Erhan ÖZMEN: Cittaslow’da Kasr-ı Canan iyi gelir

Tam da çekip gitmeler mevsimi.
Biraz soluklanma, tazelenme, yenilenme zamanı.
Bir Cittaslow'a yani Sakin Şehire, hani amblemi şu sevimli salyangoz olan yerlere kaçma zamanı.
Türkiye'de 14 tane Sakin Şehir var. İtalya'da 1999 yılında kurulan, 'sakin' felsefesine ve kendi özelliklerine sahip çıkan kentlerin bir araya geldiği Cittaslow Birliği'ne Türkiye'den üye olan Sakin Şehirlerden biri de bizim bölgemizde. Şanlıurfa'nın ilçesi Halfeti.
Fırat nehri kenarında mağrur bir eda ile oturan ama adeta Güneydoğu'da bir Ege kasabası havasına sahip Halfeti.
Dünyada siyah gülün yetiştiği tek yer Halfeti. Siyah güle dair çok fazla hikâye var. Hangisi asıl olandır bilemem ancak bildiğim tek şey muhteşem bir görüntüsü ve mest eden bir kokusu olduğu.
Öyle mistik, öyle her yeri tarih kokan bir yer ki; biraz kulak kabartsanız taş duvarların, sadece minaresi suyun üzerinde kalmış caminin, Rum Kalenin, Fırat'ın anlattığı hikayeleri duyabilirsiniz.
Halfeti'ye dair çok şey anlatabilirim size. Ama tavsiyem huzuru gidip yerinde hissetmeniz. Gittiğinizde Kasr-ı Canan'a yani sevgilinin küçük sarayına uğramayı da ihmal etmeyin sakın.
1907 yılında inşa edilmiş bir konak olan Kasr-ı Canan şimdilerde muhteşem bir otel olarak hizmet veriyor. Konağı tarih kokan, Halfeti'nin tüm gizemini içine alan bir mekân haline dönüştüren ise hayallerinin peşine düşmüş bir kadın, Avukat Emine Canan Onur.
Kendisi de Halfetili olan Canan Hanım, konağı 2012 yılında satın alarak restore etmiş. Dört yıllık uğraş sonunda; ortaya manolya kokuları eşliğinde kebbat reçelli kahvaltınızı yapabileceğiniz, lavanta kokuları eşliğinde kumda pişmiş kahvenizi içebileceğiniz, Fırat'a karşı kitabınızı okuyabileceğimiz, 11 odalı bir şirin bir otel yaratmış.
Eğer bu mevsimde gitme fırsatınız olmaz ise Kasr-ı Canan'da bir Halfeti geleneğini yaşatmak için düzenlenen Ayamahal günlerinde gidin.
Ayamahal yani Ab-ı Hayat suyu, Halfetililerin daha doğrusu Fırat kenarında yerleşik halkın inanışına göre yılın 15 gününde Fırat nehrinden akarmış. Kadınlar da işte bu 15 günde, güzelleşmek ve ölümsüzlük suyunu yakalayabilmek adına her gece elbiseleriyle yüzmeye giderlermiş.
Böylesi bir seremoniyi yaşamak için bile gidilir sevgilinin küçük sarayına. İyi de yılın hangi 15 günüymüş bu diyorsanız, karpuzların yapraklarının üç adet olduğu yani yeşerdiği zaman.