Spor Toto Süper Lig'in 11. haftasında sahasında Galatasaray'ı konuk eden ve karşılaşmadan 2-0 galip ayrılan Trabzonspor, liderliğe yükseldi. Özge AYDIN /SABAH İNTERNET AHMET ÇAKAR: Sabotaj! (SABAH) Koskoca maçta iki çok kritik pozisyon var. İlki Milli Takımımızın değişmez stoperi Servet'in yaptığı kabul edilemez hata. Diğeriyse Pino'nun çok rahat topa vuramaması. İşte bu iki kritik olay belki de Galatasaray'ı lig yarışının dışına attı. Önce Servet'ten başlayalım. Topu rahatlıkla alabilirdi, almadı ve Engin'e kaptırdı. Sonra Engin'i takip edebilirdi, etmedi. Ayaklarına atladı. Adama vursa penaltı olacak. Engin zıplayarak kurtuldu ve Umut'a golü attırdı. Geçen haftalarda Servet ve bazı arkadaşlarının Rijkaard'ı sabote ettikleri söylenmişti. Asıl sabotaj dün geceydi. Tabi ki bilerek ve isteyerek değil ama futbolun temel doğrularına ihanet edercesine takımına golü yedirdi. Gelelim Pino'ya. Takımı golü yedikten hemen sonra öyle bir gol kaçırdı ki buna da inanamıyoruz. En yakınındaki rakip 5 metre uzağında. Topu görerek alıyor ama ıskalıyor. Trabzon'a gelince... Çok koşuyorlar. Rakibe pres yapmayı, alan daraltmayı alışkanlık haline getirmişler. Bunda da çoğu zaman başarılı oluyorlar. Avni Aker'de Üç Büyükler'i çatır çatır yendiler. Bu da şampiyonluk yarışı için hem puan avantajı hem de moral demek. Halis Özkahya için maç potansiyel olarak zordu. Ama kim ne derse desin ben Halis Özkahya'yı beğendim. Birkaç hata yaptı ama zorluk derecesi yüksek böylesine bir maç için yönetiminden dolayı hakemi kutlamak lazım. Ama aynı şeyi yardımcısı için söyleyemeyeceğim. İkinci yarıda Galatasaray'ın çok önemli bir atağını manasız bir şekilde ofsayt diye kesti. METİN TEKİN: Misi orada olmaz (SABAH) Tatsız, tuzsuz, futbolsuz koskoca bir ilk yarı oynandı Avni Aker'de... Üretkenlikten uzak bu futbolu iyileştirmek adına kenardan hangi değişiklikler yapılabilir diye düşündüm. Trabzonspor kulübesinde Alanzinho ve Yattara, oyunu değiştirebilecek isimler olsa da ilk hamleler Galatasaray'dan geldi. Hagi, önce Barış'ı, sonra da Kewell'ı sahaya sürdü. Barış ile daha çok öne doğru oynayacağını sanıyorsa yanılıyordu; yanıldığı da ortaya çıktı. Kewell'ı kenarda gördüğümde Hagi'nin Elano'yu çıkarıp 4-2-3-1'e döneceğini düşündüm. Böylece Misimoviç'i hücum zenginliği yaratma adına daha etkin kullanabilir diye geçirdim aklımdan. Ama Hagi Misimoviç'i çıkarıp Kewell'ı o bölgeye aldı. Oyuncu değiştirdi ama oyun yapısı eskisi gibi kaldı. Misimoviç'in oynadığı yeri, hele bu kurguda anlayamıyorum. Herhalde 'Nerede oynamak istemezsin?' diye sorsak ilk söyleyeceği yer 'Sol kenar' olacaktır. Misimoviç'i orada kullanacaksınız, ikinci yarıya başlatmayın, hatta hiç oynatmayın. Dün gecenin galibi Trabzonspor'a gelince... Her zaman bahsettiğimiz isim olarak hücum zenginliği sahaya performans olarak özellikle ilk yarıda pek yansımadı. Ama iki takımı kıyasladığımızda Trabzonspor çok daha yakındı galibiyete. Hem kadrosu hem de oyun anlayışıyla. Kulübeden