Bugün Ramazan Bayramı. Eminim ki sadece ben değil hepimiz
"Nerede o eski bayramlar?" diyerek, günler öncesinde evlerde başlayan bayram temizliğini, imkanlar ölçüsünde baklavaların, böreklerin açılmasını, öncelik yaşlılarda, hastalarda ve aile büyüklerinde olan bayram ziyaretlerini çok ama çok özlüyoruz.
Küskünlerin barıştığı, dargınlıkların unutulduğu, dost ve akrabaların bir arada toplanıp hoş seda vakitlerin geçirildiği bayramları çok özlüyoruz. El öpen çocuklara paramendil gibi hediyelerin verilip, bayramlaşmaya gelen eşe dosta çıtır çıtır taze yağla yapılmış çöreklerle hoşafların ikram edildiği bayramlar… Şimdi hepiniz nasıl da içinizden geçiriyorsunuz değil mi 'Nerede o eski bayramlar' diye? Bir ulusun ancak kendi gelenek ve göreneklerine sahip çıkmasıyla ayakta kalabileceğini bilmemize rağmen ne yazık ki bugün yaşadığımız şehirlerde, ölüsünden dirisine kadar birçok konuda olduğu gibi bayramı da geleneklerimizden uzak ve coşkusuz kutluyoruz. 50'ye dayanmış ömrümün yarından fazlasında bayramlar bana hep hüznü yaşatmıştır. Bundan önceki onlarca bayram sabahında olduğu gibi bugün de hüzünlü olacak benim bayramım. Bu ne ilk ne de son olacak annesiz babasız, kısaca ailesiz bir bayram sabahı. Olsun sevgili okurlar siz beni bir kenara bırakın. 3 gün de olsa n'olur bayram boyunca dünyalık şevk ve hırslardan, kişisel kaprisler ve kıskançlıklardan uzak durun, sevdiklerinize koşun. Gururu, inadı, kavgayı arka tarafa atın ve unutun.
Siz bunları unutun ama benim geçen hafta açtığım TSO dosyasını unuttuğumu düşünmeyin. Her daim önlerinde şapka çıkartacağım Kahramanmaraş'ın sanayicisine yakışır, siyasetçisiyle, bürokratıyla saygı duyulur itibarlı bir
Ticaret ve Sanayi Odası'na yeniden kavuşturabilmek adına inandığım doğruları önümüzdeki haftalarda yazmaya devam edeceğim. Bayramınızın her zaman bir önceki bayramdan daha güzel geçmesi dileğiyle mutlu bayramlar…