkiye Kupası'ndaki F.Bahçe maçı ile birlikte dörtlü savunma ve tek forvete dönüş yapmak G.Saray'ın fabrika ayarlarına geri dönmesini sağlarken oyun olarak da güçlenmesini sağladı. Samsun ve Bodrum maçlarında futbol olarak yükselişe geçen G.Saray kaliteli, dengeli, bol pozisyona giren oyununu Konya'da da sahaya yansıttı. Türkiye Kupası'nı en çok kazanan takım olan G.Saray bir kupa takımı olduğunu bir kez daha oynadığı futbolla izleyenlere gösterdi.
Konya'daki gövdeli galibiyetin mimarları Osimhen ve Sallai oldu. Mertens'in ortasını nefis kafa vuruşu ile gole çeviren Osimhen, Torreira ile Sallai'nin ilk gollerinde atağı başlatan isimdi. Sallai belki orta yapma konusunda isabeti tutturmasa da özellikle attığı ikinci gol göz kamaştırıcıydı. Sallai topa vurur gibi yapıp iki Konyalı'yı pasifize edip sol ayağı ile köşeye mermi gibi vurdu…
"BARIŞ ALPER DERS ÇIKARMALI"
Barış Alper, Sallai'nin bu hareketinden ders çıkarmalı, kendisi de gol vuruşlarında gelişigüzel hareket etmeyip Sallai gibi topa basmayı düşünmeli. Konya'da G.Saray adına en güzel görüntü tüm oyuncuların, takım savunmasına sadık kalmasıydı.
Herkes birbirine yardım etme konusunda taşın altına elini soktu. Lemina geldikten sonra daha çok hücuma çıkma şansı bulan Torreira, son haftalardaki golcülüğünü Konya'da da golüyle gösterdi. Ligde 5 puanlık farkı yakalayan ama oyun olarak da yükselişe geçen G.Saray kupada da finale çıkarak çifte zafer yaşamanın sinyallerini verdi."
BÜLENT TİMURLENK: "BİR TAŞLA İKİ KUŞ"
Galatasaray, ligde Konyaspor'u deplasmanda ve evinde tek farklı mağlup ederken ilk yarıda Konya tribünlerinin önünde kalesinde 17 hücum görmüştü. O günlerden bu yana köprünün altından çok sular aktı. Dün Konya'ya giderken ligde kalesini son 2 maçta kapatan ve iki kulvarda doludizgin giden bir takım vardı. Recep Uçar'ın final hayali için bir puan mücadelesi olan lig maçından farklı olarak kupada risk alması bekleniyordu. Ancak bu açık oyun Galatasaray gibi yetenekli ayaklara sahip bir takım için bulunmaz Hint kumaşıydı. Okan Buruk'un az rotasyonlu kadrosu final kapısını aralayacak skoru daha ilk yarıdan buldu.
Bu farkı sarı-kırmızılı takımın kadro kalitesi kadar son haftalarda ayağının yerden kesilmesine de bağlamamız lazım. G.Saray adına Türkiye Kupası'nda finale adını yazdırmak iki kupa hedefi adına önemli. Okan Buruk'un da kariyerinde şampiyonluklar ve kupa var. Ama aynı sezonda ikisi birden yok. Ancak bundan daha önemli bir futbol gerçeği var.
"MOU'NUN KİMYASINI BOZDU"
Beşiktaş derbisini kaybettikten sonra Buruk ve öğrencilerinin Kadıköy'den yarı final bileti olması Mourinho'nun kimyasını bozdu. Portekizli, dizilişi de değiştirdi, iyi oynayanlara da haksızlık etti. O tarihte iki kulvarda yarış devam ederken bir taşla iki kuş derseniz işte futbol gerçeği budur.
Final için ağır basan takım Trabzonspor. Fikstüre bakarsanız önce lig, arkasından kupa finali. İki Trabzonspor-Galatasaray maçı bizi bekliyor. Neler olacak göreceğiz."