oyunu değiştirecek bir tek Yattara'yı kullandı Şenol Hoca. Büyük fark yaratmasa da, bir hareket getirdi Yattara... Engin'in inatçılığı ve Servet'in büyük hatasıyla ilk golü bulduktan sonra Jaja-Ceyhun değişikliği orta sahayı tutmak içindi. Uzatmalarda yine Engin'in getirdiği topta Umut ile ikinci golü bularak istedikleri üç puanı ve özledikleri liderliği aldılar. EBRU KILIÇOĞLU: Bir as üç papaz (SABAH) Eşitlik... İlk düdükten itibaren maç bu izlenimi veriyor. Bir kere hocaların niyeti eşit: 'Önce tedbir, sonra gol' demişler. İki taraf da oyunu kendi tarafından ileri presliyor ilk 15'te. Orta saha oyuncuları defansa da destek vermeyi hedefledikleri için bu ikili itişme ortada sıkışan bir oyuna dönüşüyor. Her iki takım da birbirinin forvetine karşı temkinli davranmış, önlem almış. Bu da oyundaki 'tehlikeli pozisyon' sayısını baltalıyor... Pozisyonlar var. Eşit olan bir nokta daha var. O da güç dengesi. Trabzon, bu sezon puan tablosunda kendisini üst sıralara taşıyan hızını maça yansıtamıyor. Bunda, hızlı çıkan kanatlarına, Hagi'nin önlem almasının etkisi var. Galatasaray'sa önceki haftalara göre daha derli toplu ama orta sahası 'önce savunalım' dediği için zaten kısır forvetini besleyemiyor. Bu nedenle oyun sıkışıyor, sıkıştıkca da sıkıcılaşıyor. Belki 78'te Barış'ın son çizgiden çevirip Pino'nun önüne attığı topu Kolombiyalı ıskalamamış olsa durum tekrar başa saracak, 'eşit' olacak. Ama olmuyor. 83'te Onur'un elinden kaçırdığı top Galatasaray için bir heyecan oluyor ama defansta sıkışan Kewell dışında topu ağlara yollayacak adam yok. Kalan dakikalarda yoğun baskı Galatasaray'dan ancak gol Umut'tan geliyor. Bitiş düdüğünün ardından Avni Aker'de kolbastıyla sadece üç puan değil, 5 maçta 15 puanla gelen liderlik de kutlanıyor. Galatasaray ise İstanbul yolculuğunda 'Bu 10 puan fark nasıl kapanır' hesabıyla baş başa... RIDVAN DİLMEN: Trabzon devam, G.Saray soru işareti (SABAH) Mecburiyetten de olsa, karşılaşmaya kısır bir kadroyla çıktı Galatasaray... Kadıköy'de Fenerbahçe karşısındaki oyun formatının aynısı Trabzon'da da uygulandı. Kadıköy'e göre sadece, sol bekte Hakan Balta'nın yerine Insua değişikliği vardı. Trabzonspor takımında, Selçuk'la Colman'ın önünde oynayan dört oyuncudan Umut'un her maç müthiş bir iştahı var. Araştırmacılığı var. Attığı gollerle semeresini de aldı zaten. Colman- Selçuk ikilisiyle, Umut'un arasında oynayan, Jaja-Engin-Burak üçlüsünün ise ortası yok. Oyun içerisinde ya çok iyi oynuyorlar, ya da çok kötü oynuyorlar. Dün kötü oynadıkları bir gündü. Zaten Şenol Güneş hoca da, Burak'ın yerine Yattara'yı alıp takımın yaratıcılığını biraz daha artırmak istedi. Trabzonspor, evinde Üç Büyük takımla oynadığı maçların hepsini kazandı. Bu büyük bir avantaj. Sadece kendileri puan almadılar, bunun dışında önemli rakiplerinin puan hanesine de eksi yazdırdılar. Galatasaray'ın sıralamada önünde bu kadar takım varken, önemli yıldızları dönse de işi çok zorlaştı. Trabzonspor ise 