Türkiye'nin 60 yıllık hayali gerçek oldu. Yerli otomobil TOGG, Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın "60 yıllık hayalin gerçeğe dönüşüne şahitlik ediyoruz." sözleriyle Gemlik'teki bandından indi.
Seri üretime hazırlanan yerli otomobil TOGG'a yönelik tavırlar, akıllara bundan 60 yıl önce ilk prototipleri üretilen Devrim otomobillerine yönelik acımasız eleştirileri getirdi. O dönem bazı medya organlarındaki yazarların Devrim'e yönelttiği ithamlar ile bugün TOGG'a yönelik alaycı eleştiriler neredeyse birebir aynı…
"OTOMOBİL OLMAZSA SOBA BORUSU OLUR"
60 yıl önceki yerli otomobil girişimini alaya alan, insafsızca eleştiren, yapıcı olmaktan öte ağır önyargılar içeren yazılardan bazıları:
Çetin Altan: "Rivayetlere göre biz de Türkiye'de otomobil yapabilirmişiz. Zaten otomobil yapmak öyle zor bir iş değil. Alt tarafı dört tekerlek ve dört zamanlı motor prensibine dayanıyor. Bir de belki dış lastiklerini yapamayız. Biz vaktiyle uçak da yapmaya kalkmıştık. Bu bakımdan otomobil hayli hayli yaparız.
Gerçekten otomobil yapmalıyız. Gazozda henüz İtalya ayarında değiliz ama musluk ve toplu iğine imalatında epey başarı gösterdik. El arabasıyla at arabasını da kusursuz yapıyoruz. Otomobil bunun bir adım ötesi. Fabrika kurarsın, otomobil yapmasan bile lehim, oluk, soba borusu gibi şeylerde büyük faydası dokunur."
Metin Toker (Akis, 22 Mayıs 1961): Dava tam manasıyla askıdadır, halledileceğine dair henüz ortada bir ümit ışığı da yoktur.
"TÜRKİYE'DE OTOMOBİL YAPILAMAZ"
Falih Rıfkı Atay (Dünya, 18 Mayıs 1961): Memlekette büyük özel sermayeler var. Kârlı bir iş ise bunlar kursalar ya otomobil endüstrisini? Milyonlarını yatırsalar ya bu endüstriye?
Mehmet İsvan (Türk-Amerikan Distribütörleri Derneği Başkanı): Biz henüz o seviyeye varmış değiliz. Böyle bir sanayi tesis edilirse bunun yapacağı iş sadece bir montajdan ibarettir. Zaten ithalatçılar da bunu yapıyor.
Çetin Emeç (Son Posta, 1961): İlk söylediğimizden caymıyoruz. Otomobil tamammış, adresi Eskişehir'in Devlet Demir Yolları Cer atölyesi imiş, bilmem hangi gazetede resmi yayınlanmışmış. Biz hep aynı fikirde ısrar ediyoruz: Türkiye'de otomobil yapılamaz. Yapılsa bile o nesneye otomobil denemez.
Aziz Nesin (Öncü, 4 Kasım 1961): İyi ki uçak değil de otomobil yaptık. Ya uçak yapsaydık da 100 metre gidip duran Devrim otomobili gibi havalandıktan sonra pilot geriye dönüp: 'Benzini unutmuşuz' efendim' deseydi?
Adviye Fenik (Son Havadis, 1961): Ağızdan duysam inanmazdım. İki tane Devrim otomobili için milyonlar harcandı, 5 metreden fazla gidemedi.
"Durun bir de biz deneyelim yahu!"
Buna karşılık Devrim'i ve dolayısıyla yerli otomotiv endüstrisinin kurulmasını candan destekleyenler de vardı. Diğerleri kadar sesleri gür olmasa da Devrim'i desteklemek için ellerinden geleni yaptılar.
Düşünen Adam dergisi ise o dönem yerli otomobil muhaliflerini şöyle sınıflandırıyordu:
Karamsarlar: Türkiye'de bazı kişilerin kendilerine ve topluma güveni yoktur. Bunlar özellikle her yeni iktisadi ve teknik girişime karşı çıkarlar.
Bazı İthalatçılar: Ülkede motorlu araç ithal eden bazı isimler buna karşıdır. Bunlar yabancı firmaların acenteliklerini almışlardır. Eğer yerli üretim olursa kârları düşecektir.
Türk Sanayisinin Gelişmesini İstemeyenler: Bunların sayıları azdır fakat sayı azlığı etkilerinin azlığı anlamına gelmemektedir.
"ŞİFA BULMAZ BİR AŞAĞILIK..."
Gökhan Evliyaoğlu (Son Havadis, 1 Nisan 1961): Bu akıl işine, mantık ve muhakeme neticesi varılan bu hükme ibret verici hislerle dolu birtakım kimseler ve gafil, cahil yahut kasıtlı bazı yazarlar karşı koymak istiyorlar. Hem de iş adamlarına, teknisyenlere bir aşağılık duygusu telkin etmeye çalışarak ve milli sanayimize iftira ederek… Bunlar gaflet içinde değil iseler Türk milletinin gelişmesine, Türkiye'nin kalkınmasına mâni olmak isteyenlerdir...