İspanyol fotoğrafçı Lucas Valleccilos, 400 yıllık geleneği nedeniyle kimsenin girmesine izin verilmeyen Geyşa evine girdi ve Geyşaları görüntüledi.
Onların yaşamı dışarıdan gelenlere kapalıdır. Gerçek Geyşaları turistler bir anlık görürler ve gözden kaybolurlar.
Fakat İspanyol fotoğrafçı kimsenin giremediği modern çağın en eski Japon kültürlerinden biri olan Geyşaların arasına girdi ve yaşamlarını görüntüledi.
1920'lerde 80 bin civarında olan geyşaların sayısı 1980'lere gelindiğinde kültürel dezenformasyon ile 10 binlere kadar gerilemiş.
Her önüne gelen geyşalarla vakit geçiremeyeği gibi, bir kişi sırf zengin olduğu ve meşhur çayevlerine müşteri olma hakkı kazandığı için istediği geyşanın hizmetinden yararlanabilecek gibi bir kaide yoktur.
2. dünya savaşından sonra,mağlup olan Japonya'ya ayak basan Amerikalı askerler kendilerini adlarına geyşa denen ve bir ekmek parasına her türlü hizmeti sağlayabilecek kadınların arasında buldular.
Geyşa demek geleneksel Japon sanatlarında usta olmak,kıyafetinin her kıvrımı,saçının her teli,attığı her adımla yürüyen bir sanat eseri olmak demektir.
Geyşa eğitimi çok zor ve uzun bir süreçtir.Japonyada sanatla ilgili öğretiler tamago (yumurta) stili ile yapılır,yani görerek kademe kademe öğrenmek…
2. dünya savaşından önce kızlar çok küçük yaşlarda ya aileleri tarafından geyşa evlerine satılırdı ya da geyşa evinin kendi kızı geyşalık eğitimine hak kazanırdı.