Başarılı bir senaryo ve içerdiği renkli karakterler sayesinde bu diziyi herkes çok sevdi. Kış aylarında iş çıkışı eve ve birbirinden heyecanlı dizilere yetişme telaşı yaşadık. Bugünlerde yavaş yavaş hepsi tatile girmeye başlasalar da, tekrar bölümleri seyretmek için yaz boyunca fırsat bulabilirsiniz. 'Ne anlıyorsun bunlardan' diyenlere inat işte dizi kahramanlarından öğrendiklerimiz...Elif Öksüz/COSMOPOLITAN Belki hiçbir dergide Şahika, Cem, Fatoş, Yaprak, Tanrıverdi veya bir Burhan Altıntop gibi tipler yok ama yaşananlar bazen o kadar tanıdık oluyor ki, kahkahalarla gülmemek imkansız hale geliyor. Bırakın dergiciliği, her işyerinde değişik tarzlarda insanlar buluşabiliyor. Sabahtan akşama kadar ve hatta bazen hafta sonları birlikte olduğunuz bu insanları, ailenizden daha çok görüyorsunuz. Bazen işinizden bunaldığınızda can simidi olan iş arkadaşlarınıza tahammül edemediğiniz anlar da olabiliyor. Bizce bu diziden alınacak en güzel ders, iş arkadaşlıklarının belli bir seviyesi olması gerektiği. Samimiyet dozajınızı ne kadar iyi ayarlarsanız, ofis ortamı içinde o kadar iyi vakit geçirirsiniz. Bu ayarlamadan patronunuzun da memnun olacağından emin olabilirsiniz. ATV’nin sevilen dizisi Benim Annem Bir Melek’in kahramanları Ece ve Çetin birbirlerini severek evlenmişlerdir. Evliliğinde hiçbir pürüz olmadığını düşünen Ece, kayınvalidesi Neriman Hanım’ı tanımaya başladıkça neyle karşı karşıya olduğunun farkına varır. Gelininin hiçbir yaptığını beğenmeyen kayınvalide, bir yandan da tüm ailesine kol kanat germeye çalışan tipik bir Türk kadınıdır. Şimdi şöyle bir düşünün: Şimdiye kadar birlikte olduğunuz kaç erkeğin annesiyle canciğer kuzu sarması oldunuz? Veya şimdiki sevgilinizin annesini çok mu seviyorsunuz? Elbette kimseyi sevmek zorunda değilsiniz. Ama eğer sevgilinizle ortak bir gelecek kurmayı düşünüyorsanız, kendinizi onun ailesine sevdirmelisiniz. Bir erkeğin annesini ne kadar ciddiye aldığı, onun düşüncelerine ne kadar önem verdiği kişiden kişiye değişiklik gösterir. Siz en iyisi hiç riske girmeyin. Özellikle annesiyle birlikteyken en şirin halinizi takının. Kim bilir belki bir gün sevgilinizle aranız bozulduğunda annesinin hakemliğine bile ihtiyaç duyabilirsiniz. Usta oyuncu Uğur Yücel ATV’nin en başarılı yapımlarından Canım Ailem’de 45 yaşına kadar hayatında hiçbir sorumluluk almamış olan Samim’i canlandırıyor. Samim, kızkardeşi ve eniştesinin ölümü üzerine üç yeğeninin bakımını üstlenir. Böylece yerleşik bir hayata geçtikten sonra taşındığı mahallede yıllar önce terk ettiği nişanlısı Meliha’yla karşılaşır. Aslında bu tip şeyleri etrafımızda çok duyuyoruz. Aldığı darbeyi unutamayan insanlar, yıllar sonra onlara o acıları yaşatan karşı cinsi gördüklerinde ya aslan kesiliyorlar, ya da geçip gidiyorlar. Herkesin acısını yaşama şekli var. Bazıları unutup önüne bakmayı tercih ederken, bazıları kinini içinde büyüttükçe büyütüyor. İşte bu diziden kendimize çıkardığımız pay: Belki siz de Samim gibi maceracı birine kapılıp gittiniz ve onda aradığınızı bulamadınız. Ama o yıllar sonra karşınıza daha oturaklı bir birey olarak çıktı. Size yeniden ilgi göstermeye başlamış ve tamamen