Giriş Tarihi: 25.4.2014

Uçan kuşları bile tutuklayacaklardı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Demokrasi kalesi' olarak nitelendirdiği Arslanköy'de 1947 seçimlerine tanıklık edenler o günlerde yaşananları tüm çarpıcılığı ile anlattı

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 'Demokrasi kalesi' olarak nitelendirmesiyle gündeme gelen Mersin'in Toroslar ilçesine bağlı Arslanköy Mahallesi'nde 1947 yılında yapılan ve bir döneme damgasını vuran muhtarlık seçimlerinde yaşananları, o döneme göz tanıklığı edenler tüm çıplaklığı ile ortaya koydu. Özellikle kadınların, askeri güçlere karşı, "Sandık namusumuzdur. Ölürüz vermeyiz" diye direndiğini anlatan tanıklar, "Başbakanımızın konuyu gündeme getirerek mahallemizle ilgili söyledikleri gururumuzu okşadı" dedi.

DEMOKRASİ KALESİ

Torosların eteğinde kışın yaklaşık 4 bin, yazları ise 15 bine yaklaşan nüfusuyla şirin bir mahalle Arslanköy. Bugüne kadar belediyelik olan Arslanköy, Büyükşehir Yasası'yla Toroslar ilçesine bağlandı ve bu ilçenin bir mahallesi oldu. Varlığından Mersin'de yaşayan çoğu kişinin haberinin dahi olmadığı Arslanköy Mahallesi, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın 1947 yılında yapılan seçimlerde yaşananları "Demokrasinin kalesi" şeklindeki nitelendirmesiyle önem kazandı. Türkiye'nin bir anda en çok konuştuğu yer olan Arslanköy'de o güne tanıklık edenleri bulup konuştuk.

DP ADAYI KAZANDI

21 Şubat 1947 yılında seçimlerin yapıldığında henüz birer genç delikanlı olan Bayram Ersoy ile Mustafa Yıldırım'ın anlattıkları o yıllarda yaşanan acıyı gözler önüne serdi. Arslanköy'ün yaşlılarından Mustafa Yıldırım, o günleri şöyle anlattı: "Arslanköy'de 12 yıldan beri muhtarlık yapan CHP'li Tahir Şahin ile Demokrat Partili Harun Yedigöz muhtarlık seçimi için çekişiyordu. Seçim yapıldı, oylar sayıldı. CHP'li Şahin'e 150 oy, DP'li Yedigöz'e ise 600 oy çıktı. DP adayı kazanmıştı. Sandık mühürlenip öğretmen Mustafa Kubilay'a teslim edildi.

YÜZBAŞIYA VURDU

Olayların fitilini ateşleyen bir sonuçtu bu. CHP adayı kazanınca asker köyü bastı. Başlarında bir yüzbaşı vardı. Asker okulun etrafını sarmıştı. Seçimin yeniden yapılmasını istiyorlardı. Bunun üzerine köy ayaklandı, herkes sandığın bulunduğu öğretmenin evinin önünde toplandı. Yüzbaşı askere, 'Süngü tak, ateş serbest' talimatını verdi. Mermiler namluya sürüldü. Büyük gerginlik vardı. Kadınlar ellerinde sopalarla ön taraftar duran yüzbaşıya saldırdı. Yüzbaşı kaçıyordu, o sırada Gani Gürgah bir köşede bekliyordu. Elinde taşla kaçan yüzbaşıya vurdu. Silifke Alayı'na 'Yüzbaşı öldü' haberi gidince koca alay dağların arasından köye gelip her yeri abluka altına aldı. DP'li kim varsa meydanda toplandı. Herkes korku içindeydi. Uçan kuş DP'li olsa onu bile tutuklayacaklardı. Ben o zamanlar çocuktum, kaçıp bir yere sığındım. Tüm olayları korku dolu gözlerle izledim.
VURACAKLAR SANDIM

Meydanda toplanan kadınlardan birisinin annesi olduğunu söyleyen 83 yaşındaki Bayram Ersoy ise şunları söyledi: Kadınlardan birisinin aldığı darbe ile safrası patlamış, evine götürülürken ölmüştü. Asker çevreyi sardığı için kimse kımıldayamıyordu. Katran ağacının oraya ocak kuruldu. Askere ekmek yapılıyordu ama yetmiyordu ki. Bir ara ben saklandığım yerden dışarı çıkmıştım. Asker görünce, 'Çocuk dur' diye seslendi. Vuracaklar diye korktum. Halimi anladılar, 'Ekmek var mı' diye sordular. Kimse ne köyden dışarı çıkabiliyor, ne de dışardan içeri girilebiliyordu. Herkesin ifadesi alındı ve Konya'ya götürüldü. Dağların arasından yaya olarak götürdüler üstelik. Tam 8 ay yattılar orada. Tek suçları DP'li adaya oy vermekti. Konya'ya götürülen köylülerin arasında hamile kadınlar vardı. Çoğu orada doğum yaptı. O tarihte doğan çocuklara Hadise adını verirlerdi. Duymuştuk. Konya'da aralarında avukatların başının da olduğu (Baro Başkanı) yüzlerce avukat savunmuş bizimkileri. Aylar geçti. Mahkeme o yüzbaşıyı suçlu buldu da bizimkiler serbest kaldı.
YAŞANANLAR SKEÇ OLDU
Arslanköy'de 1947 yılında yaşananlar Ümmiye Koçak tarafından sahneye konuldu. O tarihte Arslanköylü kadınların "Sandık namusumuzdur" diyerek sandığa sahip çıktıklarının hikayesini dinleyin çok etkilendiğini belirten Koçak, "O tarihte yaşanan olayların göz tanıklarından dinlediğim olayları bir skeç haline getirdim ve 'sandık namusumuzdur' diye bir oyun sahneledim. Çok beğenildi. Köylü kadınlar oynadı. Bende rol aldım. O tarihle sandığın üzerine kapaklanarak 'Sandık namusumuzdur' diyen Koca Zeynep lakaplı Zeynep Türkmen'i canlandırdım. Oyunu sahnelerken o günleri yaşadık. Aslında bu işin özünde yoksulluk-sefalet yatıyor. Yıllarca tek partili sistemde CHP tarafından yönetilen ve açlık-sefalet ile boğuşan kadınlar, çok partili sisteme geçişle beraber, yoksulluktan kurtulmak için, DP'li adayın kazanmasını istiyorlar. Seçim sonucunda da destekledikleri aday kazanıyor ama hile ile sonuç değiştirilmeye çalışılıyor. Yani kadınların CHP yönetimindeki yoksulluktan kurtulmak istemelerinden kaynaklanmış tüm olaylar" diye konuştu.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.