TÜSİAD 'karanlık lobiler' tarafından kendisine biçilen rolü tekrar oynamaya başladı. Türkiye'nin 'atılım' dönemlerinde ülkenin önüne set çekme ve siyaseti tıkama girişimleriyle hafızalara kirli siciliyle kazınan patronlar kulübü bir kez daha milletin safında olmadığını kalkıştığı operasyonla gözler önüne serdi.
TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan
TÜSİAD SİYASET MÜHENDİSLİĞİNE NEDEN SOYUNDU?
Türkiye'nin büyük tepkisini çeken çıkış sonrası; TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi (YİK) Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras hakkında, dernek genel kurulundaki konuşmasında kullandığı ifadelere ilişkin soruşturma da başlatılırken, Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür ve Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu AHaber canlı yayınında TÜSİAD'ın siyaset mühendisliğine soyunmasıyla ilgili çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.
Mahmut Övür, TÜSİAD'ın çekmeye çalıştığı toplum mühendisliği operasyonunu tarihsel boyutuyla birlikte aktarırken, Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu da TÜSİAD'ın kamuoyuna vermeye çalıştığı mesaja değindi.
TÜSİAD YİK Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras
Mahmut Övür'ün değerlendirmeleri şu şekilde:
"DARBE DÖNEMLERİNİN EN BÜYÜK SAVUNUCULARIYDI"
"İşin önemli tarafı siyasi boyutudur. İstanbul sermayesi dediğimiz bu sermayenin temsilcisinden söz ediyoruz. TÜSİAD bu ülkenin en önemli sanayi kuruluşlarının sahibi... Çok partili hayata geçtikten sonra sürekli siyaseti ve ekonomik sürece yön veren medya ve başka etkiler üzerinden söz ediyoruz. 71'de kuruldu ama ondan önce de benzer roller üstlendi. Sürekli siyasete yön veren, Türkiye'nin tek karar vericileri bunlarmış gibi bir kurumdan söz ediyoruz. Bugün geldiğimiz noktada aynı rolü üstlendiler. Biraz sessiz kaldığı dönem yaşandı gibi görünüyor ama, değil... Ne zaman sivil iktidara yönelik kaotik zemin oluşmaya başladığında hemen devreye girerler. Yakın tarihe bakın... Bu konuda en büyük sıkıntıları yaşayan, bu açıdan en tipik örnek 79 yılında 12 Eylül darbesine giden süreçte TÜSİAD'ın üstlendiği roldür. Ecevit hükümetine karşı ilanlarla hükümeti yıkma operasyonuna giriştiler. 7 gün üst üste ilanlar verildi. İnanılmaz bir tahribata yol açtı. Sivil iktidara karşı güvensizliği artıran, sivil iktidarın yapmak istediğinin önüne set çekmeye çalışan TÜSİAD fotoğrafı vardı. Aynı şeyi Özal döneminde, 90'lı yıllarda REFAH hükümetine karşı inanılmaz bir itibarsızlaştırma kampanyası yürütüldü. 28 Şubat Post-Modern Darbesi sürecinin en büyük savunucuları ve destekçilerinden biriydi TÜSİAD.
"O ROLÜ TEKRAR ÜSTLENİYORLAR"
Türkiye'de olumlu hiçbir sürece destek vermediler, sivil siyasete, vesayet rejiminin ortadan kaldırılmasına, Türkiye'nin kendi ayakları üzerinde durmasına yerli-milli ekonominin gelişmesine yönelik, dış politikadaki hiçbir adıma destek vermedi. Ne zaman bir kaotik zemin olsa hemen devreye girer, hukuk-demokrasi üzerinden büyük laflar etmeye çalışır oysa gerçek anlamda demokrasiyi savunacaksa sivil iktidarlara destek vermeleri gerekir. TÜSİAD tarihinin her döneminde kara bir leke olarak duracaktır, sivil siyaseti daraltmak için mücadele eden kurum haline gelmiştir. Demokrasiden bahsettiğine bakmayın, darbeleri destekleyen 28 Şubat sürecinde generallerin önünde esas duruşa geçen bir fotoğrafları vardı. Aynı rolü devam ettiriyolar."
TÜSİAD'dan karanlık operasyon: Toplumun tepkisini çeken çıkışla ne amaçlanıyor? | Video
Avukat Pınar Hacıbektaşoğlu ise şunları söyledi:
TÜSİAD TOPLUMA HANGİ MESAJI VERMEYE ÇALIŞIYOR?
"Düşünceyi ifade, fikir hürriyeti anayasamızda teminat alınan haklardandır. Her vatandaş, her STK fikrini söyleyebilir. Ancak fikir dediğiniz şeyin doğru bilgilere dayalı olması lazım... Düşünce dediğiniz şeyin bir mekanizma üzerinde vesayet veya statüko oluşturmaması, hedefe koymaması lazım. Dünkü açıklamaya hukukçu olarak baktığımda TÜSİAD bir sermaya kuruluşu... Mesleki örgüt... Sadece kendi alanlarında fikir söylemeyebilirler, herhangi bir konuda fikir söyleyebilirler. Ancak o söylediğiniz şeyin düşüncenin kesinlikle çarpıtılmış bilgilere veya soruşturma konusu olan muhakeme edilmesi gereken durumlara ilişkin olmaması lazım, o zaman fikir değil... Yanlış bilgi ya da topluma bakın 'burada bir haksızlık var, bunu yapan yargı erki...' topluma bu mesajı verip, sonra da şunu söylüyorlar 'ey toplum-millet ayağa kalkın...' Bu işgüzarlık, kötücülük, eski dönemin vesayet makamı gibi toplumun meşru seçtiği kurumlar üzerinde hüküm kurmak ve manipüle etmektir."