OLKAN ÖZYURT - ERSİN KALKAN / PAZAR SABAH Atatürk'ün az uyuduğu pek bilinmez, İnönü'nün tıraşa verdiği önem de. Peki Fahri Korutürk'ün tambur çaldığını ya da Cemal Gürsel'in maaşını ihtiyacı olan yurttaşa yardım olarak gönderdiğini kaç kişi biliyor, Sunay ile ilgili fıkralar neden çıkmıştı? Özal'ın programcıları alt eden bilgisayar uzmanlığını ya da Demirel zamanı Köşk'e giden tavuk yumurtalarının sırrını bilen var mı? Türkiye 12. Cumhurbaşkanını seçmeye hazırlanıyor. Peki 11 reisicumhuru ne kadar tanıyoruz? Türkiye 12. Cumhurbaşkanını seçmenin arifesinde. İlk defa reisicumhuru halk olarak bizler seçeceğiz. Bunun için de her zamanki cumhurbaşkanlığı seçim atmosferinden farklı bir hava var memlekette. Ama hiç düşündünüz mü acaba önceki 11 reisicumhuru nasıl hatırlıyoruz diye. Siyasi geleneğimiz cumhurbaşkanlarını devletin başı olmaları hasebiyle doğal olarak hep ciddiyetle algılanacak şahsiyetler olarak lanse eder topluma. Siyasi tarih de bu algıyı perçinler. Bu yüzden onların insani yönlerini pek bilmeyiz. Mesela Atatürk'ün uykuya karşı direncini, Fahri Korutürk'ün müzik tutkusunu kaç kişi biliyor? Ya da Cemal Gürsel'in yardımseverliğini. Özal'ın bilgisayar programcılarını şaşırtacak kadar yazılım konusundaki uzmanlığını. Onların bu erdemleri hep gölgede kalır, o devlet ciddiyetinin altında. Oysa ki nihayetinde cumhurbaşkanları da insandır. Yaklaşan seçimleri fırsat bilip Atatürk'ten, Abdullah Gül'e bütün cumhurbaşkanlarının siyasi tarihin dışında, hatıralarda nasıl iz bıraktığını araştırdık. Onların, tarihin tozlu sayfalarında ya da kimi hatıratlarda kalan insani özelliklerini bulup çıkartalım istedik. Her cumhurbaşkanını ya birlikte çalışmış mesai arkadaşlarından ya da görevi boyunca onu takip etmiş gazetecilerden dinledik. İsmet İnönü, Cemal Gürsel, Cevdet Sunay'ı Mete Akyol, Özal'ı başyazarımız Mehmet Barlas anlattı. Fahri Korutürk ve Kenan Evren'i Ali Baransel'den dinledik. Demirel'i Yavuz Donat, Abdullah Gül'ü Hasan Bülent Kahraman yazdı. Atatürk, Celal Bayar ve Ahmet Necdet Sezer'i ise hatıratlardan, kitaplardan ve gazete haberlerinden derledik. İşte Türkiye'nin cumhurbaşkanlarının farklı yüzleri! Atatürk hayvanseverdi, az uyurdu, ince eleyip sık dokurdu İsmet İnönü nezaketi ve diplomasiyi bilirdi Cemal Gürsel yardımsever biriydi Sunay komutanlığını üzerinden atamamıştı ALİ BARANSEL Korutürk randevu sadakatine çok önem verirdi Üniformalı ve üniformasız iki Evren vardı MEHMET BARLAS Özal bizi Çankaya'ya çağırmış. Gittik ve bize yazılımımızda konfigürasyon hatası olduğunu söyledi.' 'Şimdi nereden bulacağız biz, yaptığımız yazılımdaki hataları bulabilecek bir cumhurbaşkanını?' diye ağlıyor işte. Öyle korkusu da yoktu. Bir gün Antalya'da plajdayız. Üzerimizden jetler geçiyor. Hemen 'Nereden geliyor bu jetler' diye sordu. 'Merzifon'dan' dediler. Üssü aradı 'Bir daha turistlik bölgede uçuş yapmayın yoksa ödeneğinizi keserim' dedi. İnsanların fikrini de önemserdi. Bir gün denize giriyorum. Aradı 'Ne yapıyorsun denizde?' dedi. 'Yüzüyorum' dedim. 'Saddam Kuvveyt'e girdi, haritalar değişiyor ve sen yüzüyorsun. Atla gel Ankara'ya' dedi. Ben de 'Bir sürü danışmanınız, komutanınız var' dedim. 'Olsun sen gel' dedi. Yeniliklere çok açıktı, öğrendiklerini de paylaşmayı severdi. Kaç kere gece yarısı aramıştır beni. Köşk'ün protokolünü de yok etti. Çankaya'ya bilgisayarı soktu. Bence dünyayı en iyi izleyen cumhurbaşkanıydı Özal. Celal Bayar iyi bir eş ve hoşgörülü bir babaydı Sezer, kimseleri davet etmedi davetlere de pek gitmedi YAVUZ DONAT HASAN BÜLENT KAHRAMAN O zaman ciddi bir iletişim kapasitesine sahip oluyor Gül. Türkiye Cumhuriyeti devletinin daima biraz soğuk yüzü ve yurttaşa mesafeli tutumu onun döneminde tam zıttı yönde gelişti. Gül'ün sosyal medyayı kullanma hevesi, hatta hırsı bu anlayışının bir sonucu. Bu tutumunda devlet yönetiminde zorunlu olduğunu düşündüğü hesap verme, saydamlık gibi unsurların da muhakkak bir katkısı vardır. Fakat hepsinden önemlisi onun iletişim kurma yetisi ve becerisidir. Kendine kapalı insanların sahip olmadığı bir koşuldur bu. Unutmamak gerekir ki, iletişim aynı zamanda paylaşmaktır. Dönemine bakıldığında Gül'ün bir kültür insanı olarak makamını çok zenginleştirdiğini vurgulayabiliyoruz. Çankaya Sofraları, Kültür Sanat Bilim ödülleri, Liyakat Nişanları onun bu yöndeki çabalarının bir sonucu. Gene yakın dönem cumhurbaşkanlarının içinde kimse bu alanlarda onun kadar çaba harcamadı. Bütün bunlarla Gül gündelik siyasetle uğraşırken dahi onun üstüne çıkabilen, devlet adamı niteliğini somutlaştıran, çok ciddi ve sorumlu ama bir o kadar da içten, yumuşak ve yapıcı bir Cumhurbaşkanı oldu. Bu özellikleri olmasaydı dönemindeki toplumsal dönüşümün bu kadar kolay gerçekleşmesi olanaksızdı.