ADANA
Bizanslı İstefan Adana'yı Tarsus'la harbeden Adanos ve Saros adında iki kardeşin kurduğunu ve bunlardan Adanos'un ismini şehre ve Saros'un da ismini nehire koyduklarını yazmaktadır. Her ne kadar bu bir mitolojik hikâye olsa da Adana'nın eski bir yerleşim bölgesi olduğunu belirtmesi bakımından ilginçtir.
Hititler, Çukurova'nın bütününü URU ADANIA (Adana yöresi) olarak adlandırmışlardır. M.Ö 1650 yılında Hitit ve Kizzuvatna kralları arasında yapılan antlaşmada ADANIA ismi geçmektedir.
Karatepe kitabeleri de Hitit İmparatorluğu'nun yıkılışından sonra M. Ö. 750 tarihlerine doğru Orta Kilikya'da krallık eden Asitavanda'nın kendisine Danuna (Adana ovası halkının) hükümdarı dediğini göstermektedir.
Kuruluş tarihi efsanelere karışan Adana'nın Hititler zamanında Kizzuvatna krallığının bir şehri olduğunu ve bu devletin yıkılışından asırlar sonra kral Asitavanda'ya ünvan verdiği anlaşılmaktadır. M.S 120 ve 135 yılları arasında Roma eyaletlerini dolaşan imparator Adrian'ın (Hadrianus) Adana'yı da ziyaret ederek Adana isminin de tıpkı Edirne gibi Adrian'dan geldiği sanısını düşürmüştür.
Ramazanoğulları Beyliği ve Osmanlılar zamanında da Adana; Erdene, Edene, Ezene, Azana ve Batana olarak adlandırılmıştır.
ADIYAMAN
Adıyaman ilk zamanlarda, Piran Köyü'nün yerine kuruluydu ve Perre adını taşıyordu. Daha sonra Emeviler, buraya bir kale yaptırdı. Kent de Mansur'un Kalesi anlamına gelen ''Hısn Mansur'' adıyla anılmaya başlandı. Kent, 1. Selim zamanında alınınca Türkler, buraya Adıyaman demeye başladılar.
AFYONKARAHİSAR
Afyon türkülerinde sık sık “Hisar” sözcüğü geçer. “Hisarın bedenleri çevirin gidenleri” Bu hisar sözcüğünün Afyon türkülerinde sık sık yinelenmesi nedensiz değildir. Eski adı Akroenos olan şehri Selçuklular uzun süren bir kuşatmadan sonra ele geçirdiler. “Hisar” kuşatma anlamına gelir. Acılarla elde edilen yere “Karahisar” dediler ve orada, kara taşlardan bir kale kurdular. Onaltıncı yüzyılda bölgede afyon yetiştirilmeye başlayınca, Karahisar’ın başına bir de Afyon eklendi ve şehir “Afyonkarahisar” adını aldı.
AĞRI
İsmi sınırları içindeki “Ararat” dağından alır. Çok eski çağlarda yeryüzü korkunç bir su baskınınına uğradı.(Nuh Tufanı) Nuh peygamber bütün canılardan bir çifti alarak bir gemiye bindirdi. Gemi Cudi (İslam kaynaklarına göre) (Hristiyan kaynaklarına göre de Ararat – Ağrı) dağına kondu. Ararat, önce aran sonra da Ağrı adını aldı.