Eşi Selahattin Lokman 35 yaşında gözlerini kaybetti. O zaman kızı daha 9 aylıktı. Yükü iki kat artan 3 çocuk annesi, doktor oğlunu da henüz 45 yaşındayken toprağa verdi. Vedia Lokman, 80 yaşında yaşadığı acıları, hayat mücadelesini tuvale dökerek yaşadığı zorlu hayatını izlerini silmeye çalıştı. Başardı da... Sinema filmlerine konu olacak hayat hikayesini SABAH'a anlatan Lokman, 91 yaşında sanatseverlerin büyük ilgi gösterdiği 42 tablodan oluşan resim sergisini Altındağ Belediyesi Ulucanlar Cezaevi Sanat Merkezi'nde açtı. Lokman "Resim yapmak bana hayat veriyor. Ben resim yaptığım zaman hiçbir sıkıntım ve üzüntüm kalmıyor, hepsini unutuyorum" dedi. İşte özetle söyledikleri:
* Bir evde amcam ve çocukları beraber yaşıyorduk. Benim yaşımda amcamın kızı vardı. Amcam kızını ortaokula gönderdi babam beni göndermedi. Kuzenim okula gidip gelirken gözyaşı döktüm. Babam beni okula göndermeyince anneme "Beni sanata verin" dedim, o da beni terzinin yanına gönderdi.
* Türkiye, İkinci Dünya Savaşı'nda tarafsızlığını ilan etmesine rağmen dış tehlikelere karşı seferberlik ilan edildi. Babam ve akrabalarım da askere çağrıldı. 1 yıllık süreçte çok zorlandım. Babam askerde gidince başka bir gelirimiz kalmadı. Evin en büyük çocuğu bendim. Annem yenidoğan kardeşime bakıyordu. Annem evde elma şekeri yaptı ben de sokakta onları sattım. 12 yaşındaydım. Sabah erken kalkıp bize verilen vesika ile ekmek kuyruğuna giriyordum.
* Eşim behçet hastalığından 35 yaşında gözlerini kaybetti. Doktorlar ameliyatla gözlerini aldı ve yerine protez göz taktılar. Kızım daha o zamanlar 9 aylıktı. Onun büyüdüğünü göremedi. Yüzünü hiç hatırlayamadı.TEKEL çuval dikimine yetişemediği için halktan para karşılığı çuval dikmesini istedi. Ben gündüz makinada tütün çuvalı dikerdim. Eşim de gece uyuyamadığı için kalkar o devam ederdi.
* 1980'de meydana gelen sağ-sol olayları nedeniyle Samsun'dan Ankara'da zorunlu göç ettik. 3 çocuğum var. Ben de kızım Tülay'ı üniversiteyi iki defa kazanmasına rağmen gönderemedim. İçimde hep uhde kaldı. Kızım üniversiteyi kazandığı zaman 1980 yılı sağ-sol olayları yaşanıyordu. Üniversitede büyük oğlum ve arkadaşı sohbet ettiği sırada arkadaşına kurşun gelmesiyle öldü. Ben de korkudan kızımı üniversiteye gönderemedim. Hayat benim için kolay geçmedi. Doktor olan büyük oğlum Nurettin, 1995'te 45 yaşında kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Eşim 52 yıl boyunca gözleri görmedi ve o da 87 yaşında vefat etti.
* 10 yıl önce kızımın isteği üzerine Altındağ Belediyesi bünyesinde yer alan Seyfi Demirsoy Kadınlar Eğitim Kültür Merkezi'nde açılan resim kursuna kayıt yaptırdım. 80 yaşımda başladığım resim aşkı bir sanata dönüştü.