Her antikanın farklı bir hikayesi var

Gaziantep'te baba mesleği olan antikacılığı çocukluk yıllarından beri yapan Hanifi Özaslan'ın biriktirdiği eşyaları görenler, antika dükkanı içerisinde tarihe yolculuk yapıyor. Farklı tarihlere ait eşyaların bulunduğu antika dükkanında her şeyin ayrı bir hikayesi var. Hanifi Özaslan'ın antikacı dükkanında 1940'lı yıllarda Almanya'ya giden gurbetçilerin getirdiği eşyalardan Osmanlı döneminde giyilen abalara, Osmanlı Devleti'ne tabi olan Azerilere ait av tüfeklerine, 1950'li yıllarda kullanılan kamera ve fotoğraf makinelerine kadar 5 bin parça antika eser bulunuyor.

KÖYLERİ GEZİP TOPLARDIK
Çocukken babasıyla birlikte Gaziantep'in köylerinde yeni eşyalar satıp, eski bakır antika eşya toplayarak bu mesleğe başladıklarını söyleyen Hanifi Özaslan, "20 yıldır Gaziantep'te antikacılık yapıyorum. Bu benim baba mesleğim. 7-8 yaşlarından beri bu mesleğin içerisindeyim. Askerliğimi yapıp geldikten sonra Gaziantep'e yerleştim. Babamla köylerde eski bakır satıyorduk. Aynı zamanda yeni bakır topluyorduk. Eski eşyaları toplayıp yeni eşyalar satıyorduk. Topladığımız eşyaların bir kısmının antika olduğunu bile bilmiyorduk. Hangi eşya antika hangisi değil, babam bana zamanla öğretti. Gaziantep Müzesi'ne 5 bin parça antika eser kazandırdım" dedi.

150 YILLIK OLANLAR VAR
Antikacı dükkanında bulunan eski eşyalar hakkında da bilgiler veren Özaslan, şunları söyledi: "Dükkanda genellikle, Osmanlı dönemine ait eserler, 150 yıllık Avrupa eşyaları, Ermenilere ait eşyalar, plaklar, gramofonlar olmak üzere 5 bin parçaya yakın eşya bulunuyor. Ermenilere ait yaklaşık 300 plak var. Bu plaklar Osmanlı Ermenilerine ait. Bunların dışında da bin 500'e yakın plak bulunuyor. Tabii bunları biz alıp satıyoruz. Azerilere ait tüfekler bulunuyor. Bunlar zamanında av amaçlı ve savunma amaçlı olarak kullanılmış."

MÜZE HAZIRLIĞI
Özaslan şöyle devam etti: "Eski bir Antep evi alıp orayı müzeye çevirdik. 2014'ün ilk yarısında açılışını yapacağız. Şimdi biz bu eserlerimize sahip çıkmazsak iş işten geçer. Avrupalılar zamanında bizim eserlerimizi Avrupa'ya taşımışlar. Avrupalılar bizden götürdükleri eşyalarla müze yapıyor. Bizi dünyaya onlar tanıtıyor. Biz kendi eşyalarımıza neden sahip çıkmayalım?"