Ercan ATALAY: Türkiye Engelliler Atletizm Şampiyonası

Türkiye Bedensel Engelliler Spor Federasyonu (TEBESF) tarafından düzenlenen Atletizm Şampiyonası 16-17 şubat tarihlerinde Adana'da Yüreğir Serinevler Atletizm Pistinde yapıldı.
Onbir ilden 70 sporcunun katıldığı yarışmalar gülle atma, uzun atlama, disk atma, cirit atma ve 100-400-800-1500 metre engelli yarışmaları yapıldı.
TEBESF ve Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü tarafından organize edilen yarışmalara katılan sporcu sayısının azlığı bizleri üzmüştür. Türkiye genelinde 80 civarında il müdürlüğü olup dokuz milyon civarında engelli vatandaşı olan bir ülkede yetmiş sporcunun katılması engellilerin engellendiği sonucunu çıkarmaktadır.
Her ilden beş sporcu organize edilse 500'e yakın sporcu olacaktı. Bu sporcular hem engelli olduklarını unutup yarışacaklar hemde daha sosyalleşeceklerdi.
Adana Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğünün destek ve gayretleri sonucu yöremiz engelli spor merkezi halini almıştır. Bu desteği tüm illerden ve kamu kuruluşlarından beklemek engellilerin en doğal hakkı olsa gerek.
Adana da yapılan bu yarışmalar haziran ayında Mersin'de yapılacak Akdeniz Oyunları eylül ayında Fransa'da yapılacak Dünya Engelli Atletizm Şampiyonası ve 2016 Brezilya'da yapılacak olan Paralimpik Olimpiyatlar için eleme niteliğindeydi.
Bu yarışmalarda Adanalı 14 yaşındaki engelli sporcu Dilba Tanrıkulu 100 metre ve uzun atlama yarışlarında Paralimpik Olimpiyat A barajını aşarak 2016 Olimpiyatlarına gitme hakkı kazanmıştır.
Engellilerin önündeki engelleri kaldırıp yarışmalara katılımını sağlamak bir sosyal sorumluluktur. Engellilerin toplumsal hayata katılmaları sportif faliyette bulunmaları öz güven kazanmaları açısından çok önemlidir. Engellilerin önündeki sosyal engeller kaldırıldığında birçok spor dalında başarılı olacaklardır.
Engellilerin spor yapmaları ve topluma kazandırılmaları için kamu ve özel sektörün her türlü (ulaşım, malzeme, tesis, giyim kuşam) desteği vermelidir.
Engelli kişinin topluma katılma ve toplumla bütünleşme konusunda en büyük engel aile yaşamı oluyor. Engellinin hareketi kısıtlanınca özel yaşamı da kısıtlanıyor. Engellinin sosyal hayata katılımını desteklemek bir insanlık görevidir.
Bu görev toplumsal huzur için vazgeçilmez bir zorunluluktur. Toplumsal bir yaşam tasarlanırken o toplum içerisinde yaşayan her kişiyi düşünerek yaşamsal çevre (ulaşım, fiziksel çevre ve konutlar) tasarlanmalıdır.
Özet olarak toplumun her kesimine eşit şartlarda ulaşmak, eşit şartlarda hizmet götürmek çağdaş toplum olmanın vazgeçilmez özelliğidir. Bu duygular içerisinde zihinlerdeki tüm engelleri kaldırıp çağdaş bir toplum olmalıyız.