'Artık ben bu işin ciddi adayıyım' dedi. LEVENT TÜZEMEN: Oyun zekası önemli (SABAH) Galatasaray, teknik heyetinin ve Servet'in ortaklaşa yaptıkları hatalar sonucu sabaha kadar berabere bitecek maçta üç puanı Trabzonspor'a hediye edip liderlik koltuğuna oturttu. Kısır ve pozisyonsuz düelloda Trabzonspor kazanma adına, Galatasaray'a göre daha istekli ve daha yürekliydi. Maç da, Trabzon kitapçığında, 'Galatasaraylı dostlarımızı en iyi şekilde ağırlamak ve 3 puanın sahibi olmak istiyoruz' diyen Trabzonspor'un beyefendi başkanı Sadri Şener'in kalbine göre sonuçlandı. Trabzon golü attığında Emre Çolak oyuna girmemişti. Maçı döndürmek için Galatasaray'a gol gerekiyordu ve takımın doldur boşalt oynayacağı belliydi. Pino'nun yanına takviye gerekirdi ve bu isim yüksek toplara kafa vurabilecek Mehmet Batdal olmalıydı. Batdal girer, Pino orta yapmak için kanada geçerdi. Doldur boşaltlarda geriye yaslanan Trabzon'da Egemen-Giray ikilisi yüksek topları çok rahat karşıladı. Bir gerçek var; Arda ve Baros olmadan Hagi'nin Galatasaray'ı kazanmaya değil hep kaybetmemeye.oynar. Antalya maçındaki gibi top Servet'in kafasına oturur ya da Pino bomboş vurursa Galatasaray şansına kazanır. Rijkaard, 'Biz her zaman zeki oyuncuları tercih ederiz. Futbolu zeki oyuncularla oynamak önemlidir' dediğinde bu mesajı oyuncular 'hakaret' olarak algılamıştı. Şimdi başkan Adnan Polat'a soruyorum: Galatasaray oyun zekası yüksek oyunculardan kurulu bir takım mı? BÜLENT TULUN: Gerisini düşünün (FOTOMAÇ) Hiç sürpriz olmayan bir kadro ve taktik anlayışla bir anlamda Hagi klasiği ile oyuna başlayan G.Saray, Catenaccio'dan uyarlamasından vazgeçmedi. Orta sahayı oyunun beyni olarak kabul edersek, bu alanda 4 oyuncu ile basan, kanatları da 2'şer oyuncu ile kapatan G.Saray, ilk yarı rakibine oyununu kabul ettirdi. Gezgin Pino forvette o kadar yalnız kaldı ki her pozisyonda olur olmaz şutlar atmak zorunda kaldı. Trabzon rakibinin oyun planını iyi bildiği için kalabalık orta sahayla cevap verdi. Colman'ın iyi gününde olmaması pas hatalarını çoğalttı. İlerde Umut ve Jaja topla buluşturulamayınca ortaya sonuç vermeyen akınlar çıktı. 2. yarının ilk 10 dakikasında 2 değişiklik yapan Hagi, hem adaletli hem de cesur bir hoca olduğunu bir kez daha gösterdi. Uzun süre Rijkaard'ın 75'ten sonra yaptığı beyhude değişikliklere seyirci kaldıktan sonra, Hagi'nin bu cesur atakları G.Saray'da pozitif bir etki yaratıyor. Cılız Trabzon ataklarında da gördüğümüz gibi, top bloke etme problemi devam eden kaleci Ufuk bu açığını bir an evvel kapatmalı. Servet'in lüzumsuz aşırı kendine güveni sonucu yenen gol zaten gol atanın galip geleceği bu maçı Trabzonspor lehine çevirdi.Tarihinin en kötü ilk yarısını geçiren G.Saray'da işler neden böyle olduğunu masaya yatırmadan önce 8'er milyon euro bonservisli Misimovic ve Elano'ya bakmak sanırım yeterli olacaktır. 