Amerika Birleşik Devletleri'nin başkanlık yarışında en çok konuşulan aday Donald Trump, en çok konuşulan konu ise adayların Müslümanlar'a bakışı.
Trump her açıdan irrite edici bir aday. Her lafı bir pot, her konuşmasından kabalık, nefret akıyor. ABD'de yaşayan tüm Meksikalıları tecavüzcü ilan etmekten, engelli bir gazetecinin taklidini yaparak dalga geçmeye uzanan berbat bir sicil sahibi kendisi. Sahip olduğu kişisel serveti ile her şeyi ama en çok da küstahlığı satın alabileceğine dair inancı Trump'la ilgili sorunun sadece siyasi görüşleri değil, insani özellikleri de olduğunu açıkça gösteriyor.
Şu an Trump'ı eleştirmek kolay, rahatlatıcı, cool. Savunulacak hiçbir tarafı olmayan, her sözü ile nefret suçu işleyen, her yanından sevimsizlik akan Trump'ı linç etmek şu anda trend.
Peki ABD'de veya Avrupa kamuoyunda Trump'ın başarılı olmasını sağlayan atmosferi oluşturan, Trump'tan çok daha sinsi kurumları, kişileri, yayınları eleştirmeye sıra gelecek mi?
ABD'nin güya liberal medya kurumlarının tekrar tekrar ürettiği İslamofobi'yi kınamaya, ABD'de ve Avrupa'da Trump kadar açık olmasa da İslamofobi'den beslenen siyasetçilerini deşifre etmeye sıra gelecek mi?
Örneğin bir yandan Trump ile dalga geçerken, diğer yandan Merkel'i "özgür dünyanın şansölyesi" sıfatı ile yılın insanı seçen Time dergisinin iki yüzlülüğüne sıra gelecek mi?
Türkiye'nin AB adaylık sürecini gururla engelleyen ve Türkiye'nin AB adaylığına sadece ve sadece dini gerekçeler ile karşı çıkan bir siyasetçiye bu payenin verilmiş olması tuhaf bulunacak mı? Filistinli mülteci bir kızı ağlatan, Suriye meselesinde en başından beri Esad rejimine örtük destek veren bir politika izleyen bir siyasetçinin bu şekilde onurlandırılması sorun olacak mı? Muhtemelen olmayacak.
Ceren Kenar/Türkiye