değişmiş bu adama bir şans daha verecek misiniz? Bizce, çaresizlikten bir zamanlar sevdiğiniz erkeğe sarılmak yerine her şeyi geride bırakmış bir kadın olarak yalnız olmayı seçebilirsiniz. Makedonya’da 1900’lü yılların başında geçen dizi, güçlü oyuncularıyla dikkat çekiyor. Olaylar Sütçü Ramiz Efendi’nin ailesi etrafında dönüyor. Ailenin üç kızından biri olan Zarife, köy okulunun öğretmeni olan Aleks’e aşık olur. Fakat Zarife Müslüman, Aleks de Hıristiyan olduğundan bir araya gelmeleri çok zordur. Bunun için ölümden dönmelerine rağmen birbirlerinden vazgeçmezler. Hatta Zarife ailesini karşısına almayı göze alıp evlenmek için sevdiği adamla kaçar. 21. yüzyılda da bu tip sorunlarla karşılaşmıyor değiliz. Aileler ne kadar modern geçinseler de, kızları başka bir dinden veya ırktan biri ile birlikte olduğunda kafalarında soru işaretleri oluşabiliyor. Sorun sadece din ve dil farklılığından da kaynaklanmıyor aslında. Delicesine aşık olduğunuz erkek arkadaşınıza annenizin içi ısınmayabiliyor. Siz onunla evlenmeyi düşünürken, annenizin olumsuz tavırlar takınması sizi çileden çıkarabiliyor. Zarife’nin bize verdiği derse gelince; güvendiğiniz bir ilişkinin arkasında sonuna kadar durun. Sizin ilişkiye olan inancınız çevrenizdekileri de eninde sonunda etkileyecektir. İşte paranın ve tutkuların yön verdiği bir aşk hikayesi daha... Aynı mahallede yaşayan Mustafa ile Nazlı birbirlerinin çocukluk aşkıdır. Parasızlık yüzünden bir türlü kavuşamazlar. Mustafa bir spor salonunda kickbox eğitmenliği yapmaya başlar ve orada Belda ile tanışır. Nazlı’dan daha dişi ve tuttuğunu koparan bir kadın olan Belda, ilgisini çeker. Aşk zannedip (biraz da parasının büyüsüne kapılarak) onun peşinden gider ve evlenirler. Tabii ki beklenen olur ve bir süre sonra sorunlar yaşanmaya başlar. Mustafa Nazlı’yı bir türlü aklından çıkaramamaktadır. İşte bu diziden aldığımız derslerin ilki: Beğendiğiniz kişinin sahip olduğu imkanlar sizi etkilemesin. Çünkü bu geçici bir sarhoşluk hali yaratır. Gelelim ikincisine; biz kadınlar boş zamanlarımızı spor salonlarında geçiriyoruz ve bir süre sonra bazı tipler (belki bir spor hocası) dikkatimizi çekmeye başlıyor. Eğer benzer şeyler yaşıyorsanız etrafında bu kadar çok kadın olan bir erkekten size pek hayır gelmeyeceğini unutmayın. İş ilişkisi içinde olduğunuz insanlarla yakınlaşmadan önce de mutlaka iki kere düşünün. Sezona tüm dizilerden erken veda eden ve artık hayatımızdan tamamen çıkan Binbir Gece 2006 yılından beri yayınlanıyordu. Kahramanımız Şehrazat’ın sırf oğlunun tedavi masraflarını karşılaması için patronu Onur’la birlikte olduğunu diziyi hiç izlememiş olanlar bile biliyor. Dizide yaşananlar uzun bir süre köşe yazılarına konu oldu. Şehrazat her ne kadar yaşananları unutmak istese de, geçmişindeki gerçekler bir süre sonra karşısına çıkıyor. Hem de Onur’un ailesine gelin olup herkes tarafından sevilen hayırlı bir evlat olduktan sonra. Ummadığın taş baş yarar misali herkes şaşkınlıktan küçük dilini yutuyor. İşte bir ilişkide hiç yaşanmaması gereken şey: Sevgilinizden ne olursa olsun para almayın. Tamam, Şehrazat Onur’dan parayı aldığı zaman sevgili değillerdi