2005-6 senesini şampiyonlukla tamamlayan G.Saray, o sezonda 34 maçta 19 puan kaybetmiş ve 83 puan yapmıştı. Şu anda 11 maç sonunda kayıp puan sayısı 17... Varın gerisini siz düşünün... ZAFER ERTEM: Bu yıl bitti (FOTOMAÇ) Galatasaray'da Hagi ile bir şeylerin değiştiği kesin. Öncelikle disiplin ve mücadele faktörü ön planda artık. Ama zirvede iddialı olabilmek için bu kesinlikle yeterli değil, Hagi bu takımın ne yapıp yapıp fizik kondisyonunu yükseltmek zorunda. Ardından sakat yıldızlar Baros ve Arda sahalara dönerse G.Saray ondan sonra belirgin bir ivme kazanabilir ama şampiyon asla olamaz. Kimse kimseyi kandırmasın umutlandırmasın. Hagi'de bugünden itibaren gelecek yılın takımını hazırlamaya başlasın. Dün aslında G.Saray, Trabzon'a oranla daha baskılı daha galibiyete yakındı gole kadar. Ama bir takımın asıl golcüsü olmayınca son vuruşlardan sonuç çıkmıyor, çakma golcüler Pino ve sonradan giren Kewell'in elinden gelen de bu kadar doğrusu. Bal yapmaz arı misali sürekli saldıran G.Saray aradığı golü bulamayınca şuursuzca açıldı bu kez savunmasında da önemli hatalar yapmaya başladı. Trabzon'un golü de böyle geldi zaten. Umut'un uzatmada attığı ikinci gol Trabzon adına işin balı kaymağıydı. Bu gol, Trabzon'u zirveye taşırken G.Saray'ı da sorunları ile baş başa bıraktı. HAKAN DİLEK: Maçı yaşamak (FOTOMAÇ) Galatasaray öyle iyi kapatıyor ki bordomavililer ceza sahasının 20 metre kadar önüne kadar geliyor ve tekrar topu çevirmeye başlıyorlar. Ve 70. dakika böyle bir maçta, hepi topu '2' kornerle geçiliyordu. Bu dakikalardan sonra biraz daha hareketlendi ortam. İki takım da jokeyi tarafından dizginleri tutulmuş atlar gibiydi. Trabzonspor Yattara, Galatasaray Kewell kartını oynadı bu kez. Ve sahada geniş boşluklar, onların oyunu kanatlara taşımasıyla doğdu.. Bu karşılaşmayı takımın o ana kadar ki dikkatinden kopan oyuncuların hataları belirleyecekti. Ve Trabzonspor karşısında bir kez daha gördük ki maç 'maça hazırlananlarca' değil 'yaşayanlarca' kazanılıyor. CENGİZ TOKGÖZ: Hagi'nin ikramı (FOTOMAÇ) Trabzonspor sağlam adımlarla hedefe ilerliyor. Bordo-mavililer, favori çıktığı maçta G.Saray'ı eliboş çevirdi ve zirveye yükseldi. Engin-Umut işbirliği, Trabzonspor'u zirveye çıkarmakla kalmadı, son şampiyon Bursaspor'u da zirveden alaşağı etti. Maç sonunda santrada tribündekilerle kolbastı oynayan bordo-mavili oyuncular, rakiplerine 'Beni hesaba katmayan yanılır' mesajı da yolladı. Bu arada tıklım tıklım dolu Avni Aker Stadı'nın tribünlerinin ancak bordo-mavili futbolcuların zorlamalarıyla bağırıp çağırmaları ilginç idi. Bu stad, ne tiyatro, ne de sinema. Her zaman yazıyorum, bir takımın en büyük desteği tribünlerdir. Orası suskun kalırsa, sahadakiler sudan çıkmış balık gibi olur. Önemli olan geleneksel 61. dakika ve gol sonrasında bağırmak değil, 90 dakika gönül verdiğin takımın arkasında durmaktır. Böyle olursa, şampiyonluk hasretine son verirsin. Trabzonspor akıllı ve inatçı oyunu ile galibiyeti hak etti. G.Saray ise 1 puan düşüncesinin kurbanı oldu. Bu Trabzon, Bursaspor maçı için de güzel bir moral depoladı.