Dersimiz Mehmet Akif Ersoy

Yıllarca okullarda hocalık yapan milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un Osmanlı Edebiyatı Ders Notları ilk kez kitap halinde basıldı. İstanbul Bağcılar Belediyesi tarafından basılan ders notları Mehmet Akif Ersoy'un edebi derinliğini bir kez daha gözler önüne seriyor
DERSTE ŞİİRLERİNİ OKUMAZDI
İlk kez okuyucuyla buluşan Osmanlı Edebiyatı Ders Notları, araştırmacı-yazar Ömer Hakan Özalp tarafından yayına hazırlandı. Notlarda Aruz ve bahrileri, Eşkal-ı nazım, Fesâhat, Efkârın meziyyât-ı hususiye, Sanâyi'-i edebiye, İnşâd, Tenkid yahut intikad, Mevzua göre vezin intihabı ve Edebiyat bahisleri bölümlerinde çeşitli edebiyat konuları derinlemesine irdeleniyor. Tıpkı basımı yapılan kitapta değişik anekdotlara da yer veriliyor. Milli şairimiz Mehmet Akif Ersoy'un hocalığının nasıl olduğu, öğrencileriyle iletişimindeki içtenlik ve samimiyetine vurgu yapılırken, önsözdeki farklı isimlerin anılarından Mehmet Akif'in nasıl bir öğretici olduğunun ipuçlarına ulaşabiliyorsunuz. Mesela derslerinde kendi şiirlerini hiç okumazmış Mehmet Akif ya da darülfünunda ilk derse başladığında "Efendiler, ne burası bir Darülfünun'dur, ne siz bir Darülfünun talebesisiniz, ne de ben bir Darülfünun hocasıyım! Evvela bunu bilelim, kendi kendimizi aldatmayalım. Şimdi dersimize başlayabiliriz..." sözleri de mütevazılığın göstergesi olarak karşımıza çıkıyor. Ersoy'un Darülfünun Edebiyat-ı Osmaniye dersi birinci sınıf hocalığına tayinine ilişkin vesika ve Mehmed Akif'in imzasının bulunduğu imtihan sonuçlarını gösteren belge de eserde ilgi çeken detaylardan. Ayrıca kitap yayına hazırlanırken, ilmi olarak kullanımına halel getirebilecek hiçbir müdahalede bulunulmamış.
KİTAPTAN...
Reşat Nuri Gültekin, Akif'in darülfünundaki ilk dersine ilişkin hatıralarını şöyle aktarıyor: "...Derken kapı açılıyor; içeriye orta boylu, kara top sakallı, kalender bir zat giriyor. Şemsiyesiyle lastiklerini kapının arkasına bıraktıktan sonra talebe sıralarına gideceği yerde muallim kürsüsüne doğruluyor. O zaman yanımdaki arkadaştan öğreniyorum ki, bu zat, bizim edebiyat muallimimiz şair Mehmed Akif'tir. Hiç unutmam, Akif o gün bize Muallim Naci'nin bir tevhidini yazdırdı ve ders sonuna kadar bunun izahı ile uğraştı. Koskoca bir darülfünunda bize manzume yazdırılsın! (...) Hocamız işte o aynı gözlerle bizi dinledikten sonra, 'Bakalım görürüz' dedi ve ertesi derste bize Namık Kemal'den, Ekrem'den, hatta Fikret'ten mısralar okutarak manalarını istedi. Tabii hepimiz fena halde rezil olduk. (...) Bütün senemiz, edebiyatımızın, eski ve yeni şiirlerini okumak, manalarını anlamakla geçti."
EN SON HABERLER
- 1 Kitaplarla büyüyen çocuklar, umutla yükselen yarınlar
- 2 Çocuktum, ufacıktım...
- 3 Teraziyi tartan elin hüneri hani?
- 4 Bir toplumun geleceğini anlamak için Cumhuriyet ve Çocuk
- 5 Kitaplarla mutlu çocuklar yetiştirin
- 6 Şüphe etmek düşünmektir
- 7 Gündelik hayatta saklı sanat
- 8 Ekranların ardında kaybolmama rehberi
- 9 Şiir en zor sanattır
- 10 Hermann’dan samimi bir itiraf: Birbirimize Her Şeyi Söyleyebilirdik