belki ve sonrasında olacakları kestirebilecek konumda değillerdi. Erkek arkadaşınızla aranıza maddi konuları soktuğunuz zaman iş bazen sarpa sarabiliyor. Çok yakın bir zamanda olmasa bile, sonradan sorunlar çıkabiliyor. Hem arkadaşlarınız ne güne duruyor ki? Reşat Nuri Güntekin’in ünlü romanından uyarlanan dizi, 1987’de TRT’de yayınlanmış fakat şimdi olduğu gibi yoğun ilgi görmemişti. Yaprak Dökümü, ana temasını aldığı hikayeden oldukça uzaklaştığı için aslında açıkçası biraz kabak tadı verdi. Ailenin genç kızlarının yaptıkları karşısında babanın düştüğü durumu gördükçe insan üzülmeden edemiyor. Doğal olarak aklımıza hemen kendi ailelerimiz geliyor. Bu yaşa gelene kadar elbette biz de onlardan bir şeyler sakladık. Belki gizli gizli tatile çıktık, belki sevgilimiz olduğunu bile söylemedik. Leyla, ailesini paramparça eden Oğuz’la gizli gizli görüşmeye başladığında bunu tabii ki ailesine söyleyecek cesareti gösteremedi. Hatta iş seyahati etiketi altında sevgilisiyle tatile bile çıktı. İşte öğrendiğimiz ilk şey: “Beni burada kimse tanımaz nasıl olsa” gibi düşünceleri hemen kafanızdan atın. Uzun zamandır görmediğiniz bir tanıdıkla karşılaştığınız anda tehlikeli sularda yüzüyorsunuz demektir. Siz en iyisi yalan söylemek yerine şunu aklınızdan çıkarmamaya çalışın: Anne ve babanızın, karşı cinsle ilgili görüşlerini her zaman dinleyin. “Yok, ben bildiğimi okurum” diyorsanız o zaman önleminizi alın. Planınızı kusursuz bir şekilde yapın, hiçbir şekilde açık vermeyin. Sorulabilecek her türlü soruya uygun bir cevap üretin. En önemlisi ise söylediğiniz yalanı hiçbir zaman unutmayın. Sevgilinizle çıktığınız ama okul gezisine gittiğinizi söylediğiniz tatilden iki yıl sonra “Selin’le Antalya’da ne kadar da eğlenmiştik” gibi cümleler kurmayın. Eğer hafızanız yeterince sağlam değilse, en iyisi sahte anılarınızı kendinize saklayın. İşte çağımızın anne- kız ilişkisine başarılı bir örnek. Kızının İstanbul’da tiyatro okumaya karar vermesi ünlü sanatçı Hümeyra’nın canlandırdığı anne karakterini çileden çıkarıyor. Fakat, anne her ne kadar kızına bu konuda gözdağı vermeye çalışsa da, dayanamayıp onun peşinden İstanbul’a gidiyor. Anne yüreği diye bir kavram boşu boşuna çıkmamış. Belki de hiçbirimiz anne olmadan onların üstümüze neden bu kadar titrediğini anlayamayacağız. Ama anlamasak bile anlayış göstermek de bizim elimizde. Aileniz istemiyor diye hayallerinizden vazgeçmenizi söylemiyoruz. Zaten onları kırmadan ne kadar kararlı olduğunuzu gösterirseniz, onlar da sizi baş koyduğunuz yolda destekleyecektir. İnsan belki komşusunu seçemez ama gözlerini dört açmazsa ölümlerden ölüm beğenebilir. Arkadaşlar gibisi yoktur. Hele hele siz bir şeyleri unutmaya çalışırken yaşananları inatla kafanıza kakmaya çalışanları yok mu! Tıp okumak zaten zor. Eğitim aldığınız hastanedeki doktorlardan biriyle aşk yaşamanız işi daha da zorlaştırabilir. Yaptığınız her şeyin bir karşılığı vardır. Yanlış yaptığınız insanlar bir gün karşısınıza çıkıp size zorluklar yaşatabilir. Aşık olduğunuz erkek gizli bir ajan çıkabilir. Sırlarınızı açıklarken dikkatli olun! Biz bundan bir ders çıkaramadık. Anlayan varsa bize söylesin.