Bir yanda yaklaşan seçimin yoğunluğu, diğer yanda aldığım kara haberler...
Elinizdeki bu ek böyle bir kaos ortamında hazırlandı...
Sabah Ankara günlük bölge gazetesini yayına sokmak için aylarca Başkent'te kaldım. Bayburtlu hemşerim Nadir Kadakal'ın yönettiği Dedeman Otel'i evimiz oldu.
SABAH Ankara kolay doğmadı.
Çok sıkıntı çektim ama sonunda bir Başkenti aydınlatan güneş gibiydi.
Sevgili Nadir de ekibime yaptığı hizmetlerle bize moral olmuştu.
Evimizin sıcaklığını yaşatan sevgili Nadir'in desteklerini unutamam.
SABAH Ankara'yı hazırlarken işi bilen benden başka kimse yoktu.
Haber toplantılarına katılır, sayfa yapardım, hatta ilan işi de bana kalmıştı.
Yüküm ağırdı, ilk enfarktüsü Nadir'imin yönettiği otelde geçirdim...
Ne bileyim onca stres ve sigaranın kalbimi vuracağını...
Nadir fanatik Fenerbahçeliydi, Temel ve Melih ise Galatasaraylı...
Maç akşamları tatlı esprileriyle yaptıkları şakalara çok güldük.
Nadir herhalde beni amcası gibi görür hep "Emice" derdi...
Beyefendi, güler yüzlü, çoluk çocuğuna bağlı, işini seven biriydi o.
Bu eki hazırlarken bir akşam aklıma düştü Nadir, numarasını çevirdim...
"Emice" demesini o kadar özlemiştim ki...
Ben onun "ne yapaysun emice" demesini beklerken karşıma bir kadın çıktı.
Asistanıdır dedim içimden, "Buyurun" dedi karşıdaki ses.
"Nadir beyi aramıştım yok mu?" diye sordum.
"Ne yapacaktınız?" dedi karşımdaki...
Eşiymiş meğer telefonu açan beni de Ankara'dan hatırlamıştı...
Titreyen sesiyle; "Nadir yok artık kaybettik onu" dedi...
Kulağımda bir bomba patladı yüreğim acıdı o an.
Güçlükle ona "Ne oldu ki?" diyebildim.
Ölümü Nadir'e hiç yakıştıramadım çünkü hayat dolu biriydi...
Meğer Kovid belası onu da ayırmıştı sevdiklerinden...
Tabii asıl şoku ise sabah yaşadım...
Asistanım Nesli küçük çalışanımız Ebru'nun lösemi olduğunu söyledi.
Elim ayağım buz kesti.
Şehir Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Mehmet Volkan Harput sayesinde yer bulduk.
Reis, Şehir Hastaneleri ile bir devrim yarattı onlar bile yetmez oldu.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun yönettiği SSK hastaneleri olsaydı şimdi ne olurdu?
Neyse, Akajans'ın patroniçesi Efsun Tekyeten'e, muhabirimiz Bekir Coşkun'a, Mehmet Boncuk'a, Adana muhabirlerimiz Murat Karaman ile Ziya Ramoğlu'na teşekkür ederim.
Deprem bölgesinde bu kadar yüksek bütçeli ek hazırlamak kolay değil... Bize desteklerini esirgemeyen işletmelere, sivil toplum örgütlerine, şirket yöneticilerine ve eke katkı koyan herkese şükranlarımı sunarım..
***
Çukurova sanayi girişimciliğinin, teknoloji kullanmanın, verimli ve kaliteli üretimin daima öncülüğünü yapmış ve ülke ekonomisi adına yenilik ve çağdaşlığın ilklerinin yaşandığı bir bölge olmuştur.
Çukurova sanayisinin durumu değişik platformlarda tartışılıyor.
Tarım alanları ne yazık ki ranta kurban edildi...
Çukurova'nın verimli toprakları beton yığınlarıyla doldu...
Depremde enkaza dönecek binalarda binlerce insanımız hayatını kaybedebilir.
Bilinçsiz gübreleme, ilaçlama ve sulama ile de verimli alanlara da ihanet edildi.
Çukurova'nın tarımı rantçılardan intikam alma sürecine girdi.
Toprak sahipleri rant uğruna bu toprakları betonlaştırmamalı.
Buralarda katma değeri yüksek verimli, bereketli ürünler ekilmeli.
Diriliş, ancak bilimin ve aklın yol gösterici ışığıyla mümkün olacaktır.
