Giriş Tarihi: 7.11.2014

Acıları ve başarılarıyla Beethoven

Acıları ve başarılarıyla Beethoven

Dünyanın en önemli klasik müzik bestecilerinin biyografisini yazan Aydın Büke'den beklenen Beethoven biyografisi sonunda geldi. Büke, Beethoven Müziğin Dönüm Noktası adını verdiği eserde Beethoven'ı ve yaşadığı dönemi her açıdan ele alıyor

Müzik alanının en iyi biyografi yazarlarından Aydın Büke daha önce Bach, Schumann ve Mozart'ı yazdı. Kendisinden uzun süredir beklenen Beethoven'ı da sonunda yazdı. Aydın Büke'nin müzik üstadlarını yazması bir tesadüf değil. Çünkü bir flüt sanatçısı. Bu nedenle biyografileri edebi bir bakış açısının yanı sıra müzik insanı bakış açısı da taşıyor. Müzisyen bir aileden gelen Ludwig van Beethoven'ın yeteneği küçük yaşta keşfedildi. Öyle ki daha sadece sekiz yaşındayken ilk konserini verdi. Babasının sert tutumunun ve ısrarının Beethoven'ın başarısında büyük payı var. Beethoven o kadar çok çalışıyordu ki bazen uyumayı unutuyordu. Onunla tanışanlar yeteneğini hemen anlıyor ve kimi önemli besteciler de ikinci bir Mozart'ın yetiştiğine inanıyordu. Mozart ile tanışmak için Viyana'ya gitti. Hırsla her gün daha çok çalışıyordu.

KENDİNE ACIYORDU

Beethoven talihsiz bir dönem içinde yaşıyor, Fransız Devrimi'nin bunalımlı havasında notalarıyla varolmaya çalışıyordu. Kitapta görüyoruz ki müziğe ilgisi olduğu kadar gündemi de yakından takip ediyor ve etkileniyordu. Etkilenmemesi de mümkün değildi. Almanya'dan göç ettiği Fransız kuşatması altındaki Viyana'da huzursuzdu. Napolyon'a olan inancını kaybedince mektuplarından anlaşılıyor ki umutsuzluğa
kapılmıştı... Fakat Beethoven'ı en çok annesinin ölümü etkiledi. Dönemin diğer sanatçıları gibi o da sanatçılarla ve önemli insanlarla sık sık konuşur ve akıl alırdı, besteler yapardı. Yeniliklere açık olduğu bestelerinden anlaşılan Beethoven'ın hayranlık uyandıran çalışma azminden uzunca söz etmiş Büke. Müzik uğruna duyma yetisini kaybeden Beethoven çalınması çok güç olan bestelerin üstesinden geldi. Onu diğer müzisyenlerden ayıran sadece azmi değil, doğaçlamasıydı. Müzik tarihinin adeta dönüm noktasıydı Beethoven fakat 1800'lü yılların başında müzik eleştirmenleri Beethoven'ın eserlerini karmaşık ve doğal olmadığı için beğenmiyordu. O da bu hırsla daha çok çalışıyordu. Fakat hayat onun için gitgide zorlaşmaya başladı. 1801'de yakın arkadaşı Doktor Franz Wegeler'e mektubunda şu satırları yazmış Beethoven: "Ama kulaklarım gece gündüz hâlâ uğulduyor. Yaşamımın çekilmez bir hale geldiğini söyleyebilirim. İki yıldır insanlara sağır olduğumu söyleyemediğim için her türlü toplantıdan uzak durmaya çalışıyordum. Başka bir işle uğraşıyor olsaydım belki daha kolay olurdu ama benim işimde kor korkunç bir durum. Sayıları hiç de az olma
yan düşmanlarım bu durumu öğrendiklerinde neler söylemez! Sana sağırlığım konusunda fikir verebilmek için şunu söyleyeyim; oyuncuların neler söylediklerini anlayabilmek için sahneye çok yakın oturmam gerekiyor. Biraz uzaktaysam çalgıların ya da şarkıcıların tiz seslerini duyamıyorum... Mümkün olsa kaderi yenmek isterdim ama öyle bir an geliyor ki, kendimi dünyadaki en güçsüz yaratık gibi hissediyorum." Dünyada eşi benzeri olmayan bestelerin yaratıcısının kendine acıdığını okurken üzülmemek elde değil. Fakat işitme kaybı, müzik tutkusunun önüne geçemedi. 9. senfoniyi bestelediğinde işitme yetisini tamamen kaybetmişti...
ÖLÜMSÜZ SEVGİLİ
Büke sanatçı hakkında dilden dile dolaşan efsanelere ve doğru kabul edilen yanlışlara da ara sıra değinmeyi ihmal etmiyor. Mason olup olmadığı hâlâ tartışılan ama çoğunluğun Mason kabul ettiği Beethoven'ın kimi bestelerinde Masonlarla ilgili göndermeler olduğunu söylese de yazar konuya çok girmemiş. Ayrıca kime yazıldığı çok merak edilen Ölümsüz Sevgiliye mektubunun sırrına da değinmiş Büke. 200 yıldır mektubun kime yazıldığı araştırılıyor. Ortada çeşitli varsayımlar var ama kanıtlanması çok güç. Üstelik oldukça hızlı âşık olup vazgeçebilen bir müzik adamının bu mektubu kime yazdığını bulmak samanlıkta iğne aramaya benziyor. Fakat beş yıl önce birçok araştırmacının katıldığı bir varsayım ortaya atılmış. 'Ölümsüz Sevgili'nin Beethoven'ın abisinin karısı olabileceği düşünülüyormuş. Kardeşi öldükten sonra yeğeninin velayeti için verdiği mücadele sırasında yengesine duyduğu nefretin altında karşılıksız bir aşk yattığı düşünülüyor. Kitapta sadece Beethoven'ın hayatını okumakla kalmıyor yaşadığı dönemi, toplumu, sanatçının konumunu ve çağın müziğini yani bir dönemi de keşfediyorsunuz. Beethoven Müziğin Dönüm Noktası'nın önsözünde "Önceki kitaplarımda olduğu gibi, Beethoven'ın yaşam öyküsünü kaleme alırken, bugüne dek yazılmış en önemli kaynakların ışığında, onun dünyasını ve içinde yaşadığı toplum yapısını da göz önünde bulundurmaya özen gösterdim. Avrupa'nın en çalkantılı dönemlerinden birinde yaşadığı için, bu ayrıntıların göz ardı edildiği bir çalışma bir yönüyle eksik kalacaktı" diyor Büke. Dediğini de yapıyor. Kitapta mektup, anı ve birçok araştırma var. Hakikatin çizgisinden ayrılmamaya dikkat eden Büke, okuyucuya doğruluğu kanıtlanmayan bilgileri verirken şüphesini yansıtmaktan da çekinmiyor. Büke bu kitabı hazırlarken 56 kaynak eser kullanmış. 12 bölümlük eserin son bölümü Beethoven ve Çağı'nda sanatçı için önemli olan noktalar ve dönemin önemli olayları maddeler halinde kronolojik olarak aktarılmış. Eserde kullanılan dil oldukça akıcı. Ne akademik olma çabası gösteren bir biyografi ne de satış kaygısı güden... Kitabın son sayfasını da okuduktan sonra Beethoven'ın bestelerini ruhunuzun derinliklerinde hissedeceksiniz.