Cinayet ve saldırıları "saray gladyosu" adını verdiği muhayyel bir canavara yıkan; aynı zamanda PKK'nın daha sonra başlatacağı terör eylemlerine siyasal zemin sağlamakla görevli olan HDP, Suruç'taki saldırıyı PKK tabanı ile radikal sol örgütler arasındaki kaynaşmayı sağlamak için kullandı. Saldırıyı IŞİD'in Adıyaman hücresi diye tarif edilen yapıdan Abdurrahman Alagöz yaptı ama günün sonunda bu mesele sol radikal örgütler ile PKK komutanlarının devrimci halk savaşı ortaklığını doğurdu. 12 Mart 2016'da dokuz sol örgüt, Duran Kalkan'ın ilan ettiği bildiri altında "Halkların Birleşik Devrim Hareketi"ni kurdu ve sadece AKP'ye değil "TC burjuva devleti"ne de savaş açtıklarını deklare ettiler. Tohum Suruç'ta ekilmişti. 10 Ekim'de Ankara Garı'nın önünde yapılması planlanan DİSK, KESK, Türk Tabipleri Birliği, TMMOB ve HDP'nin katıldığı mitingin saldırıya uğraması da tohumun kök salmasına yardımcı oldu.
PKK ve PYD'nin Rojava üzerindeki egemenliğe kavuşması için Türkiye'de yapılması gereken siyasi tahkimat, sol kesimi, STK'ları "ortak tehdit" algısında birleştirmeyi ve tehditten de ülkenin bugünkü yönetimini sorumlu tutmayı gerektiriyordu. Ankara Garı saldırısı, "ortak tehdit" meselesindeki ortaklaşmayı sağladı. Fail olarak bu kez Yunus Emre Alagöz'ün ismi öne çıktı. İstanbul Taksim'de neden saldırıya uğradık? İlk neden, terör nedeniyle turizmin yara alacağı tartışmalarını soru işareti olmaktan çıkarıp kesinliğe dönüştürmek için. İkinci neden ise IŞİD'e karşı yapılacak Musul operasyonu.
Amerikan derin devletiyle bağları çok su götürür bir isim olan; Barack Obama'nın IŞİD Karşıtı Uluslararası Koalisyon Özel Temsilcisi Brett McGurk'un, 6 Mart'ta ilan ettiği "Musul'u kurtarma operasyonu" ile ilgili olarak yeni üs haberleri İstanbul saldırısından sadece 2 gün sonra ajanslara düştü.
Bu operasyonu garip yapan ise şu: Suriye'deki IŞİD varlığı, etrafına sorun saçan bu ülkenin en önemli anomalilerinden biri iken normalde bu operasyonun Rakka'ya yapılması gerekir. Musul'a operasyon, Irak'taki IŞİD'lileri Suriye'ye kaçmaya teşvik etmek demektir. Suriye, IŞİD'in anavatanı haline geldiğinde bu durum Suriye muhalefetini etkiler, Beşar Esad'ı etkiler, Baas rejimini etkiler, seçenekleri "Suriye'nin bölünmesi" ya da "Baas rejimine etnik ve mezhebi katliam yapma hakkı dahil her türden tedbiri alarak düzeni sağlama hakkı verilmesi" olmak üzere ikiye indirir. Batılı ve İsrailli mahreçlerin Suriye'nin bölüneceğini, bölünmesi gerektiğini ileri sürdüğü bugünlerde, bölünmeden en iyi payı elde edecek olan PKK-PYD'nin örtülüp IŞİD'in öne çıkarılması hiç şaşırtıcı değil.
Türkiye'nin Suriye'nin bölünmesine karşı olduğu da sır değil. Taşları verdim, boşlukları siz doldurun.