Hem İslam aleminde hem de Hristiyanlık 'da kutsal kabul edilen yedi uyurların 300 yıl uykuda kaldığı mağara olarak bilinen Ashab-ı Kehf mağaraları yerli ve yabancı turistlerin akınına uğruyor. Mağaraları diyoruz çünkü farklı yerlerdeki mağaralar Eshab-ı kehf mağarası olarak kabul ediliyor. Yedi uyurların hikayesi ise şu şekilde:
Ashab-ı Kehf Yedi Uyurlar veya Yedi Uyuyanlar, (Kur'an'da Ashab-ı Kehf, Eshâb-ı Kehf). Hem İslam'dan hem de Hıristiyanlık'ta var olan bir hikâyedir.
Geleneksel anlamda hikâyeye göre Ashab-ı Kehf denilen gençler, bugün yeri konusunda çeşitli rivayetler bulunan Efsus şehrinde yaşıyorlardı...
Bunlardan altısı sarayda görevli, hükümdara yakın kimselerdi ve hükümdarın müşavere heyetindeydiler (Roma İmparatorluğu). Onun sağında ve solunda bulunurlardı. Sağındakiler Yemliha, Mekselina ve Mislina idi. Bunlara “Ashab-ı yemin” denmiştir. Hükümdarın solunda bulunanlar ise, Mernuş, Debernuş ve Şazenuş'tur. Bunlara da “Ashab-ı yesar” denmiştir.
Hükümdar onların eski günlerine dönmeleri için zaman tanıdı. Gençler de inançlarını korumak için şehre yakın bir dağ yönüne gittiler.
Çobanın köpeği Kıtmir de onlara katılıp arkalarından takip etti. Dağa yaklaştıklarında çobanın gösterdiği bir mağaraya girdiler. Mağarada dua ederek merhamet dilediler. (İslam dininin kutsal kitabı Kur'an'daki Kehf suresinin 10. ayetinde bu kişilerin duaları belirtilir.)
Ne kadar süre uyudukları tam olarak bilinmemekle birlikte Kehf suresinde bu süre 309 sene olarak belirtir.
Ashab-ı Kehf, uyandıklarında ne kadar zamanın geçmiş olduğunu bilemezler. Uykudan kalkmaları, birbirleriyle konuşmaları ve içlerinden birini şehre göndermeleri Kur'an'da geçer.
Şehre gidip yiyecek getirecek kimsenin (Yemliha’nın) elbise değiştirerek halini kimseye bildirmeden gidip gelmesini uygun görürler. Yemliha, şehre geldiğinde çok değişmiş bir hayat bulur. Farklı yorumları mevcut olan bir hadiseyle geçen zamanın farkına varır ve o zamanın hükümdarının yanına gider.
Bunların dışında bazı kişiler Ashab-ı Kehf'in Mehdi geldiğinde uyanıp ona katılacağını ileri sürmüştür.
250 yılları civarında Dakyus (Dakyanus veya Decius) adlı bir kral'ın yönettiği putperest bir ülkede 7 genç Hristiyalık'la suçlanır. İnançlarını değiştirmeleri için bir süre verilir fakat, onlar dünyevi eşyalarını bırakıp dağa ibadet etmeye giderler.
Putperestliğe karşı bu tavrı gören kral öldürülmelerini emreder. Gençler ve köpekleri mağaraya sığınırlar. Kral mağaranın girişine duvar örülmesini emreder. Yedi Uyurlar yıllarca burada kalırlar.
Uzun yıllar sonra, (genelde 379-390 yılları) ağıl yapmak isteyen bir çiftçi mağara girişini açar ve Yedi Uyurlar'la karşılaşır. Şehir'de haçlı bir sürü bina görüp hayrete düşerler. Dakyus zamanında kalan altınları harcamaya çalıştıkları zaman Psikopos'un karşısına çıkarılırlar. Hikayelerini dinleyen psikopos bunun bir mucize olduğunu söyler.
Sürümü ise Kuran'da ki Kehf suresinde(18. sure) anlatılanlara benzemektedir. Bahsi geçen kişiler Philedelphia (Bugün Ürdün'deki Amman şehri) şehrinin soylularıdır. Liderleri Maximillian (Yemliha), o sırada şehri ziyaret eden Roma İmparatoru "Haderanius" (Hadrian)'a başkaldırır ve put tanrıları inkar ederek sadece Nuh'un, Musa'nun, İbrahim'in ve İsa'nın Tanrı'sının tapılamaya değer olduğunu söyler. İmparator idam edilmelerini emreder.
Kapatıldıkları zindandan kaçarlar ve sığınacakları bir mağara bulurlar. Yedisi ve bir köpek (Kitmir veya Kıtmir) mağarada uyuya kalırlar. Bu mağaraya gelen askerler şaşırmış ve isteri içinde geri dönerler. Bunun üzerine komutanları mağara girişinin taş ve harçla kapatılmasını emreder. Yedi kafir'in buarada ölüme terkedildiklerini anlatan bir levha bırakarak giderler.
300 yıl kadar sonra uyandıklarında, Maximillian'ı şehre yiyecek almak üzere gönderirler. 300 sene önceki paradan şüphelenen fırıncı onun bir hazine bulduğunu zanneder ve bunu kendisiyle paylaşmazsa onu ele vereceğini söyler. Askerler gelir Maximillian'ı yetkililere götürürler. Yetkililer ilk önce ona inanmasalarda daha sonra ikna olurlar ve bunu bir mucize sayarlar.
Yedi uyurların birkaç değişik sürümü bulunmaktadır. Bunlardan birinde kaçan beş genç vardır, yolda bir çoban ve çobanın Kitmir adındaki köpeği de bu beş gence katılır. Çoban onları saklanmak üzere bu mağaraya götürür. Başka bir sürümde ise çoban bu yedi genç ve köpeğin bulunduğu mağaranın yerini kralın askerlerine göstermiştir.