DAHA baştan tavrımı koydum. Bu kez salonda değil, sokakta olacaktım!.. IMF ve Dünya Bankası'nın "İstanbul" toplantısında sokağın sözcülüğünü yapacaktım. Hoş, yıllardır salonlarda iş ve aş yaratmak için konuşan şirket yöneticilerini, politikacıları, bürokratları dinliyorum. Elbette salonların yabancısı değilim, fakat sokağın acemisi olduğum kesin. Sokakların dili, sokakların rengi farklı. Tam, bir haftadır protestoları izliyorum. Anarşistler, solcular, gaylar, sendikacılar, öğrenciler, tüm eylemciler farklı eylemlerle "IMF defol" diye haykırmaya da devam ediyorlar. Eylemciler olsun, polis olsun bir haftadır sokakta. Polisin de eylemcinin de ortak sesi: "Ekmek..."
DİRENİSTANBUL TETİKLEDİ
Dün farklıydı... Sabah saat 9.30'da Taksim'deydim. İstanbullular gündelik koşuşturma içinde otobüslere biniyor, çay içiyor, işine gidiyordu. Eylemci gruplar yavaş yavaş Taksim Meydan'ına gelmeye başlamıştı. İlk KESK geldi. Arkasından Küresel Eylem Platformu yerini aldı. Bu platformda gençler çoğunlukta. Ben, onları görünce dokuz farklı grubu çatısında toplayan, "Direnİstanbul acaba nerede diye" etrafıma bakındım. Diren İstanbul çok renkli. Eylemciler hep birlikte dans ediyor, şarkı söylüyor. Çoğunlukla Almanya, Fransa ve İsviçre'den gelen aktvivistler platforma öncülük ediyor, polise diş biliyorlar. Dün olayları da onlar tetikledi. "Sahne Senin İstanbul" dediler. Gazetecilerin bir bölümü, "Bu kez olay çıkmayacak" diyerek gaz maskesi almamıştı!.. TV muhabir ve kameramanları ellerinde gaz maskeleriyle Taksim'i turladı. DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi'nin vurulması herkesi etkilemiş. DİSK'e bağlı sendikalar Şişli ve Tarlabaşı'ndan Meydan'a indiğinde, eylemciler, "DİSK'e uzanan eller kırılsın" diye ortak slogan attı... Taksim'de en son ÖDP yerini alırken bir anda sahneye farklı bir açılımla DTP çıktı. Tam polisin konuşlandığı alanda Kürtçe pankart açtı. Polis, "Emperyalist Güçlere Karşı Demokratik Birlik Hareketi" yazısını okumakta zorlanınca eylemciler polise tercüme yapmak zorunda kaldı.
ORTALIK MAHŞER YERİ...
Polis ne yapsın? Bir haftadır teyakkuzda. Bu kez tam kadro Taksim Meydan'ına yerleşmiş. Çevik Kuvvet, sivil polis, tekmili birden çalışıyor. Birara eylemcilerin yanında duran bir sivil polis yanıma geldi, "Meliha Hanım söyleyin eylemcilere, polise zam diye de bağırsınlar" dedi. Hemen yanındaki bir başka polis ise," Gece gündüz çalışıyoruz. Karımızın yüzünü unuttuk. Lütfen Başbakan'a sorun, bizim maaşlar ne olacak?" demeyi ihmal etmedi. İşte ne olduysa o an oldu!.. Ortalık mahşer yerine döndü. Gaz bombaları peşpeşe geldi. Eylemciler bir sağa, bir sola döndü, patır patır yere düştü. Abartmıyorum önümde en az 10 genç kız basılmış yatıyordu. Birara, "5 aktivist taşkınlık yaptı. Genç bir polis kendini tutamadı, gaz bombasını atıverdi" denildiğini duydum. Her şey 3 dakikada oldu... Eylemler ise 5 saat sürdü... Turistler fotoğraf çekti. Toplantıya gelenler ise salonlardaki TV'den olayları izledi...