Beşiktaş'ta oynadığım ilk sezon bittiğinde, 2000'de, Fransa'ya geri döndüm. Boynumda bir kitle hissettim. Biraz canım yandı. Gün geçtikçe bu kitle büyümeye başladı. O sırada Olimpik Marsilya ile kontrat imzalamıştım. O takım için fiziksel testlere girdim, testlerde bir sorun yoktu. O sırada boynumdaki kitlenin büyüklüğü golf topu kadar olmuştu. Doktorumla konuştum, operasyona girdim. Sonra kitle laboratuara gitti, üç hafta sonra, şubatta kas kanseri olduğumu öğrendim. Bunun anlamını bile bilmiyordum çünkü sağlıklı hissediyordum ama doktor bana radyoterapi ve kemoterapiye gireceğimi söyledi.
'Eğer hemen tedavi uygulamazsak çok hızlı ilerler ve altı ay sonra hayatta olmayabilirsin,' diyorlardı. Çok korktum. Hastaneye yattım, kemoterapi ve radyoterapiye başladım. Altı ay boyunca hastanedeydim, her sabah 08.00'de gidiyor, akşam 20.00'e kadar kalıyordum. O sırada Beşiktaş, benim kulübümle irtibata geçmişti, benim tekrar takıma geri dönmemi istiyorlardı. Doktora bu tedaviyi bir yıl uygulayamayacağımı, altı ay içinde tekrar antrenmana çıkmak istediğimi söyleyip duruyordum. Doktor bana artık futbol oynayamayacağımı söylüyordu. Tedavi çok ağır geçti. Bir hayvan gibiydim, mesela senin parfümünün kokusunu hissediyorum şu an, sen şimdi git, akşama ben buraya geleyim, senin burada olduğunu anlayabiliyordum. Ama hiçbir tadı hissetmiyordum. Boynuma hâkim olamıyordum, kendiliğinden düşüyordu. O zamanlar çok korkuyordum.