Ülkemiz sadece kendi tarihinin değil dünyanın bugüne kadar gördüğü en büyük, en can yakan felaketlerinden birini yaşıyor. 10 ilimizi etkileyen, binlerce insanımızı kaybettiğimiz Kahramanmaraş depremi tüm Türkiye'yi tek vücut haline getirdi... Ülkemizin bütün insanları kalpleriyle, ruhlarıyla, yardımlarıyla orada... Yaraları devletle birlikte vatandaşlarımız da hızla sarmaya çabalıyor...
Ama bir de, bu can yakan afetin ortasında vicdanları bir kenara bırakmadan, sırf halkımız haber alsın diye canla başla çalışan gazeteciler var... İnsan olmanın inceliğiyle mesleklerini icra etmenin dengesi arasında gözyaşıyla çalışıyorlar.
Turkuvaz Medya da; Sabah gazetesi, atv ve a Haber'in muhabirleriyle ilk andan itibaren deprem bölgesinde. Bölge muhabirlerimizin bir kısmı da depremzede... Yani yakınları, aileleriyle depremi bizzat en ağır şekilde yaşayanlardan...
Acılarını içlerine gömüp mesleklerini icra ediyorlar... Muhabirlerimiz, haberlerine yansıtamadıkları izlenimlerini, duygularını, vicdan ve meslek dengesini SABAH Pazar'a anlattılar...
MEHMET BONCUK (Sabah Muhabiri / Gaziantep)
"ÖLECEKSEK, ALLAH'IN EVİNDE ÖLELİM DEDİK"
İkinci günde gece geç saatlere kadar enkaz bölgesinde haber takibi yaptıktan sonra bir camiye girdik. Cami imamı ve cemaatin de yardımıyla su ve yemek bulup caminin kapılarını açtığı insanlara ikram etti. Ben de haber ulaştırma konusunda bana yardım eden kardeşimle birlikte bir tabak makarna yeme fırsatı buldum. Depremden 36 saat sonra ancak suyu olan tuvalet bulabildik. Binalara girmeye de korkuyorduk ama o gün 'Öleceksek de Allah'ın evinde ölelim' diyerek camiye sığındık.