Erhan Özmen: Baklava dilimi, tut kaynana dilini

Baklava denince elbette tüm dünyada akla "Antep Baklavası" gelir ve gelmeli de. Eğer baklava deyince akıllara Türk mutfağı ve Gaziantep Baklavası gelmiyorsa da gelmesi için daha çok gayret sarfetmeliyiz. Eee bunun için de var gücümüzle çalışıyoruz. Biliyorsunuz ki baklava Türk, Orta Doğu, Balkan ve Güney Asya mutfaklarında yer alan önemli bir hamur tatlısıdır. Ama hası, özeli, güzeli, aslı bizimdir ve Avrupa Birliği tarafından da 2013 yılında resmi gazetelerinde yayınlanarak bize ait olduğu tescillenmiştir. Başta çok uğraş veren Gaziantep Sanayi Odamıza, sevgili vekilimiz Nejat Koçer'e ve tüm emeği geçenlere de müteşekkiriz. Geçtiğimiz hafta, İstanbul'da tarihi yarımadada tarihimizden izler taşıyan tatlımız baklavanın festivalini gerçekleştirdik. Eminönü Meydanında baklavayı 11.kez vatandaşla, yerli yabancı turistlerle buluşturduk, 15 bin dilim baklava ile ağızları tatlandırdık. Fatih Belediyesi, İstanbul Ticaret Odası (İTO) ile Baklava ve Tatlı Üreticileri Derneği (BAKTAD) iş birliğiyle düzenlenen "Baklava Festivali" Altın Oklava yarışması da yapıldı. "11. Altın Oklava" yarışmasında 40 usta arasından finale kalan 4 baklava ustası kendilerine tanınan zaman içinde en ince ve güzel hamuru açabilmek için yarıştı. İşte tüm bu yarışmalar, festivaller, 15 bin dilim baklava ikramları… hepsi bu tatlı kültürümüzün bir parçasıdır, bu tatlı geleneksel bir lezzetimizdir, bu tatlının adı Antep Baklavasıdır diye bilmek için. Mutfak bir toplumun kültürünü oluşturan ve kültürel iletişimi güçlendiren en önemli unsurdur. Adına Gastronomi diyorlar, mutfak zenginliğin önemi diyorlar ve bunlara dünyada yükselen değer diyorlar. Dolayısıyla baklavayı tüm dünyaya tanıtmak, ihracatını yapmak ve baklavayı dünya mutfaklarında da yaygınlaştırmak özel görevimiz olmalıdır. Bu festivalin düzenlenmesinde emeği geçenlere sektörüm ve şehrim adına teşekkür ediyorum.

***

Ne kadar hazırız? Perşembe günü yaşanan sarsıntı bir kez daha depreme ne kadar hazırız sorusunu. 20 yıl önce yaşadığımız acıların ardından ne yaptık? Evimiz, iş yerimiz ne kadar dayanıklı ? Bireysel olarak ne yapacağımızı biliyor muyuz? Sivil Toplum Örgütleri, kamu ne kadar sorumluluklarını yerine getiriyor? Yoksa benim başıma gelmez mi diyoruz? Cevaplanması gereken soru çok fazla. Görünen o ki önümüzdeki günlerde ülke olarak bu soruları yanıtlamaya çalışacağız. Gündemimiz ne yazık ki deprem olacak. Yastığa başımızı endişesiz koyana kadar gündem deprem olsun…