TÜSİAD'dan karanlık operasyon: Toplumun tepkisini çeken çıkışla ne amaçlanıyor? "Darbeye giden süreçte de o rolü üstlendiler!"
Türkiye, 'atılamaz' denilen adımları her attığında, iç ve dış politikada dengeleri değiştiren hamleleri peş peşe gerçekleştirdiğinde karşısında gördüğü yapılardan biri de TÜSİAD oldu. Karanlık lobilerin maşası rolüne soyunarak, geçmişten-günümüze siyaseti dizayn etmeye kalkışan TÜSİAD son dönemde sessizliğe bürünür gibi olsa da gerçek maskesini tekrar taktı. TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras seçilmiş hükümete ve yargıya yönelik skandal bir algı operasyonuna girişti. Peki toplumun tepkisini çeken bu çıkışla ne amaçlanıyor? TÜSİAD siyaset mühendisliğine tekrar neden soyundu? Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ve Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu AHaber canlı yayınında çarpıcı değerlendirmelerde bulunarak, perde arkasındaki gerçeklere dikkat çekti.
TÜSİAD 'karanlık lobiler' tarafından kendisine biçilen rolü tekrar oynamaya başladı. Türkiye'nin 'atılım' dönemlerinde ülkenin önüne set çekme ve siyaseti tıkama girişimleriyle hafızalara kirli siciliyle kazınan patronlar kulübü bir kez daha milletin safında olmadığını kalkıştığı operasyonla gözler önüne serdi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan
TÜSİAD SİYASET MÜHENDİSLİĞİNE NEDEN SOYUNDU?
Türkiye'nin büyük tepkisini çeken çıkış sonrası; TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmasında kullandığı ifadelere ilişkin soruşturma da başlatılırken, Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ve Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu AHaber canlı yayınında TÜSİAD'ın siyaset mühendisliğine soyunmasıyla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Mahmut Övür, TÜSİAD'ın çekmeye çalıştığı toplum mühendisliği operasyonunu tarihsel boyutuyla birlikte aktarırken, Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu da TÜSİAD'ın kamuoyuna vermeye çalıştığı mesaja değindi.
TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras
Mahmut Övür'ün değerlendirmeleri şu şekilde:
"DARBE DÖNEMLERİNİN EN BÜYÜK SAVUNUCULARIYDI"
"İşin önemli tarafı siyasi boyutudur. İstanbul sermayesi dediğimiz bu sermayenin temsilcisinden söz ediyoruz. TÜSİAD bu ülkenin en önemli sanayi kuruluşlarının sahibi... Çok partili hayata geçtikten sonra sürekli siyaseti ve ekonomik sürece yön veren medya ve başka etkiler üzerinden söz ediyoruz. 71'de kuruldu ama ondan önce de benzer roller üstlendi. Sürekli siyasete yön veren, Türkiye'nin tek karar vericileri bunlarmış gibi bir kurumdan söz ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada aynı rolü üstlendiler. Biraz sessiz kaldığı dönem yaşandı gibi görünüyor ama, değil... Ne zaman sivil iktidara yönelik kaotik zemin oluşmaya başladığında hemen devreye girerler. Yakın tarihe bakın... Bu konuda en büyük sıkıntıları yaşayan, bu açıdan en tipik örnek 79 yılında 12 Eylül darbesine giden süreçte TÜSİAD'ın üstlendiği roldür. Ecevit hükümetine karşı ilanlarla hükümeti yıkma operasyonuna giriştiler. 7 gün üst üste ilanlar verildi. İnanılmaz bir tahribata yol açtı. Sivil iktidara karşı güvensizliği artıran, sivil iktidarın yapmak istediğinin önüne set çekmeye çalışan TÜSİAD fotoğrafı vardı. Aynı şeyi Özal döneminde, 90'lı yıllarda REFAH hükümetine karşı inanılmaz bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldü. 28 Şubat Post-Modern Darbesi sürecinin en büyük savunucuları ve destekçilerinden biriydi TÜSİAD.