MUSTAFA ÇULCU: "KAOSU ÖNLEDİ"
Hakem Buğra Taşkınsoy'un maç önü nabız sayısı yükseliyor. Taşikardi, sağlık durumu yaşayınca doktorlar maçı yönetmesine izin vermiyor. Maça 4. hakem Ali Yılmaz başladı. Buğra Taşkınsoy'a geçmiş olsun, acil şifalar dilerim. Konyalı Raşit Yorgancılar da apar topar evden 4. hakemliğe getirildi.
Maçlara ve özellikle bu seviye yarı final ve finallere hakem ekibi oluşturmak, maç tebligatını zamanında yapmak, hakemleri maçlara hazırlamak liyakat, vizyon ve donanımlı yöneticilik ister. Bizim MHK Başkanı, bırakın böyle bir maçı yönetmeyi böyle bir maça 4. hakem olarak dahi çıkamadı. Vah ki vah benim ülkemin hakemliği kimlere emanet! Maçın başlamasına dakikalar vardı ki 4. hakem Ali Yılmaz bir anda kendini sahada buldu.
"ACEMİLİĞİNİ ANLIYORUM"
Hakemlik hayatında ilk defa böyle bir maçta düdük öttürdü. Basit temaslarda çaldığı gereksiz fauller tartışma yarattı. Sallai lehine verdiği faulde çevre kontrolü yapsa güzel bir avantajı oynatabilirdi. Sahaya atılan maddelerde daha otoriter ve kararlılık göstermeliydi. Galatasaray'ın attığı gol öncesi taç kararında yön gösterme aceleciliği yapıp sonra yön değiştirince itirazlar geldi.
Hakemin acemiliğini, tedirginliğini ve heyecanını anlayabiliyorum. Maçın skoru, oyuncuların hakemi zorlamamaları şansıydı. Psikolog Ali Yılmaz, sürpriz gelen düdük hakemliğinden kabul edilebilir eksikliklerine rağmen bence olumlu çıktı. TFF ve MHK'yı da olası yeni bir kaostan kurtardı. Deneyim kazandıkça daha iyi olacaktır. Yolun açık olsun."
ALİ GÜLTİKEN: "MUAZZAM FUTBOL"
Galatasaray, derinliği ve potansiyeli çok yüksek bir ekip. Vitesi yükselttiklerinde onların seviyesine çıkabilecek bir takım görünmüyor. Son haftalarda öyle bir seviyeye geldi ki rakiplerine, 'Acaba maça ortak olabilir miyim' diye düşünebilecekleri bir saniye bile zaman bırakmıyorlar. Sahanın her yerindeler. Hem alana hem zamana hem de topa hükmediyorlar.
Konyaspor, 'Ben rakip kaleye gidip pozisyon bulabilirim' düşüncesinde ancak maç G.Saray lehine 3-0 olduktan sonra erişebildi. Çünkü Galatasaray istediğini elde edene kadar Konyaspor'un kendi yarı sahasına geçmesine bile müsaade etmedi dersek yanlış bir şey söylemeyiz. G.Saray'da formunun zirvesinde olan oyuncular var.
"BUNA RAKİP DAYANMAZ"
Osimhen, Torreira, Davinson Sanchez, Abdülkerim muazzam oynuyorlar. Uzun zamandır dinlenen Mertens, Konya'da bulduğu şansla yine kendini gösterdi. Sallai, Jakobs, Lemina gibi isimler de takıma öyle katkı sağlıyorlar ki sanki çok uzun süredir bu takımın 11 oyuncusu gibi sahada yer alıyorlar. 'Bu güneşe kar dayanmaz' sözünün futboldaki karşılığı, 'G.Saray'ın bu oyun temposuna ve formuna rakip dayanmaz' cümlesi olur.
G.Saray finalleri çok iyi oynayan bir takım. Hedefin ışığı göründüğü andan itibaren olan potansiyellerini çok iyi bir kalite ile sahaya yansıtıyorlar. Bu, oyuncuların yeteneklerinden ve yüksek futbol karakterlerinden kaynaklanıyor. Elbette diğer yandan da Okan hoca gibi başarılı ve değerli bir teknik adamın yönetebilme üstatlığı farkını gösteriyor.