Yani nereye yol almak ister bir ana muhalefet lideri böyle bir çamur dili yöntem olarak benimseyerek? Bir kitle var, evet CHP içinde, hem Kurultay'da görüldü o, hem grup toplantısında, onlar kürsüdeki adam küfrettikçe cuşu huruş içinde sesler çıkarıyorlar. Acayip bir tezahürat oluşuyor orada. Bir tür tamtam coşkusu.
Ama Türkiye ne o kurultay salonlarına gelenlerden ibaret ne de grup toplantısına katılanlardan. Hiç düşünmüş müdür "bay" Kılıçdaroğlu, naklen canlı yayınlanan küfürnamelerinin, ekrana bakan insanların gönül dünyalarındaki yansımasını? Ya Başbakan Davutoğlu gibi milyonlarca insan da aynı şeyleri kendisine misliyle iade ediyorlarsa...
İki şey aklıma geliyor:
Bir: Kılıçdaroğlu, yüzde 25'lerde tıkanıp kalan CHP'de liderliği ancak tabanla "küfür buluşması" gerçekleştirerek sürdürebileceği kanaatinde.
İki: Kurultay sonrasında CHP Parti Meclisi'nin yeni yapısına yönelik "Partide mezhebi bir klikleşme gerçekleşti" yorumları gözardı edip, gözleri tedavi kabul etmez boyuttaki "Erdoğan karşıtlığı"na kanalize etmeye çalışıyor.
Şunu söyleyebilirim: Değişim vs... Kılıçdaroğlu'nda CHP ile toplum arasında yeni bir iletişim zemini oluşturma potansiyeli hiç mi hiç gözükmüyor. Aksine son Kurultay onun için de sonun başlangıcı olacaktır.
"CHP nereye?" sorusu şimdi çok daha günceldir. Kendi tarihsel çizgisi bakımından "elden çıkma" süreci yaşayan CHP'nin bünyesinden hani deyim yerindeyse "Gerçek CHP" türünde yeni bir oluşumun doğma zamanı gelip geçiyor. Yoksa o ruh da ömrünü tamamladı da, Kılıçdaroğlu'na cenaze merasimini hazırlama misyonu mu düştü?
Ahmet Taşgetiren/Star